Kemeraltı’na bir kültür sanat merkezi daha kazandıracak olan Minyatür Sanatçısı Arya Kamalı, “Minyatür insanlar için mistik, heyecan verici” diyor. Minyatüre çağdaş bir açıdan bakan Kamalı, yapıtlarında başta İzmir’i yorumluyor
Minyatür Sanatçısı Arya Kamalı bir Kemeraltı tutkunu. İlk “101 Kemeraltı Efsanesi” kitabıyla tanıdım kendisini. Etkilenmemek elde değildi çünkü kitap minyatürün etkileyici atmosferinin izinden birçok bakış açısıyla Kemeraltı’nın mekanlarını anlatıyor. Kişisel ve kursiyerleriyle açtığı sergileri de etkileyici. Arya Kamalı’nın çağdaş bir bakış açısıyla yaptığı minyatürleri, İzmir’i ne güzel tanıtır Dünya’ya... Kemeraltı’nda yer alan Arya Kamalı Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi, minyatür başta olmak üzere sanatsal kursların, sergilerin mekanı. Ve yeni bir kültür-sanat merkezi çok yakında yine Arya Kamalı’nın çabalarıyla Kemeraltı’nda açılıyor. Yine tarihi dört katlı bir ev. Mayıs ayında gerçekleştirilecek olan “Geçmişten Geleceğe 3. Kemeraltı Çalıştayı- Ahmet Tuncay Karaçorlu’nun İzinden”in tüm etkinlikleri bu yeni mekanda yapılacak. Arya Kamalı: “Hayalim; bir gün bütün sanatçıların uğrak noktası olmasıdır. Bütün sanat dallarına eşit bir yaklaşım olacaktır” diyor. Minyatür Sanatçısı Arya Kamalı ile Dokuz Eylül Gazetesi okurları için röportaj yaptım.
Minyatür sanatına çağdaş bir bakış açısıyla yaklaşıyorsunuz. Bu yaklaşımla İzmir’i yapıtlarınızda yorumluyorsunuz. İzmir, minyatür sanatçılarını kucaklayan bir kent mi?
Minyatür sanatına halkın bakış açısı bu sanat dalıyla ilgili yapılan tanıtıma, reklama bağlı. İzmir’de yaşayanların geçmişte minyatürle ilgili çok fazla bilgisi yoktu. Yaklaşık 30 yıldır minyatür sanatındaki yorumumu insanlar, İzmirliler çok beğeniyor. Farklı kesimlerden kişilerin, minyatürün ne olduğu, çağdaş minyatürün nasıl bir sorumluluk taşıdığı, neler yapılabileceğini öğrendikleri zaman, minyatüre ilgileri, onun karşısında duruşları hep pozitif. İlk başta geleneksel dediğimiz zaman Osmanlı dönemi minyatürleri akla geliyor. Doğal olarak minyatür sanatının sadece bu dönemle tanımlanmasına karşı olan kişiler var. Çağdaş, modern insanlar daha tepkili durabilir. Fakat ben anlatım şeklimi, hedefimi, bir kuruma bağlı olmadığımı, sanatçının alanını, bu alanda sorumluluğu sevmesini anlattığımda her zaman olumlu tepkiler alıyorum. İzmir’in önemli kurumlarının, Ankara ve İstanbul’dan, yurtdışından gelen protokol kesimlerine, 30 senedir benden aldıkları minyatürleri hediye etmeleri, bu düşüncenin doğruluğunu gösteriyor.
Minyatür sanatına çağdaş bakış açısında perspektifi görüyoruz. Bu gelişimi sormak isterim.
Minyatürde çarpık bir derinlik vardı. Ama kendi kuralları içerisinde derinlik vardı. Her zaman şunu söylüyorum; perspektifi bütün minyatür sanatçıları kullanabilir. Çünkü temel amaç; bir mesajı daha iyi anlatabilmektir. Sanatsever bu mesajı anlayabiliyorsa, sanatçının başardığının göstergesi. Dolayısıyla sanatçı kendini geliştirmek için tüm olanakları, teknikleri kullanmaya çalışır.
Sanat camiasında nasıl savaşlara tanık oluyorsunuz?
