Lozan Konferansı’nda azınlıklarla ilgili konuların da görüşüleceğinin ortaya çıkması üzerine, Ermeni çevreleri hem kendilerini konferansa davet ettirmek, hem de isteklerini kabul ettirmek amacıyla yoğun bir çaba içine girmişlerdir. Bu durum üzerine Ermeniler Lozan’daki Türk heyetine karşı tam bir diplomatik savaş başlatmışlardır.

İngiliz Ermeni Komitesi’nin Başkanı Aneurin Williams, Lozan Konferansı başlamadan önce Lord Curzon’a şu telgrafı göndermiştir: “Türkiye’deki Ermeni Topluluğunun bütün dostları, Ermenistan’ın özgürlüğü için size olan güvenlerini bildiriyorlar.”

Lozan’da İngiliz delegasyonunun tercümanı olan Sir Andrew Rian’ın İngiliz Devlet Arşivi’nde yer alan raporunda: “Ermeni Milli Yurdu konulu konferans, üzerinde büyük tartışmalara yol açmışsa da ciddi bir konu olarak ele alınmadı. Bu konu, bir vitrin dekoru olarak ortaya atılmıştı. Bu meselenin içi de, gerçekte mağaza vitrinlerinde raf raf gördüğümüz teneke süt kutuları kadar boştu” diye yazılmıştır.

Whatsapp Image 2024 08 14 At 10.43.11 (3)-1

OVANES KAÇAZNUNİ’NİN İTİRAFLARI

1918–1920 yılları arasında Ermenistan hükümetinin ilk başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni, Lozan Antlaşması sonuçlarını şöyle yorumluyor: “Amaçsız ve abartılmış talepler doğal olarak yerini acı bir hayal kırıklığına terk edecekti. Kilikya ve Sivas’ın anılmadığı Sevr Antlaşması hayal kırıklığına ve bilinen şikâyetlere sebep oldu. Biz, büyük devletlerin adil davranmadığını, hizmetlerimizi değerlendirmediğini, bizi ödüllendirmediğini, tartışılmaz haklarımızı ifade etmeye başladık.

Bir süre sonra yeni ve daha büyük hayal kırıklıkları yaşandı. Kuzey Amerika Devletleri Senatosu Ermenistan mandasını üstlenmekten çekindi ki; biz bu mandaya çok büyük ümitler beslemekteydi.

Şimdi neyimiz var? Aras ile Sevan arasında küçücük ve sözde bağımsız, gerçekte ise canlanmakta olan Rusya İmparatorluğu’nun özerk bir kenar bölgesi durumundayız.

Bir devlet ya da bir ‘home’ ya da uluslararası diplomatik bir konu olarak Türkiye Ermenistanı diye bir şey yok; bu konu Lozan’da defnedilmiştir.

Daha fazlasını söyleyebilirim: Türkiye Ermenistanı’nda artık Ermeni yok ve bir gün olabilecekleri de ihtimal dışıdır. Türkler kapıları iyice kapatmışlar ve tekrar açmaları için onları zorlayabilecek bir güç de görünmemektedir.”

Türkiye, Lozan Antlaşması’yla azınlık statüsünü onaylattığı Ermenilere, Türk vatandaşlarının sahip olduğu kişisel hak ve hürriyetlerinin tamamını kullandırmaktadır. O günden bugüne Türkiye’de yaşayan Ermenilerin hiçbir sorunu olmamıştır.

SOYKIRIM NEDİR?

Soykırım’ kavramını, Amerikalı hukuk profesörü Raphael Lemkin Devletler Hukuku’na yerleştirmiştir. 11 Aralık 1946 tarihinde Birleşik Milletlerce kabul edilen bu kavram, 12 Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. ‘Soykırım Sözleşmesi’ni, Türkiye 1950 tarihinde imzalamıştır. Aynı sözleşmeyi; İngiltere 1970’te, ABD 1989’da Ermenistan ise 1991 yılında kabul etmişlerdir. ‘Sözde Ermeni Soykırımı’nın ilan edildiği günden bugüne, birçok sahte belgelere dayalı kitap yayınlanmıştır. Ermenilere destek olan başta İngiltere olmak üzere tüm emperyalist güçler, Ermeni katliamı yalanını çeşitli propaganda araçlarıyla kendi kamuoyuna sunmuşlardır.

Hayali belgelere dayalı olarak hazırlanan propaganda kitabı, başta ‘The New York Times, Philedelphia Public Ledger ve Chicago Herald’ olmak üzere toplam 555 gazeteye gönderilmiş ve Ermeni konusunda Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturulmuştur.

