“Sezgi yolu yalnızca bize aittir” diyen, eserleri koleksiyonlarda yer alan çağdaş Türk ressamlarımızdan Şeref Bigalı, doğumunun 100’üncü, vefatının 20’nci yılında yapıtlarından bir seçki, öğrencilerinin resimleri ve eğitimci kimliğiyle bir vefa sergisinde anılıyor

Resim sanatını varoluş olarak duyumsayan ve yaşam biçimine dönüştüren ressamlar, birikimleri, deneyimleriyle yapıtlarında özgün bir dil oluşturmaz mı? Yapıtlarının altına imza atmasalar da hangi ressam oldukları bilinmez mi? Şeref Bigalı da bu ressamlardan biri. Resim Sanatı adlı kitabında çalışmalarında figürlü ya da figürsüz diye bir ayrım düşünmediğine dikkat çeken Şeref Bigalı şunları söylüyor: 

“Şahsen, kontrollü ve spontane bir ifade anlamında çalışma yönündeyim. Ressamın teknik hassasiyeti, onun kabiliyetinin ölçüsüdür... Sezgimizin yolunu değiştirmeye imkan yoktur. Ve sezgi yolu yalnızca bize aittir. Onu bizden kimse alamaz. Sahte ve taklit benim düşüncemden uzaktır ve ebediyyen kovulmuşlardır. Fikirlerimizin ve tuvallerimizin itibar görmesi için; resim sanatı tekniğinin  gereği ne ise nasıl olması lâzımsa, öyle olmasını istemeliyiz. Bu bize geçmişten ve bu yolda üzerimizde emeği geçen hocalarımdan intikal eden vasiyet ve emanetlerdir.” 

Afiş Esas

Resmi sadece yapıtlar ortaya koyup sanatseverlerle buluşturmak noktasında bırakmayan Şeref Bigalı, eğitmenliği de yaşam biçimi olarak sürdürür. İzmir Eğitim Enstitüsü (DEÜ Buca Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı) kuruluşunda emekleri büyüktür. Emeği 20 yıl sürer. İzmir Resim ve Heykel Müzesi gibi yerlerde kurslar verir. Resim sanatında çok sayıda öğrenci yetiştirir. Sergide yapıtı bulunan, açılışındaki panelde konuşmacılardan biri olan ressam Reyhan Abacıoğlu, Şeref Bigalı’nın öğrencileri arasında yer alıyor. 

Abacıoğlu, Bigalı’nın resim sanatından öte iyi insan olmaya dair çok şey öğrettiğine vurgu yapıyor, verici olduğunu, yapılan her resimde sorumluluk aşıladığını belirtiyor. Ressam, Şair, Uluslararası Sanat Organizatörü Aynur Mahmudova Kaplan da Şeref Bigalı’nın öğrencisi olur. 11 yıl kendisiyle çalışan vefalı bir öğrencidir. Şeref Bigalı'yı doğumunun yüzüncü, vefatının yirminci yılında anmak amacıyla ‘Şeref Bigalıyı Anma ve Saygı Sergisi’ni düzenler, yönetir. Sergide Bigalı'nın meslektaş ve öğrencilerinden 65 ressam yer alır. Ressamların bir kısmı yıllar sonra bir araya gelir. Şeref hoca ve ders aldıkları günler yad edilir. Aynur Mahmudova Kaplan küratörlüğündeki serginin açılışına Bigalı’nın oğlu emekli büyükelçi Ahmet Necati Bigalı ve ailesi de katılır. Açılışta akademisyen, eleştirmen, ressamlardan oluşan kişilerle panel düzenlenir. Sergi İzmir’de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Alt Kat Galeri’de, 27 Şubat’a kadar görülebilir. 

Aynur Mahmudova Kaplan Ve Şeref Bigakı Resmi

İkinci göz arayışıyla gelen tanışma

Ressam, Şair, Uluslararası Sanat Organizatörü Aynur Mahmudova Kaplan ile ‘Şeref Bigalıyı Anma ve Saygı Sergisi’ üzerine Dokuz Eylül Gazetesi okurları için röportaj yaptım.