Sanat camiasında sektörel bir savaş var, rekabet var. Kendi konumunu, kendi sanatını ön plana çıkarmak için bazen farklı yöntemler kullananlar oluyor. Kendimi geliştirmek yerine karşı tarafı düşürürsem, hedef gösterirsem, yüksekte kalırım diye hareket edenler var. Bilgili, samimi davranan kişiler, kendileri ve toplumla iletişimlerini farklı değerlendirir.
Günboyu çalıştığınız Tarihi Kemeraltı Çarşısı, Kızlarağası Hanı’nı ilk ne zaman gördünüz? Yıllar önce geldiğiniz İran’a mekansal, kimliksel anlamda benziyorlar mı?
Hiç öyle bir kıyaslama yapmadım. 1986 yılında İzmir’e ilk geldiğimde, başıboş bir şekilde Kemeraltı’nda dolaşıyordum. Sonbahar günleriydi, hafif bir yağmur çiseliyordu. Hisar Camisi’nin köşesini hiç unutmam; o günü, o duyguyu, kokusunu... Çiçeklerin olduğu bölgede oturdum. Küçücük bir dükkan gördüm. Hâlâ o dükkan duruyor. Sandviç, ayran siparişi verdim. O anda bir dilek diledim. Keşke benim de burada bir mekanım olsa, güzel işler yapsam, dedim. Bu dileğim gerçekleşti. Bir süre sonra Kızlarağası Hanı’nda bir dükkanım oldu. Ve oradan bu hayat başladı. İran Mimarisi, kültürü ile Türk Mimarisi’ni, Osmanlı Mimarisi’ni çok da benzetmedim. Kıyas yapmadım ki benzeteyim. Tarihi binaları, nostaljiyi sevdiğim için buraları beni çekti.
Doğal ve Kültürel Yaşam Sözcüsü, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Kurucu Başkanı Rahmetli Ahmet Tuncay Karaçorlu’nun izinden Mayıs ayında yapılacak Geçmişten Geleceğe 3. Kemeraltı Çalıştayı, Arya Kamalı Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Çalıştay kapsamında küratörü olduğunuz “İzmir'in Tarihi Kalbi Kemeraltı” başlıklı bir serginiz olacak. Türkiye’nin birçok ilinden kişilerin katılımıyla plastik sanatları kapsayacak bu sergi hakkında okurlarımızı bilgilendirir misiniz?
Öncelikle sevgili Ahmet dostumuzu, sevgiyle, bütün güzelliklerle anmak istiyorum. Çok güzel bir insandı. Çok güzel insanların izleri çok uzun olur. Kemeraltı için neler yapılabilir, neler yapmamız gerekiği konusunda çok güzel bir nüans bıraktı. Bu çalıştay doğrultusunda bir resim sergisi olacak. Sanatçılar, katılımcılarla Kemeraltı’nı, İzmir’i ele alacağız bir temayla. Sevgili Ahmet’i anmak ve bu çalıştayı daha güçlü, daha kaliteli bir hale getirmek için yurt çapında bir projeyi gerçekleştireceğiz. Kemeraltı’na hepimizin sahip çıkması gerekir. Daha iyi bir noktaya gelebilmesi için hepimiz çabalayacağız.
Arya Kamalı Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi’nin de yer aldığı 848 sokağı sanat sokağına dönüştürmek istiyorsunuz. Kemeraltı’nda kültür sanat mekanları ve etkinliklerinin çoğalması İzmir’e nasıl yollar açar?
Farklı ülkelerde bu tür tarihi yapları, yapılanmaları gördüm. Belli bir temadan yola çıkıyorlar. Eğer biz de Kemeraltı’nın bu sokağını ve birçok yerini bir sanat merkezine dönüştürürsek ilgi yoğun olur. Sanatla uğraşan, yaşayan insanlar, ruhen de güzeldir. Dünyanın birçok ülkesinde tarihi yapılar aslında sanat eseridir. Dünya çapında kendimizi ifade edersek, çok insan gelir. 30 yıldır Kızlarağası Han’da mekanım var ve hanın başkanlığını da yaptım. Kemeraltı’nda böyle bir sokağa halkın ihtiyacı var. Dünya çapında sanatçılarımız var. Kemeraltı’nda kültür sanat mekanları ve etkinliklerinin çoğalması sadece İzmir’e değil sanatçılarımıza da yol açar.
