9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu’nun 100.Yıldönümü kutlamaları bu yıl gerçekten muhteşemdi.
Elbette en akılda kalıcı olanı; yıllarca unutulmayacak olan Tarkan’ın Gündoğdu konseriydi.
Tarkan konseri, bir konserden çok daha fazlasıydı.
“Yolla” ile başladı sanatçı, “Kuzu Kuzu”, “Ölürüm Sana”, “Oynama Şıkıdım Şıkıdım”, “Gül Döktüm Yollarına”, “Kır Zincirlerini”, “Unutmamalı”, “Uzun İnce Bir Yoldayım”ın da olduğu hitlerle sürdü, “Geççek” ile final yaptı.
Tarkan, gerçekten sevilen bir müzik insanı. Karşılığı büyük toplumda!
Elbette müzik dünyasıyla sınırlamıyor kendini.
Sanatçı duyarlılığıyla; sorumluluğuyla, “iyi insan” tanımına cuk oturuyor.
Meslektaşımız Menekşe Tokyay’ın da işaret ettiği gibi;
“Tarkan bizim toplumsallığımızda biricik bir yer dolduruyor.”
Bir kısım meslektaşı sessizliği (Örneğin; onunla albümlerinde düet yapanlar, bestelerini alanlar) tercih ederken, o bir bakıyorsunuz ‘savaşa hayır’ pankartı açıyor.
Doğaya sahip çıkıyor. Nükleere karşı net duruşunu; şarkısıyla ve konser geliriyle ortaya koyuyor.
Kadına, çocuklara, hayvanlara şiddete karşı sonuna kadar tavrını koyuyor.
xxxx
Tokyay’la devam edelim;
Ne güzel duygularımıza tercüman olmuş, bakın;
“Geççek deyip kalplerimize umut üflemesiyle...
2009'da Lice'de hayvan otlatırken havan topu mermisiyle yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol için bir ağıt olarak Sezen Aksu ile düet yapmasıyla... Türkiye’deki tüm kesimleri doğru tanımlayıp, insanı siyah-beyaz karşıtlığına indirgememesiyle...
Birçok açıdan toplumsal barış çağrısında bulunmasıyla...
‘Biz böyle bilir böyle yaşarız’ diyerek yasaklara başkaldırmasıyla...
Bu toplumsal barış çağrısının sırf yıllardır kurduğumuz ve bize kurdurulan mahalleler arası duvarların yıkılmasını değil, aynı mahalle içerisinde umut aşılayan olaylar üzerinden yaşanan kırgınlıkları da kapsadığını söylememe gerek bile yok.
Seçimler ışık hızıyla yaklaşırken, bu ışık hızına müthiş bir kutuplaşma diskuru eklemlenirken, yaz boyu konserler ve festivaller birbiri ardı sıra sudan sebeplerle yasaklanırken, zaten pandemide sıfır gelirle evlere hapsolan müzisyenlere türlü türlü cezalar kesilirken, kimileri yurtdışındaki ve yurtiçindeki konfor alanlarından ahkam kestiler bu konsere gidenlere...”
xxxx
Gündoğdu Meydanı, 9 Eylül 2022’de en kalabalık, görkemli, zarif ve coşkulu kutlamalara ev sahipliği yaptı.
O gün oraya gelen milyonlar, sadece “Mega Star Tarkan” için orada değildi.
Sadece “eğlencesi çalınan bir ülke insanının” refleksi de değildi.
Yasaklara, baskılara, otoriterleşmeye, kutuplaşmaya, bölünmelere, hoşgörüsüzlüğe tepki koymak için de oradaydı o milyonlar.
Mevcut iktidara bir siyasi itirazdı, muhteşem dirençti o alanı dolduranlar.
Demokrasiye, Cumhuriyet’e, onun “En Büyük Değeri” Mustafa Kemal Atatürk’e, devrimlerine, laikliğe, bağımsızlığa, zafere, barışa, umuda sahip çıkmak için tarihi rekora tanıklık ettiler.
İnsana yakışır gibi yaşama talebini dillendirdi İzmir, İzmirli…
xxxx
Bitirelim.
Tarkan siyasi bir figür değildir.
Onun muhalefet diye tanımlanan yaklaşımı, aslında insani değerlerini -yüreklice- ifade etmesidir.
Buyrun konserin ardından attığı tweet’e; “Ne kadar özlemişiz tek yürek olup atmayı. Yasaksız, baskısız, yalansız, içimizden geldiği gibi olmayı, özgürce eğlenmeyi ve gülmeyi. Yeniden umutla dolmayı. Tüm farklılıklarımızla birbirimize sevgiyle, hoşgörüyle sarılmayı, kucak açmayı...”
Fatih Altaylı benzetimiyle, “Mega Star olduğu kadar Mega Adam’’dır Tarkan!
(Bu arada, konser ücretiyle yurt yaptıracağını açıklamış Tarkan.)
Unutmadan; Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in konuşması oldukça anlamlıdır ve yerindedir.
“Biz, işgalcilerin gemileriyle kaçan saray erkanının değil, bağımsızlığımız için göğsünü siper eden Mustafa Kemal Atatürk’ün ve bu uğurda canını feda eden atalarımızın izinden yürümeye devam edeceğiz.”, “Saltanat uğruna milleti ateşe atanlar” ifadeleri, iktidar yanlılarını öfkelendirse de!