O, göklerden su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden -birbirine benzeyen ve benzemeyen- yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkardık. Ürün verdiklerinde ürünlerine, olgunlaşmalarına bakın. Bunlarda, insanlar için şüphesiz, deliller vardır.”
(Kur'an-ı Kerim, Diyanet İşleri Yayını, Enam Suresi 99)
Eşimle, Kuran'da incir ve zeytin üzerine konuşurken o:
-Nar da var, dedi.
Hemen açtım Kitabı. Enam Suresi 99 ve 141 ile Rahman Suresi 68'de övülüyordu nar. Dilimizde Farsça “nar” veya “enar”dan geçmiş. Nargillerden örnek bitkisi. Yaprakları karşılıklı, çiçekleri büyük, koyu kırmızı renkte, küçük bir ağaç. Bu ağacın kırmızımtırak sarı sert kabuklu, içinde pek çok sayıda kırmızımtırak, sulu taneler bulunan yuvarlak yemişi.
Bilmecelerde sorulur ve cevabını hemen herkes bilir ye:
-Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane?
Eğer onu sizin için taneleyen kişi varsa, o kişi sizi seviyor demektir. Helenler ona “Side” demişler. Her kültürde bolluk ve bereketi simgeliyor. Şairlerimiz de narı boş geçmemiştir. Cahit Sıtkı Tarancı, büyük ödüllü şiiri “Otuz beş Yaş”ta şu iki dize ile değinir bu kutsal meyveye:
“Ayva sarı nar kırmızı sonbahar
Her yıl biraz daha benimsediğim.”
Ressam Şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun sevdiği kadın, “Gülen ayva ağlayan nar”dır. Birçok nar'lı dize, sığırcık sürüsü gibi burgaçlar çizerek uçuşuyor zihnimde:
“Yengeçlerin Sağ Tarafı Çok Korkar”, “Çıkagelse Elleri” ile “Sarı Yasemin” şiir kitaplarının sahibi Arif Karakoç, yemişlere bakıp sorar:
“Narda nar ayvada ayva var
Nasıl da anlamışlar
Kabuğun içindeki sevişmeyi?”
Aynı şair, kendisini Anadolu halkının yerine koyup haykırır:
“Damlara direk kurdular bizi
Nar gibi çatladı başımız
Altımız toprak üstümüz toprak
Topraksıza çıktı adımız.”
Narın, kendisinden önce çiçeği sevgi devşirir. Bakarsınız, söğüt yaprağı gibi yapraklar arasında açmış, horoz ibiği kırmızısı çiçekler; şiirinin yazılmasını, türküsünün yakılmasını bekler. Bir şiirini Feyzi Halıcı yazar, Çinuçen Tanrıkorur'un kürdilihicazkar şarkısı dillere pelesenk olur:
“Şavkıması sana doğru yolların
Sana doğru denizlerin çağrısı
Çırıl çırıl ötelerde bir güdal
Günaydınım, nar çiçeğim, sevdiğim.”
Bu yazarınız Şadan'ın bir huyu var:
-Doğadaki boşluğu doldurmak.
Mesela, pek sevdiğim Bademler'de (Urla) badem olmadığını fark edince, yemeyip içmeyip, oranın yol çatı ile okulunun ve tiyatrosunun bahçesine badem fidanları diktim. Yine İzmir'in gözde ilçelerinden Narlıdere var ya! Oranın bahçelerinde, sokaklarında nar ağacı yok gibi. Bildiğim kadarıyla, şimdiki Konak Belediye Başkanı Abdül Batur'un Narlıdere Belediye Başkanı iken bazı girişimleri vardı. Yerine seçilen Ali Engin'in bu hizmeti sürdürmesi doğal olur. Unutulmasın ki; Denizli Buldan'a bağlı Narlıdere, narlarıyla ünlüdür. Oranın “satımlık” ve “dostluk” narları öteden beri ünlüdür. O kadar ki; Osmanlı döneminde Saray'ın narları buradan giderdi. Narın “tatlı, “ekşi” , “kadı narı” vb gibi birçok çeşidi var. Demem şu ki; her zevke uygun çeşidi var narın.
“Helen dünyasının kültüründen ilhamını alan seçkin ve lirik anlatımıyla” 1963 Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülen ildeşimiz (Urlalı) Yorgo Seferis'in “Çılgın Nar Ağacı” kitabına adını veren şiirinin ilk bölümünü armağan ediyorum bu yazıyı okuyanlara:
Çılgın nar ağacı
Kıbleden esen yelin kemerlar arasında ıslık çaldığı
Bu beyaz avlularda, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı
Nar dolu kahkahalar atarak aydınlıkta sıçrayan
Rüzgarın inadıyla, fısıltıyla; söyleyin, o çılgın nar ağacı mı,
Şafakta yeşeren yapraklarının ışıltısıyla
Bir zafer sevincinin renklerini coşturan?
Çayırda çıplak kızlar sarışın kollarıyla
Yeşil yoncaları biçmek için uyandıklarında
Uykunun sınırlarında dolaşarak -söyleyin, o çılgın nar ağacı mı,
İçinin saflığıyla kızların yeşil sepetlerini ışığa
Ve adlarının kuş cıvıltılarına boğan, söyleyin,
O çılgın nar ağacı mı dünyanın bulutlu gökleriyle savaşan?
(Türkçesi: Cevat Çapan)