Sahipsiz hayvanlara yönelik yasa tasarısı sonunda Meclis’e sunuldu. Yapılan son rötuşlar, büyük çaplı bir köpek katliamından, toplum baskısıyla vazgeçildiğini gösteriyor, ama tehlike geçmiş değil.

Getirilen tasarıda bir temel doğru, iki de temel yanlış olduğu kanısındayım. Hayvanları Koruma Kanunu kadar, bu kanunun nasıl uygulanacağına ilişkin Uygulama Yönetmeliği de önem taşıyor. Özellikle de ‘Toplanılan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların bakılması’ bölümünü düzenleyen 21. maddenin d ve e bentleri…

***

“Geçici bakımevlerinde… …sahiplendirilemeyen hayvanlar kontrolleri, aşıları ve tıbbî müdahaleler ile kısırlaştırılmaları yapıldıktan ve operasyon yaraları kapandıktan en az yedi gün sonra… …alındıkları ortama geri bırakılır…” şeklindeki d bendi yanlıştı ve sokaklardaki köpek nüfusunun aşırı artmasına yol açarken, yeterli hayvan barınağı tesis edilmesini engelledi. Hayvan barınaklarının sayı ve kapasitelerinin arttırılmasının ardından, yeni kısırlaştırılacak köpeklerin çoğunun burada tutulmaları hem köpeklerin, hem halkın sağlığı açısından yararlı olacaktır.

Aynı yönetmeliğin “Geçici bakımevlerinde kaldıkları süre içerisinde; kanunî istisnalar ile bulaşıcı, tedavi edilemez veya tedavi sonrası iyileşme ihtimali olmayan bir hastalığa yakalanan… …insan ve çevre sağlığına önlenemez derecede tehdit vereceğine geçici bakımevi veteriner hekimince karar verilen hayvanların dışında hiçbir hayvan öldürülmez…” şeklindeki e bendi zaten veteriner hekime zorunlu durumlarda öldürme yetkisi veriyor. Bu bende ‘barınağın kapasitesinin yetersiz kalması durumunda, saldırganlık ’ benzeri ifadeler eklenmesi son derece yanlış olur, sağlıklı köpeklerin öldürülmelerine ve bir katliama kapı arayabilir.

***

İkinci temel yanlış ise bakılamadığı gerekçesiyle öldürülmeleri düşünülen köpekler için ‘öldürme’ sözcüğü yerine ‘ötanazi’ sözcüğünün kullanılması… Ötanazi terimi ‘sözde uygar’ ülkelerin ‘öldürme’ yerine kullandığı ‘uyutma’ sözcüğünden bile daha yanlış. Bir daha uyanamayan köpekler uyutuluyorlar (!) sonuçta… ‘Ötanazi’ sözcüğünün Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ndeki karşılığı ise ‘ölme hakkı’ ve köpeklerin ölme haklarını kullanma gibi bir taleplerinin olmadığı kesin!

Değişikliğin en ilginç bölümü ise sahipsiz hayvanlar konusunda gereğini yapmayan belediye başkanları için düşünülen hapis cezası. Hedef eğer CHP’li belediye başkanları ise plan ters tepebilir; çünkü CHP’li belediyeler hayvan barınağı kapasitesini geliştirip, daha fazla köpeğe, daha iyi bir bakım sağlama konusunda hevesli olacaklardır. Köpekleri farklı bahanelerle öldürmeye kalkışacak AKP’li belediye başkanları ise gelecekte hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilirler.

***

CHP’li belediyelerin bu sınavı başarıyla vereceklerini, hem hayvanseverlerin hem de sahipsiz köpeklerden rahatsız olanların isteklerini göz önüne alarak bir sentez oluşturacaklarını ve halkı AKP’den daha iyi yönetecekleri konusunda ikna ederek, CHP’ye desteği arttıracaklarını düşünüyorum.

Başlıkta Nazım Hikmet’in ‘Bulutlar adam öldürmesin’ şiirine gönderme yapmıştım. Bitirirken de ‘Kız çocuğu’ şiirini anımsayıp, bir kez daha analım, büyük şairimizi:

“Çalıyorum kapınızı,

Teyze, amca, bir imza ver.

Köpekler öldürülmesin,

Mama de yiyebilsinler.”