Zorunlu göçle 80’li yılların sonunda Bulgaristan’dan Türkiye’ye geldiniz. Resim sanatıyla uğraşıyordunuz. Şeref Bigalı ile nasıl tanıştınız?
1994 yılında kendisiyle tanıştım. Bulgaristan’da da Türkiye’de de evimde, kendi atölyemde resim yapıyordum. Eşim, “Yaptığın resimler farklı ve güzel. Resim sanatını bilen bir kişiye resimlerini gösterelim” dedi. Dediler ki çok değerli bir hocamız var; Şeref Bigalı. Ders veriyor, kursu var  denilince eserlerimi götüreyim görsün diye düşündüm. Şeref Bigalı Hoca, “Devam ediyoruz, çizgiye gelmiş durumdasınız. Sizin küçük bir adıma ihtiyacınız var. Profesyonelliğe geçmek üzeresiniz” diyerek beni teşvik etti, motivasyon yükledi. 1996’da ilk kişisel sergimi açabilmem için müzeyle görüşmüş. Şeref Bigalı Hoca birgün bana sergi tarihimi söyleyerek, “Hazırlan, çok eserin var. Güzel bir seçki oluştur” dedi. Öğrencileri olarak kalabalıktık. Arkadaşlara “Şu tarihte sergim var, size davetiye getirdim” dediğimde, “Hoca hiçbir öğrencisinin sergisine gitmiyor. “Birine gidersem diğeri kırılır, hak geçer diye düşünür” dediler. Şeref Hoca sergime geldi, açılışı yaptı. Açılış konuşmasında “Ben yaşamım boyunca iki çeşit ressam tanıdım. Birileri okuyup çok çalışarak o mevkiye geldiler. Bazıları da Aynur hanım gibi doğuştan ressam” dedi. Ertesi gün Yeni Asır Gazetesi’nde haberim çıktı. Küpürünü hâlâ saklarım, “Şeref Bigalı’nın öğrencisi sergi açtı” diye başlık atılmıştı, hocamızın sözlerine yer verilmişti. “El verme” vardı Şeref Bigalı hocamızda. “Sana el verdim” derdi. Tekrar söylüyorum; çok motive ediyordu.

Whatsapp Image 2025 02 20 At 09.47.29

Bigalı’nın hayatından kesitlerle buluşma

‘Şeref Bigalıyı Anma ve Saygı Sergisi’ni diğer sergilerden farklı kılan nedir? Serginin hazırlık süreci nasıl gelişti?

Bu iki bölümden oluşan, farklı bir sergi. Bir bölümde Şeref Bigalı’nın sulu boya ve yağlı boya ve diğer yapıtlarının yanı sıra özel eşyalarından, kitaplardan örnekler sergileniyor. Diğer bölümde ise Şeref Bigalı'nın meslektaş ve öğrencilerinden oluşan toplamda 65 ressamın yapıtları var. Sergi öncesinde dört aylık bir ön çalışmamız oldu. Öncelikle hocamızın meslektaşlarını buldum. Eğitim fakültesinde öğrencisi olmuş ve sanatını devam ettirmiş kişilerden 70 kişilik bir seçki oluşturdum. Aralarında Türkiye çapında, hocamızın eğitmenlik yaşını da geçmiş kişiler var. Sergide 30 yıldır görüşemeyen insanlar bir araya geldi.

Sanatseverlere bu sergide Şeref Bigalı yapıtlarından satın alma olanağı sağlanıyor mu?

Şeref Bigalı’nın özel koleksiyon dişinda 40 eseri sergimizde satışa sunulmuştur.
İlgi duyan sanatseverler sergi küratörü olarak benimle görüşebilirler.

Bigalı Öğrencileri

Ressam Şeref Bigalı ve eğitmen Şeref Bigalı’nın örtüşen ve ayrılan noktaları nelerdi?

Ressamlığı ve eğitmenliğinde örtüşen çok şey vardı. Ancak ikisi ayrı da tutulabilir. Çünkü Şeref Bigalı sanatını gerçekleştirdiği anlarda, kendinden geçerdi. Yalnız resim yapardı. Dersimize geldiğinde de anlatarak, göstererek, çizerek birebir bizlerle ilgilenirdi. Öğretene kadar aynı şeyi defalarca sabırla, usanmadan tekrarlıyordu. Aynı temada farklı resimler yapıyordu. Bu müthiş bir şey. 

Ablamla sergiyi gezdiğimizde ressamların bazılarının tuvallerinde Şeref Bigalı’dan esinlenme gördük; fırça darbelerinde, renk kullanımında, figürlerde... Serginin ikinci bölümünde yapıtlar Şeref Bigalı’ya ithaf edildi değil mi?

O yapıtlar, Şeref Bigalı’dan ders aldıkları dönemde yaptıkları resimlerdir. Bu sergiyle ilgili bizi eleştirenler proje olarak baktılar. Kendilerine sizin aracılığınızla şu cevabı vermek isterim; bu bir proje değil. Tamamen vicdani, duygusal, sevgi ve saygıya dayalı bir sergidir. 20 yıldır bunun sıkıntısını yaşıyordum, neden Şeref Bigalı hocamız anılmıyor ve ismi bir yere verilmiyor diye. Hastalığında hocamı hastanede ziyaret ettiğimde, benden de bir söz almıştı: “Bana söz ver, fırçanı kurutmayacaksın” demişti.  Şu süreçte 30’uncu kişisel sergimi hazırlıyorum. Şeref Bigalı hocama sözüm var. Onun mütevaziliği, çalışkanlığı hep rehberim. Yorulduğumda bile kendime, “Hadi kalk! Hocan 80 yaşında bile çalışıyordu. Senin dinlenmeye hakkın yok diyerek kendimi motive ediyorum. Şeref Bigalı, içimizde yaşattığımız bir insan. 20 yıl sonra 400 kişilik bir salon tamamen dolu olarak anılması olağanüstü bir olaydı. 20 yıl hiç unutulmamış.

