Türk Devlet Arşivleri’nde yaklaşık bir milyona yakın Ermeni temalı belgenin var olduğunu ve tüm araştırmacılara açık olduğunu biliyorum.

Bazı yabancı araştırmacılar tarafından bu arşivlerden yeteri kadar faydalanıldığı halde, Türk-Ermeni ilişkisine katkı koymadıklarını üzülerek görüyorum. Bunun yanında, Türk-Ermeni dostluğundan ve dünya barışından yana olan yabancı araştırmacıların da yeteri kadar var olduğu yadsınamaz. Bu nedenle uzun yıllar yabancı kaynaklı Ermeni temalı belgeleri ve yapılan araştırmaları biriktirdim. 2000 yılında başladığım bu çalışmanın Türkiye’de tek olacağını bilemedim, beş kitabımın bilgisi aşağıdadır.

2005 tarihinde, bu belgelerden yararlanarak Atatürkçü Düşünce Derneği Ödemiş Şubesi’nce ‘Sözde Ermeni Soykırımının Gerçek Yüzü’ adlı ilk kitabım basılmıştır.

2006 yılında basılan ‘Yabancı Kaynaklarda Türk-Ermeni İlişkileri’ (1071–2006) adlı ikinci kitabımda ise, toplam 414 yabancı belgeye yer verdim.

Türk Ermeni İlişkileri’ (Yabancı Belgeler Işığında, Dünü Bugünü) adlı üçüncü kitabıma 524 yabancı belgeyi aldım.

2020 yılındaise, CumhuriyetKitaplarındançıkan‘YabancıBelgelerleTürk-Ermeniİlişkileri’ adlıson kitabım360 belgeiçermektedir.

Yabancı belgeler içeren kitabımda, olayları yaşayan yabancı askerlerin, devlet adamlarının ve tarihçilerin o güne ait tespitlerine yer verilmiştir. Kitabımın en ilginç bölümleri ise, Türk arşivlerinde ve kendi arşivlerinde araştırma yapan günümüz yabancı tarihçilerin incelemeleridir.

Türk-Ermeni konusunda, Türk yazarları tarafından yapılmış araştırmalardan sadece yabancı belge içeren bölümleri kitabıma aldım. Kitabımda, Türk ve Ermeni dostluğundan başlayarak her iki toplum arasına kin, nefret, ölüm ve ayrılık tohumlarını eken misyonerlerin ve Ermeni kiliselerin yaptığı eylemleri yansıttım. Emperyalist ülkelerin bir oyuncağı haline gelen Ermeni çetelerinin yarattığı kanlı olaylara ve unutulmaz acılara karşın, Anadolu’da senelerdir birlikte yaşamaktan mutlu olan ve bu dostluğun devamından yana tavır koymuş olan Ermenilerin görüşlerine yer verdim.Bu günden itibaren,‘Yabancı Belgeler Işığında Türk Ermeni İlişkileri’ özet makalemi her hafta okurların bilgisine sunacağım. Sevgi ile kalın, barış içinde kalın. 06 Haziran 2024

Whatsapp Image 2024 06 28 At 11.16.38

Ermenilerin Anadolu’daki Yaşantısı

Anadolu topraklarında hiçbir milletle ilişkisi kurulamayan bazı coğrafi bölge isimlerinin var olduğu bilinmektedir. O bölgelere örnek olarak;Pafloganya, Pamfilya, Kilikya, Kapodokya verilebilir. Bu isimlerle tanınan milletler Anadolu’da hiçbir zaman var olmamıştır. O topraklarda yaşayan milletler, o yörede yaşadıkları için yörenin adlarıyla anılmışlardır.

Anadolu tarihi incelendiğinde, Ermenilerin; Kafkasya Ermenistan’ında, Doğu Anadolu’da, İran’da, Suriye’de ve Kilikya’da dağınık olarak yaşadıklarını görürüz. Ermeniler, tarih boyunca hep başka bir ülkenin egemenliği altında ve bazen de muhtar Prenslikler halinde yaşamışlardır.

