Galatasaray, sahaya öyle bir hırsla çıktı ki, sanki tek kale oynuyordu. Bodrumspor ise elindeki kadroyla karşılık vermek yerine, sadece kalabalık bir savunma yapmayı tercih etti.

Galatasaray’ın başarılı oyunundaki en önemli detay, top rakipteyken iki hücumcunun derinlere yaptıkları koşu yarışlarıydı.

Bodrum takımı ne yapsa, Torreira, Osimhen ve Barış Alper’i durduramadı. Hepsi tek tek net pozisyonlara girdi.

Torreira, sahadaki en kısa boylu oyuncu olmasına rağmen attığı kafa golü gerçekten büyüleyiciydi.

Bodrumspor’un oyuncuları Galatasaray’ın hata yapmasını bekledi ama olmadı. Çünkü Galatasaray’ın orta sahası o kadar güçlüydü ki, topu kaptıkları anda hemen hücuma çıktılar. Barış Alper’in fiziksel gücü ve hırsı, maçın diğer yıldızlarından biriydi. Hem gücü hem de azmi, oyunu gole götüren en önemli faktörlerdi. Osimhen ise her zamanki gibi gol arzusu ve mücadele azmiyle sahadaydı; bu sefer biraz şanssızdı sadece.

Golleri Torreira ve Davinson attı, maçın skorunu belirlediler. Hakem Mehmet Türkmen’in kararları tartışma konusu oldu ama sahada kazanan belliydi: Galatasaray. Bu galibiyet, şampiyonluk yolunda çok değerli bir adım oldu.

Şimdi önümüzde son 5 maç var. Bu maçların hepsini kazanmak, Galatasaray’ın şampiyonluk yolundaki en büyük garantisi.

Çünkü bu takım, hırsıyla, gücüyle ve sahadaki inancıyla sezon sonunda kupayı kaldırmaya çok yakın. Tek yapılması gereken, bu ateşi söndürmeden son düdüğe kadar aynı tempoda oynamak. Şampiyonluk için 5 maç kaldı; hepsi final, hepsi hayat memat meselesi. Galatasaray, bu sınavdan alnının akıyla çıkacak güçte.