Whatsapp Image 2024 08 14 At 10.43.11 (1)-1

PROF. DR. LEWİS’İN GÖRÜŞÜ

ABD’li Prof. Bernard Lewis, ‘Ermeni soykırımının gerçek olmadığı’ konusundaki görüşünü açıklaması nedeniyle, Ermenilerin yoğun tepkisiyle karşılaşmıştır. 16 Kasım 1993 tarihinde, ‘Le Monde’ gazetesinde Bernard Lewis, Ermeni soykırımıyla ilgili olarak makalesinde şunları yazmaktadır: “Osmanlı Hükümeti’nin Ermeni ulusuna karşı kitlesel yok etmeyi öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur. Türklerin ‘tehcire’ başvurmalarının geçerli nedenleri vardır. Çünkü Ermeniler, Osmanlı topraklarını işgal eden Rusya ile birlikte Türklere karşı çarpışıyorlardı.”

Jjjjjjjj

PROF. DR. SHAW’UN GÖRÜŞÜ

Tehcir sırasında bölgedeki aşiretlerin saldırılarına karşı Ermenilerin korunması, gıda ve diğer ilaçlarının karşılanması için Türk hükümetinin ordusuna emir verdiğini anlatan ABD’li Prof. Dr. Stanford Shaw, göçle ilgili görüşlerini şöyle anlatıyordu:

Bölgede Ermeni nüfusu iddia edildiği kadar değildi. Tehcirden önce iki yüz elli bin Ermeni Rus Ordusu’na katılmış, yedi yüz bin Ermeni de Rusya Ermenistanı’na göç etmiştir. Ancak savaş ve tehcir sırasında her iki taraftan da karşılıklı olarak on binlerle ifade edilecek kadar öldürmeler olmuştur. Ancak ölen Ermenilerin sayısı üç yüz bini geçmez. Fakat tepki olarak Ermenilere karşı katliam da olmuştur. Ama hükümet emriyle gerçekleştirilmiş bir Ermeni katliamı kesinlikle söz konusu değildir.”

Whatsapp Image 2024 08 14 At 10.43.11 (2)-1

PROF. DR. MC CARTHY’NİN GÖRÜŞÜ

Prof. Dr. Justin Mc Carthy, Yeditepe Üniversitesi’nde ‘Ermeni Soykırımı İddialarında Gerçek Nedir?’ konulu konferansında şunları söylemiştir: “Bugün Ermenistan olarak bilinen yerin büyük çoğunluğu, Rusya’nın bu bölgeyi işgali öncesinde Türklere aitti. Ermeniler, Güney Kafkasya’nın hiçbir yerinde çoğunluk olmamıştır. Türk-Rus savaşlarında, Ermeniler, Ruslara katılmış ve Türkiye’ye karşı düşmanla işbirliği yapmışlardır.

Ruslar, geri çekilirken beraberinde Ermenileri de götürmüşlerdir. Ve sonradan bunları Türklerin topraklarına tekrar yerleştirmişlerdir. Ölümleri, öldürmeleri başlatan Ermenilerdir. Türkler Ermenilere saldırmadılar. Ermeniler Türklere saldırdılar. Türkler Ermenilerin saldırılarına cevap verdi. Kan dökülmesini Türkler başlatmadı.”

Karşılıklı mücadele sırasında hem masum Türklerin, hem de masum Ermenilerin zarar gördüğünü hatırlatan Prof. Dr. Mc Carthy: “Bu savaşı başlatan Ermenilerin başkaldırılarıdır. Suç onların suçudur” diye konuşmuştur.

Prof. Dr. Mc Carthy’nin başka bir saptaması da şudur: “Türklerin sessizliği, Ermeni efsanesini yok etmekte etkili olamadı. Kendi davalarına inanmış, iyi eğitilmiş ve kitle iletişiminin önemini kavramış bir grup Ermeni, kendi çocuklarının da aynı davaya inanmalarını sağlayarak bu sahte soykırım öyküsünü sürdürdüler.

Bugün, yalnızca Ermeni teröristlerin, kendilerini haklı göstermek için tek dayanağı tarihtir. Çünkü kurtarılacak kimse yoktur. Ermeni teröristlerin gayesi, geçmişte yapıldıklarına inandıkları hataların, öcünü almaktır.”

Ermeniler tarafından, tablodaki kafataslarının Türklerin öldürdüğü Ermenilere ait olduğu iddia edilmiştir. Moskova Tratyakov Resim Galerisi’nde orijinali bulunan ressam Vasily Vereshchagin’e ait bu tablo, 1871 yılında yapılmıştır. Oysaki o tarihlerde Türkler ve Ermeniler arasında sorun bulunmamaktadır.