Ermeniler, başka devletlerin egemenliklerinden kurtulmak ve bağımsız yaşayabilmek için yaptıkları savaşlar sonucunda uğradıkları zorunlu göçler nedeniyle azınlığa düşmüşlerdir. Ermeniler, kendi aralarında birlik kuramadıklarından, kurdukları küçük beyliklerde de hiçbir zaman devlet niteliğini kazanamamışlardır.

Ermeniler ve Anadolu’da Yaşanan Egemenlik Savaşları

Ermeniler, M. Ö. 330 tarihinde Büyük İskender’in ve M. Ö. 189 tarihinde de Romalıların egemenliğine girmişlerdir. Daha sonra da İran’daki Sakaların işgaline uğrayan Ermeniler, M. S. 63-297 tarihleri arasında tekrar Romalılara boyun eğmiştir.

Daha sonraları, Bizans’ı Ermenileri köle ve esir hayatı yaşatırken görüyoruz. Bizanslılar, önce Ermeni komutanları ve daha sonra da Ermeni ileri gelenleri Anadolu’nun çeşitli yörelerine sürmüşlerdir.

Sultan Tuğrul Bey döneminde Selçukluların egemenliğine geçen Ermeniler, Türklerle 1054 tarihinde ilk defa tanışırlar. Selçuklular tarafından idari özerklik verilen Ermeniler, uzun süre hasret çektikleri özgürlüğe kavuşurlar. Uzun zaman Bizans’ın hegemonyası altında kalarak, birçok kutsal değerini ve varlığını kaybeden Ermeniler, birden bire özgür olmanın tadını ve ayrıcalığını yaşamaya başlamışlardır.

Ermenilerin Hıristiyan Oluşu

Ermenilerin dini yaşamları incelendiğinde, Hıristiyanlıktan önceki dinleri hakkında herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Ermenilerin, Bizans İmparatorluğu’nun etkisiyle M. S. 301 yılında Hıristiyanlığı kabul ettikleri saptanmıştır. Ermeniler, M. S. III. yüzyılda Papaz Gregor’un kurduğu kiliseye bağlanarak, Gregoryen mezhebini kabul etmişlerdir. Ermeniler, Hıristiyanlığı kabul edene kadar hiçbir alfabeye gereksinim duymamışlardır. Ancak Hıristiyanlığın Ermeniler arasında yayılmasının temini amacıyla bir alfabeye ihtiyaç duymuşlardır.

Ermeniler, devlet dini olarak Hıristiyanlığı kabul eden ilk devlet olmasına rağmen, onların bu kabulleri, önce Bizanslılarla sonra da Ruslarla mezhep kavgaları yapmalarını engelleyememiştir. Ermeniler, aynı kavgaları İranlılar ve Gürcülerle yaşamıştır. Ermeniler, hangi devletin egemenliğine girmişse, bu devletler Ermenileri kendi din ve mezheplerine çevirmeye çalışmıştır. Bu ülkeler, Ermenilere önce dostça sonra da düşmanca davranışlarda bulunmuşlardır.

Değerli okurlar, haftalık yayımlayacağım makalelerimi okuyacaksınız ve bitince sonucu beraber tartışacağız. 06 Haziran 2024

Ahmet Gürel

ADD Genel Başkan Baş Danışmanı

AHMET GÜREL KİMDİR?

Türkiye’nin en zengin Atatürk fotoğrafları arşivlerinden birine sahip olan Gürel, 1997 yılında itibaren 15 ayrı konu başlıklı 500’e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır. Bunlardan bazıları Anıtkabir, 2’nci Meclis, EÜ. AKM, İzmir Özel Türk Koleji Uşakizade Köşkü ve İzmir Atatürk Müzesi sergileridir.

Gürel’in, Atatürk temalı 26 kitabı ve “Atatürk Destanı”, “Cumhuriyet ve Kadın”, “Anılarla Çanakkale Destanı”, “Köy Enstitüleri Destanı”, Kıbrıs Destanı, Devrim Şehitleri, Ermeni “Türk Ermeni İlişkileri ve “Nutuk” adlı belgeselleri vardır.

Gürel, 2002-2017 yılları arasında on beş yıl İzmir Özel Türk Koleji Uşakizade Köşkü Müdürlüğü’nü yapmıştır.

Gürel, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Baş Danışmanıdır.