Gördüm babaların ağlamasını/ Dalları düğüm düğüm / Gövdesi kahve falı/ Bir zeytin ağacını köklemek var ya/ Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı/ Kazma vurmak beş yüz yıllık meşeye/ Acısı duymak var ya kopmanın/ Babaların ağlaması öyle zor. - H.Hüseyin Korkmazgil-AĞLAMALAR
“Ey çirkin adamın yakışıklı oğlu! 23 yıla neler sığdırdın?
Hukuk, Milli judoculuk, başta piyano olmak üzere bir çok müzik aletini kullanmak, herkesin yardımına koşan bir insan! Çipil gözlüm!
Dün gasilhanede seni bizzat yıkadım. Hala yakışıklıydın ama buz gibiydin oğlum! Öptüm o güzel yüzünden, burnundan, ayaklarından, defalarca.
Neden oğlum neden? Kimseyi üzmek istemezdin, ama bizi deldin geçtin oğlum! Seni ellerimle indirdim toprağa. O nasıl bir fırtınaydı? Bir cenaze sırasında ilk defa böylesini gördüm. Göğü de deldin oğlum göğü! Toplum seni tanıyamadı. ‘Mustafa Önsel'in oğlu’ diye geçtiler. Çirkin, hep sizi ihmal eden adam! Vatan kurtaracakmış ya aptal! Kimse o! Seni tanıyabilselerdi ona ‘Manas'ın babası’ diyeceklerdi... Tanıyamadılar! Fırsat vermedin! Öyle bir şey yaptın ki oğlum, karınca incitmeyen sen bizi yaktın, yaktın, yaktın! Çetin yaşamımda pek çok kaybettiğim mücadele oldu! Ama hiç pes etmedim! Sizden de büyük güç alıyordum. Yenilmek, pes etmekti kitabımızda. Daha yeni konuşmuştuk değil mi? Ama öyle bir yol seçtin ki, biz sadece kaybetmedik, teslim olduk yani yenildik oğlum!
‘Seninle gurur duyuyoruz’ dediğin beni, yaptığın tek hareketle ipon yaptın, sırtımı yere serdin oğlum. Evet, herkese benim nasıl yenildiğimi gösterdin, yenildim oğlum, ilk kez hem de... Artık ‘Manas'ın babası yenildi’ diyecekler. Bu da sana da dert olsun! Hadi beni boşver, cehennemlik, çirkin adam, dış kapının mandalı, vatan kurtarmaya çalışan Şaban. Komik adam! Ya anan? Ya onu hiç düşünmedin mi oğlum? İki de yumurta yemişsin çıkmadan! Tıpkı hemen öncesinde sevimli sevimli gelip bana başını okşattığın gibi bir tiyatro muydu bu da? Yoksa bu şekilde mi vedalaştın bizimle? Ya diğerleriyle? Yapılır mı bu oğlum, yapılır mı bu ha! Nasıl yanlız bırakırsın bizi? Bekle, geleceğim oraya. O çipil çipil gözlerine bakarak, nasıl kaçarsın bunca yükü bize bırakıp diye soracağım oğlum! Yok öyle, ‘babacığım’ filan diyerek kurtulamazsın! Artık en önemli işim bu olacak bilesin!
‘Köyüme gömün beni’ diye vasiyet etmiştim ya size, vazgeçtim! Artık seni yanındır yerim. Kaçamazsın! Bunlar bir yana güzel yürekli, aslan oğlum dua ile gönderdim seni. Devri daim olasın! Nasıl bir insan olduğunu, buralardan anlatacağım! Sanırım işimin çoğu bu olacak bundan sonra. Başarı, iyilik ve insanlık değerlerinin 23 yıla nasıl sığdırıldığını herkes görecek! Yavaş yavaş insanlara seni tanıtıp kendimi unutturacağım. Senin gibi ani değil, yavaş yavaş kendimi yok edeyim ki sana son dersini vereyim! Ki Mustafa Önsel değil sadece Manas'ın babası olayım.”
****
Balyoz kumpası mağduru Emekli Albay Mustafa Önsel’indir bu iç yakan veda mesajı.
Önsel mi kim? Mustafa Kemal'in Askerleri’ndendir! Hep “Biz ölünceye kadar Bandırma vapurunda olacağız” diye haykıran bir vatanperverdir! FETÖ'cü zulme “direnişin bayrağı” olmuş Mustafa Önsel, avukat oğlunu yitirdi kalp krizinden, tarifsiz bir yasa boğuldu. Satırları olurken gözlerim doldu, resmen “kalbim oyuldu yer yer”. İçimden geldi bu satırlar da; Manas Kardeşim!
Her insan ölür, hayatın gerçek adamları değil. Sen sanılmasın ki öldün. Biliyoruz ki biz; ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunçtur! Sen çocukluğunu, gençliğini hayatın delikanlı tavrıyla sundun yeryüzüne. Bir dünya dolusu dostların var, hâlâ yazan, seni konuşan, anlayan, anlatan! O dostların senin ne ölümün ne bir korkunun başını eğemediğini, Büyük Şair’in dediği gibi; “yalnız babanın elini öpmek” için eğildiğini bilir!
Sen ölümü yenerek veda ettin bizlere, babacığına, anacığına...
****
SON SÖZ YERİNE;
Sanmayın ki Manas’ın babası yenilir!..