KUTU 1
ŞİİRLER İLHAM PERİM
Eşimle, şair arkadaşlarla İran Tebriz’de Dünyadaki tek Şairler Mezarlığı’nı gezdiğimizde çok etkilendik. Hayyam, Şehriyar ve Füruğ gibi şairleriyle tanınan
İran’dan Türkiye’ye geldiğinizde şairlerimiz sizi etkiledi mi? Minyatür sanatına bakışınız da şiir gibi. Siz de imgelerin peşinden yaratmıyor musunuz?
Tabi ki. Şunu samimiyetle söylüyorum; söylediğiniz şairler yanında birçok şairi vardır İran’ın. Gün içerisinde, haftanın birkaç günü internet üzerinden şairlerin şiirlerini dinliyorum. Türk şairlerinin şiirlerini de okuyorum. Bende inanılmaz bir etki bırakıyor. O etkiyi minyatürlerimde ruhen, çizgisel olarak yansıttığıma inanıyorum. Şairlerin yazdığı şiirler, minyatür sanatında benim için ilhamdır. Şiirler ilham perim. Bir ülkenin en büyük zenginliği edebiyatıdır, sonra diğer sanat dalları gelir. Edebiyatta da en önemli alan şiirdir. Çünkü şiir; o kadar özel bir biçimle yaratılıyor ki... Şairler güçlüdür. O şiirleri okumak, o tonlarıyla anlamak muhteşem bir şeydir. Şiiri çok seviyorum.
ÇOK ÖZEL BİR SANAT
Arya Kamalı Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi’ni, Kemeraltı 848 sokağa kazandırdınız. Kültür Merkezi eski bir Türk evi ve yanındaki eski Türk evini de restore ettirerek Kemeraltı’nın kültür sanat hayatını zenginleştireceksiniz. Bu yeni mekanden söz edelim. Verdiğiniz kurslardan da yola çıkarak sormak istiyorum; minyatür sanatına ilgi nasıl? Kursiyerleriniz hangi yaş grubu?Hangi mesleklerdeki kişilerden oluşuyor?
Birçok kursumuz var. Kurslarımız içinde geleneksel sanat olarak biliniyor minyatür. Ben onu kırmaya çalışıyorum. Ancak topluma bir şey anlatmak istiyorsanız, ilk başta bilinen kapıdan girmeniz gerekiyor. Minyatür sanatı yerli, yabancı bütün insanlar için mistik, heyecan verici oluyor. Fakat aynı zamanda zor olduğunu belirterek, çoğu zaman yapamayacakları düşüncesiyle hareket edebiliyorlar. Çok özel bir sanat, beceremem düşüncesiyle karşılabiliyorum. Basit bir şekilde anlatmaya çalışıyorum. Çok kişi minyatür sanatıyla ilgili kursa gelmek istediğini söylüyor. 25 yıllık öğrencilerim var. Hâlâ aynı tutkuyla minyatür sanatıyla uğraşıyorlar, ilgileniyorlar, soruyorlar. Minyatür sanatıyla ilgili bir kursa gitmek apayrı bir heyecan yaratıyor. Tabi bu çok uzun bir yolculuktur. Dileğim bu sanatı daha genç nesillerle tanıştırmak. Genellikle emekliler, emekliliği yaklaşan kişiler kursumuza geliyor. Gençler minyatür sanatıyla ilgilense ve minyatür yaparak geçinebileceklerine inansalar, daha çok kişi bu sanat dalıyla uğraşır. Bu sanat dalına hobi mantığıyla bakılmazsa çok farklı noktalara gelir.
Yeni mekan, dört katlı büyük bir yer. Kısıtlı olanaklarla burayı yapmaya çalıştık. Hayalim; bir gün bütün sanatçıların uğrak noktası olmasıdır. Bütün sanat dallarına eşit bir yaklaşım olacaktır.