Lisesi, bozacısı, futbol takımıyla da ünlü Vefa, eski bir semtin adıdır İstanbul’da. Arapça kökenli bu sözcük, dilimize öylesine alımlı, anlamlı girip oturmuş ki çıkarabilene aşk olsun. Aslına, içeriğine, özüne bağlı kalınca sıcak, içten, güzel. Zaten sözlük de “sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı” diye tanımlıyor vefayı.
İzmir’de adını vefayla özdeşleştiren Vefa İstasyonu’nu duydunuz mu? “Vefa İstasyonu”, İzmir’de oluşturulan, 9 kişinin katkısı ve emeği ile yürütülen topluluğun adıdır. Bir dernek değil, ama gönülle, sevgiyle bir araya gelen şair ve yazarlardan oluşan toplaşımın adı.
Ferhat İşlek, Bekir Yurdakul, Halim Yazıcı, Hülya Deniz Ünal, Selçuk Oğuz, Osman Akabaşak, Ferzan Sarpkaya, Muhittin Bilgin, Oğuz Tümbaş.
Amaç İzmir’de sanata, yazına, kültüre, bilime emek veren saygın insanları anmak, onları dostları, sevenleriyle yeniden buluşturmak.
Yaşamını yitirmiş üç şair, öykü yazarı Özcan Yalım ve Dinçer Sezgin, Sezer Odabaşoğlu’nu anmıştık.
Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir Şubesi’nin de katkı verdiği Emek-Edebiyat Buluşması’na Abdullah Neyzar Karahan, Ali İşçimen, Muzaffer Tunçağ, Ruhtan Yazıcı, Fehmi Salık, Bahri Karaduman, Zeliha Akçagüner konuk oldular.
Yaz dinlencesinin ardından bu kez konuğumuz değerli gülmece yazarı Muzaffer İzgü.
Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bugün saat 18.00’de başlayacak izlencenin sunumunu Yunus Bekir Yurdakul yapacak. İzgü’yle ilgili konuşacak dostlar ise Hidayet Karakuş, Hüseyin Yurttaş ve Mehmet Genç. Yakın dost ve tanıdıklardan da görsel sunum olacak. Sanatçı Devrim Akkaya, İzgü’nün bir öyküsünü seslendirecek. Necla Akbaşak da şarkılarıyla geceye renk katacak.
Muzaffer İzgü, Türk gülmece yazınına yıllardan beri öyküleri, kitapları, konuşmaları, söyleşileri, ödülleri ile katılan, güldüren, düşündüren bir yazın emekçisi.
1933 yılında Adana’da çok yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir İzgü. Bulaşıkçılık, garsonluk, pamuk işçiliği, seyyar satıcılık gibi işlerde çalışır. Öğretmen olur, ilkokul ve ortaokullarda Türkçe öğretmeni olarak görev yapar.
1979’da emekliye ayrılıp İzmir’e yerleşen Muzaffer İzgü, yazma eylemini bu güzel kentte sürdürüyor, yeni kitaplar üretiyor.
Kendi yaşamından kesitlerin yer aldığı Zıkkımın Kökü adlı yapıtı 1992’de sinema filmi olarak çekildi, gösterime girdi.
Bilgilerim beni yanıltmıyorsa 107 kitaba, iki yüze yakın radyo oyununa imzasını atmış İzgü usta.
Gülmecedir asıl yazdıkları; salt güldürmek için değil, düşündürmeye, toplumsal çarpıklıklara, Anadolu insanının sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlar.
Yazar Etem Oruç'la yaptığı söyleşide (Befin Bahar Dergisi, Nisan 2010) : “Gülme olayı bende amaç değil, araçtır. İzleyeni veya okuyanı kime, neye, niçin güldüğünün ayırdına vardırtmaya çalışırım. İzleyicimi, okuyucumu edilgen değil, etken yaparım. Güldürürken düşündürmek en büyük amacım” der.
Muzaffer İzgü çocukları çok sever. Onlara yazmak, onları kazanmak, onlara aydınlanma yolunu açmak ereği güder. Aynı söyleşide yer alan şu sözlerinin altını çizmişim: “Onlara düş kurduracaksınız. Dilinizin zenginliğini işleyeceksiniz. Onlara paylaşmayı, sevgiyi, güçsüzden yana olmayı, üretmeyi, emeğe saygı duymayı, kendine güvenmeyi, doğayı sevmeyi, korumayı, Atatürk’ün ışığından yararlanmayı öğreteceksiniz.”
Bugün İzmir’de günlerden Muzaffer İzgü. Haberi olanlar olmayanlara duyursun, bu güzel insanla, onu anlatacak dostlarla buluşsunlar, günlerine anlam ve varsıllık katsınlar.
Merhaba Muzaffer İzgü usta. Vefa İstasyonu’na hoş geldin. Nice aydınlık gülmece zamanlarına…