Yağmurda taşınan cenaze tablolarını yaşattı

Şeref Bigalı’nın resimlerinin canlanmış halini nerelerde görmüş gibi oldunuz?

Bir grup arkadaşımızla Şeref Bigalı hocamızın cenazesini İzmir’den Biga’ya götüren kişiler arasındaydım. Cenazesini yağmurlu bir günde götürdük ki, yağmur da resimlerinin temalarındandır. Burada hocamızın resimlerindeki kahvehaneleri, orada oturan insanları, horozları, evleri, evlerin çatılarını, sokakları canlı gördük. Biga, hocamıza müthiş bir eser kaynağı olmuş. 

Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy, yıllar önce Hürriyet Ege’deki köşe yazısında Şeref Bigalı’yı yazmıştı ve yazının başlığını “Yağmurların ressamı Şeref Bigalı” koymuştu. Ressam Şeref Bigalı başka kentlerde anılacak mı?

Ankara’dan bir teklif aldım. Yine küratörlüğünü üstleneceğim bir Şeref Bigalı sergisi olacak. 

90’lı yıllar öncesinde sosyalist ülkelerde de sanat ortamlarına tanık oldunuz. Yurtdışı ve içinde sanata bakışa dair görüşlerinizi merak ediyorum.

Öncelikle sosyalist ülkelerin bilime, sanata, spora verdikleri değer olağanüstüydü. Onların projesi şuydu; “Biz bir insandan çok yönlü insan yetştirmek istiyoruz” ilkesiyle hareket ediliyordu. Bir kişi müzikle ilgilenirken hem enstrüman çalıyor hem beste yapıyor hem şiir yazıyor hem de resim yapıyordu. 

Sizin de resim dışında şiir üzerine de çalışmalarınız var değil mi? Uluslararası sanat organizatörlüğünüz bu doğrultuda mı gelişti?

Evet şiir kitaplarım var. Sanat organizatörlüğü Türkiye’ye geldikten sonra gelişti. Türkiye’ye geldiğimde çalıştay projesine rastlamadım.  Türkiye’de çalıştayları 2008’de amatörce başlatanlardanım. Türkiye’nin farklı illerinden çalıştaya gelen kişilere “Yaşadığınız illerde de yapın” diyordum. Bugün artık her yerde çalıştaylar yayılıyor. Kendi aralarında daha geliştirmeye çalışanlar, akademik anlamda yapanlar var. Bugüne kadar yurtdışı ve yurtiçinde 50 sanat organizasyonu gerçekleştirdim. Nisan ayında Makedonya ve Bulgaristan’da aynı anda iki ülkede sergi açacağız. Galeri ve müzelerde kültür-sanat gezimiz de olacak. 

Kutu 1
ÇOCUKLUK ANILARINDA BİGA

Şeref Bigalı uzun yıllar yaşadığı İzmir’in yanı sıra aile köklerine dayalı Çanakkale’nin Biga ilçesini de çocukluk anılarından yola çıkarak çokça resmeder.  Biga’nın dar sokakları, manzaraları, yerel kıyafetleriyle kadınları, erkekleri; Anadolu insanını, kuşları, beygirleri ve çektikleri arabaları,  kırmızı kiremitli, cumbalı evlerini, özellikle de kır kahvelerini resmine konu edinir. İzmir’deyse meydanlar, yağmurda yürüyen insanlar, pazar yerleri, düğünler, çöpçüler tuvaline yansır. Karakalemden, portrelerden, nü çalışmalara, kuşlara, zengin temaları sürer. Konturları belirgindir. Annem de 80’li yılların sonunda İzmir Resim ve Heykel Müzesi’nde Şeref Bigalı’dan resim dersleri alır. Annemin bir kuş resminde hocası Şeref Bigalı’nın konturu, imzası gibidir. Fırçasının değdiği bu resim evimizin duvarına konar. Sanat Eleştirmeni Doç. Dr. Ümit Gezgin’in de İş Bankası Yayınları tarafından yayınlanan “Evrensel Resim Diliyle Şeref Bigalı” adlı kitabı önemlidir.

Kutu 2-2

BİR YURT EVLADI

Şeref Bigalı 60’lı yılların başında resim eğitimi için gittiği Paris’ten yurda döndükten sonra teknik bilgiler de kazandığı  ressam Abidin Elderoğlu ile çalışır. 1974 yılında aramızdan ayrılan Abidin Elderoğlu, Şeref Bigalı için dediklerini 2000 yılında İstanbul Garanti Sanat Galerisi’nde açılan sergi kataloğunda buldum. Elderoğlu, Bigalı için şöyle diyor: “Sanatçı insanlar içinde yaşadıkları dünyayı bir de kendi açılarından görerek bir daha yaratmış olurlar. Bu sonuç onun sanatında olgunluğunu, hayat ve tabiat sırları ve gerçekleri derinliğine erdirmiştir. Bu konuda sanatçının içtenliği kadar içgüdü de önemlidir. İşte Şeref Bigalı, böylece sanatçılığın seçkin niteliklerini eserlerinde belirtmiş bir yurt evladı olarak gelişmiş, güvenç ve övüncümüze yakışmıştır.”