Dünyayı genişleyerek artan bir terör dalgası sardı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batılı ülkelerin desteği ile Filistin toprakları üzerine "DEFAKTO" olarak kurdurulan İsrail devleti ile tohumları atılan terör, İsrail'i korumak adıyla yapılan girişimlerle bölgeye yerleştirildi. Demokrasi getireceğiz "Maskesi" altında, ABD'nin Güney Amerika'dan Pasifik'lere (Vietnam), Afrika'dan (Tunus,Libya,Cezayir) Orta Asya'ya (Afganistan,Pakistan) kadar alanları kapsayan geniş bir alanda müdahelesi olmuş, buralardan çekilirken arkasında çıkarları için kullanabileceği "TERÖR" örgütleri bırakmıştır. Vietnam Savaşı sonrası ABD ulusal güvenlik danışmanı Brezinski'nin önerdiği "Çıkarlarımız için 2040 yılına su ve petrol kaynaklarını kontrol altına almamız gerekir" projesini benimseyen yönetim, Libya, Irak, Suriye müdahele etmiş, kurdurduğu terör örgütlerini desteklemiş, Taliban yönetimini pimi çekilmiş bir el bombası gibi Orta Asya'nın ortasına bırakmıştır.
Silah lobilerinin baskısı ile "Altın Üçgen" olarak nitelendirilen Güney Doğu Asya, İran ve Afganistan da yetiştirilen narkotik ürünlerini CİA nın uçakları ile taşıtıp gelirlerini terör örgütlerine aktaran, bu örgütlere silah satıp bu parayı "ceplerine" atan anlayışın benimsenmesi terör örgütlerinin "palazlanmasına" yol açmıştır.
Fütürist Allan Tofler 1980'lerde NPQ'de 21'inci yüzyılın iklim değişikliğinin getireceği afet ve yıkımlar, adalet ve eşitlik arayan insanlarla, terör örgütlerinin eylemlerinin getireceği sarmalın arasındaki çatışmaya dönüşeceğini öngörmüştü. Her türlü "İZM"lerin sona erdiği günümüzde, terör birlıkteliğinin önlemenin temelinde, devletlerin bu örgütlerin arkasındaki desteklerini çekmekle olasıdır.
Pentagon sözcüsünün Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye karşı yapmayı düşündüğü operasyon için "Bölgede istikrarı bozar" yaklaşımına en iyi yanıt "Orası benim sınırım. Ülkeye yönelik her türlü silahlı girişime karşılık veririz. 4 bin kilometre öteden gelip sen orada ne arıyorsun"dur.Keza Bölgedeki terör örgütlerine destek olduğu belirlenen İsveç ve Finlandiya ile uğraşmaya gerek yok. Bu, "Eşeğe kızıp semerine dövmeye" benziyor. Türkiye'nin küreselleşen terör karşısında yeni politikalar üreterek konumunu yeniden belirlemesi gerekiyor.