Seçim tarihi henüz ortada yok ama meydanlar ısınmaya başladı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 'in Denizli mitinginden sonra, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Mersin mitinginde halkın nabzını tuttu.
Mitingler seçimlerin nabzı mıdır? Değil midir? Hep tartışılagelmiştir. Bu tür açık hava toplantılarında sayıdan çok, alanda bulunanların heyecanları, coşkuları, söylemlere tepkileri, liderle bütünleşmeleri iyi bir gösterge olmuştur.
Zamanında rahmetli CKMP Başkanı Osman Bölükbaşı'nın bir mitingte söylediği mizahi sözler konuya ışık tutmakta; ''Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun, tanesi kıt. Türk milleti meydanlarda veriminiz bol. Benden alkışlarınızı esirgemezsiniz. Ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz. Harmanı bol, tanesi az milletim. Bizim kümeste tavuk bol ama başkasının folluğuna yumurtluyorlar.''
Gerçekten de Bölükbaşı mitinglerde topladığı kalabalıkları hiçbir zaman sandığa yansıtamamıştı. Rahmetli SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de topladığı kalabalıkları sandığa yasıtamayanlardandı. Bir mitingte kendisine 'Ölürüm yoluna!'' diyen bir vatandaşa, ''Dur, ölme! bir oy bir oydur'' demişti.
Kriz dönemlerinden sonraki seçim mitingleri çoğunlukla iyi bir gösterge olmuştur. 12 Eylül faşist darbesinden sonra yapılan ilk genel seçimlerde Evren'in desteklediği MDP ve Cunta' nın izin verdiği sosyal demokratları temsilen Halkçı Parti hiçbir varlık gösterememiş, Özal'ın ANAP'ı tek başına iktidar olmuştu. Turgut Özal'ın mitinglerde topladığı kalabalıklar, özellikle benim de izlediğim İzmir Cumhuriyet Alanı mitingi, ANAP'ın iktidara yürüdüğünü açık bir biçimde gözler önüne seriyordu.
Keza 1977'de CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in İstanbul Taksim mitingi de iktidar yürüyüşünün bir göstergesini oluşturmuştu. Üstelik de meydanda Ecevit'e suikast yapılacak ihbarına karşın. İhbarı yapan Süleyman Demirel, Ecevit'den mitingi iptal etmesini istemiş, Ecevit mitingten bir gün önce TRT'den yaptığı açıklamada şöyle demişti; ''Bu koşullarda hiç kimseden yarınki mitingimize gelmesini isteyemem.Ancak eşim ve ben yarın miting saatinde meydanda olacağız.''
2 Haziran 1977 Taksim mitingi, CHP'nin o güne kadar yaptığı mitinglerin en görkemlisi olmuştu. 5 Haziran seçimleri CHP'yi tek başına iktidar yapmamıştı ama, sandıktan birinci parti olarak çıkmasıyla sonuçlanmıştı.
CHP'nin Mersin mitingine gelince...
Televizyondan izlediğimiz kadarıyla meydan yeterli sayıya ulaşmıştı. Yan sokakların dahi dolu olduğu görülüyordu. Daha önce AKP'ye kullandırdığı alanı CHP'ye kapatan Vali ne hikmetse mitinge katılanları saymış(!), 21 bin 500 gibi saçma bir rakam açıklamış. Sayının çok daha fazla olmasının yanında, katılanların coşkusu, heyecanı da (Kılıçdaroğlu'nun itidalli konuşmasına karşın) oldukça yüksek görünüyordu.
CHP'nin mitinge taşıma insan götürmediği, köfte-ekmek dağıtmadığı, kot pantalonların üzerine perde geçirip 'Kefenlerimizle geldik' diye bağırtmadığı göz önüne alınırsa mitingin başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Mitingte halkın çeşitli kesimlerine söz vermek de iyi bir düşünce... Yalnız bundan sonraki mitinglerde Kılıçdaroğlu'nun halkın beklentilerine cevap vermesi gerekiyor. İzlediğimiz kadarıyla halkın büyük bir çoğunluğu sorumlulardan hesap sorulmasını bekliyor. “128 milyar dolar nerede?” diye sormak yetmez. Bu parayı buharlaştıranlardan hesap sorulmasını istiyor. Rüşvete karışan, yolsuzluk yapan, haksız kazanç elde eden çetelerin bağımsız yargı önüne çıkarılmasını talep ediyor. İşçinin, memurun emeklinin maaşına göz diken TUİK sorumlularının hesap vermelerini istiyor.
Elbette ekonomik vaadlerini de somut olarak açıklaması bekleniyor. Hangi önlemlerle tarım ve sanayi üretimi artırılacak? Yatırımlar nasıl desteklenecek? İşsizliği önleme nasıl gerçekleşecek? Enflasyonu nasıl düşürecek? Enerji politikaları neler? Kentlere göçü önleyecek bir politikaları var mı? Suriyeli, Afgan göçmenler sorununa nasıl çare bulacaklar? Suriye ve Ortadoğu politikasında neler var? Bu politikalarda milli servetlerimize göz diken Katar'la, darbe destekçisi BAE'ni nereye koyacaklar?
Sorun çok. AKP yığınla sorunu Millet İttifakı'nın kucağına bırakacak. İkinci Dünya Savaşı'nda İngiltere'de iktidara gelen Churchill'in dediği gibi “Size kan, mücadele, gözyaşı ve terden başka vaad edecek hiçbir şeyim yok” sözlerine bu yüzyılda hiç kimsenin tahammülü yok.
Türkiye Dünya Mutluluk Raporu'na göre 78'inci sırada. Dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya'nın Başbakanı Sanna Marin, mutluluğun sırrının, eşitlik, gelişmiş bir eğitim sistemi ve güçlü bir refah devleti olduğunu söylüyor.
İktidara talip olan partilerin hedefleri de bu olmalı; Güçlü bir refah devleti...
Meydanlar
Orhan Baykal
Yorumlar