Doğal afetler, insan eliyle gerçekleştirilen sabotajlar, yangınlar, açlık- yoksulluk sınırında yaşayanlar, işsiz gençler, eğitimdeki aksaklıklar ve de Korona virüs felaketi ile sapır sapır dökülüp aramızdan göçüp gidenler… Evet, geçen yılı böyle uğurlarken yeni yılı da “zam yağmuru” ile karşıladık! Hele “Kirli siyasetin” seviyesi düşük konuşmalara sahne olması ise insanlarımızı tek kelimeyle “fıkralarla, karikatürlerle” defans yapmaya yöneltti! Allahtan geçmişinde Nasrettin Hoca, İncili çavuş gibi halk kahramanı ve günümüzde de karikatüristi bol bir milletiz. Susturulmaya çalışılan basınımızda bu yoldan taşı gediğine oturtmaya çalışıyor…
10 Ocak’ta yasaklı Basın bayramımızı İzmirli gazeteciler ve köşe yazarları olarak deyim yerinde ise bildirilerle geçirdik. 11 Ocak’ta da 5. Eflatun Nuri Ulusal Karikatür Yarışması’nın ödül töreninde çizgilerin diliyle sesimizi duyurduk…
* * *
Rahmetli teyzem Şükran Ünsal’ın görevli olduğu Akşehir’de çocukluk ve gençlik yıllarımı okul tatillerinde geçirirken Nasrettin Hoca’nın duvarları olmayan kapısı kilitli! türbesini ziyaret ederken nice hikaye lerini dinledim. 1990’ da emekli olduktan sonra çıkardığım tabloit YOLCU Gazetemde İzmir Türk Koleji‘nden (İTK) tanıdığım değerli tarihçi rahmetli Umur Sönmezdağ’ ın yurtiçi ve dışında gezip gördüğü seyahat öyküleri ile yine aynı kolejden Türkçe öğretmeni Savaş Ünlü’ nün de Nasrettin Hoca’dan günümüze uyarlayıp kitaplaştırdığı ironi dolu hikayelerini yayınladım. Özellikle Nasrettin Hoca’yı kah eşek sırtında, kah günümüz araçları ile ülkemizi gezdirdik (!) Gelelim hiçte hoş karşılamadığımız yeni yıla; Nasrettin Hoca festivallerinin ödüllü yazarı Savaş Ünlü’ye ben sordum, o da Nasrettin Hoca’yı seslendirdi.
ÜT- Hocam, güzel insan, siz ‘eski ayları kırpıp yıldız yaparlar’ demiştiniz. Bir şey soracağım, eski yılları ne yaparlar?
Nasrettin Hoca başını salladı. Yüzünde hafif bir gülümseme gezindi.
NH- Evlat ne yapacaklar! Bir kenara koyarlar, özlediklerinde geçen yıl şöyleydik, böyleydik, daha iyiydik. Ekmek ucuzdu, süt ucuzdu, meyve sebze ucuzdu demek için. Anlayacağın artık eski yılları mumla arıyor, özlemle anıyoruz. 2021 yılını bir kenara koyun, özlemle anmak için.
Nasrettin Hoca’nın evi karanlıktı, lambaları yakmamıştı. Buz gibiydi içerisi, doğalgazı da kullanmıyordu. Yeni yıla bir parça kuru ekmek, bir parça çökelekle, süzme yoğurtla giriyordu!
ÜT- Hocam evinizin durumu hiç de iyi değil. Göz gözü görmüyor, buz gibi, soğuktan dişlerim keman çalmaya başladı. Yeni yıla böyle girilir mi?
NH- Yeni yılın ne getireceğini bilmiyoruz. Nasıl zamlar gelecek farkında değiliz. Ben şimdiden önlemimi aldım. Sonra yediğimiz hurmalar bizi tırmalamasın…
ÜT- Pahalılıktan siz de yakınıyorsunuz.
NH- Pahalılıktan etkilenmeyen bostan korkuluğu diyeceğim ama o bile etkilendi. Tarlalar boş kalınca o bile görevini yapamaz oldu. Enflasyonda herkes ayrı telden çalıyor. Zamlar yağmur gibi yağıyor epeydir. Ne zammış be, herkesi etkiledi. Ekmek alacağız zamlı. Et alabilene aşk olsun, zamlı ki hem de nasıl. Süt içmeyen çocuk sağlıklı olur mu? Sen etkileniyorsun da ben niye etkilenmeyeyim zamlardan, enflasyondan? Tuzumuz kuru değiliz ki! Öyle olsaydık, yüz yıllardır sevilmez, sayılmazdık. Fıkralarımız unutulurdu…
ÜT- Hocam memura, işçiye, emekliye ne kadar zam verilmeli sizce?
NH- Yüzde 150, evet yanlış duymadın! Ben bu dileğimi kuyuya maya çalıp bekleyeceğim. Biliyorsunuz gölümüzü de kuruttuk! Yanlış su kullanımı, kuraklık gölümüzü bitirdi. Ben de maya çalmayı kuyuya yapıyorum! O da kurursa ne yapacağım bilmiyorum!
ÜT- Hocam yeni yılda seni yoruyorum ama siyaset, meclis için diyeceksiniz. Yeni yıl dileğiniz nedir?
NH- Eski siyaseti, siyasetçileri özlüyorum. Günümüzde kayıkçı kavgasından öteye gitmiyor siyaset. Gerçek kayıkçı kavgası mecliste yaşanıyor. Böyle olmamalıydı. Atatürk’ün Meclisi böyle olmamalıydı. Uzun hikâye, boş verelim. Yeni yılda tüm dünya insanlarına barış, sevgi, dostluk diliyorum. Ben dünyaya mal olmuş biriyim. Elbette önce insanımız; ama dünya insanlığını da bir kenara bırakamayız. Türk ulusunun yeni yılını içtenlikle kutluyorum.