Ocak, Şubat derken İlkbahar'la birlikte "Kazma-kürek yaktıran" Mart ayından da gün almaya başladık. Bazen iyi, bazen kötü geçse de, hayatımızın her günü için "özeldir" diyebiliriz...
Bugün 2 mart Cuma...
Örneğin bugün, benim ve de Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin (TSYD) İzmir Şubesi mensupları için gerçekten özel bir gün. Çünkü bugün olağan Genel Kurulumuz gerçekleşecek. Sanırım Bahri Okumuş kardeşimiz tekrar Başkanlığa tek adayı olarak soyunacak... Ha sahi! Daha sonra biz İzmirli gazetecilerin çatı kuruluşu olan İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin (İGC) olağan genel kuruluna sıra gelecek...
Bunlar bizim iç meselemiz... Bizler tiyatro sanatçıları gibi yaşarız. Bizim için "dünya her sabah yeniden kurulur"; yani her gün, yeni doğan güneşle doğar ve iş başı yaparız. Hani hastamız, ölümüz, olsa da önce halk için, sizler adına o günün gündemini, yani yeni günün neler getireceğini, dünün bize hangi faturaları ödeteceğini sorgulayıp yazarız...
Lafı uzatmadan özetleyeyim; Ben, gazeteci olarak halkın madem "gözü, kulağı ve sesi" isem her sabah uyandığımda sabaha karşı neler oldu, acaba der, işe koyulurum. İşte bugünlerde her sabah önce kendime sorduğum soruların satır başları şöyle:
- Bu sabah Zeytin Dalı Operasyonunda ne oldu? Kaç hain, kaç Türkiye ve insanlık düşmanı terörist etkisiz hale getirildi?
- Bu sabah hangi Atatürk Stadı, caddesi, sokağı, parkının adı silinip değiştirilecek?
- Kar eden hangi devlet kuruluşu özelleştirilecek; 14 şeker fabrikası kimlere peşkeş çekilecek?
-Hangi üniversitenin örümcek bağlamış kafalısı kadını, erkekten ayırarak hastalara bakacak, "kadın hastaya erkek doktor bakmaz" fetvasını verecek?
- Bu sabah hangi fırıldak, hangi partiye göz kırptı; kim kiminle ittifak yapacak? Hangi Bakan istifa etti, edecek? Erken seçim var mı, yok mu?
- Hangi sözde tarihçi hangi nefret sözlerini ekip toplumu ötekileştirmeye çalışacak?
- Milli Eğitimde sistem değişecek mi?
- Hangi hayati ilaçlar eczanelerin raflarından kaldırılacak?
- Kaç kadın, kaç çocuk taciz edilecek?
Sakın "cek, cak" demeyin!
Benim gibi sizler de her gün böyle uyanıp, günü endişe içinde kapatmıyor musunuz?
Bakın! Ben dün sabah Hydriya denilen hayati bir ilacımı bulamadım. Torunlarım bana, yine "dede ilkokul dört yıldan beş yıla mı çıkıyor?" diye sormaya başladılar bile!..
***
Antalya'da sel, İzmir de kuru ayaz, doğuda kar fırtına, tipi var. Avrupa bizden beter!...
İstanbul metroda, metro tarihinin akıl almaz bir kazası yaşandı!..
Bizde ağaçlar kesilip meydanlar, parklar, statlar yok edilip betonlaşırken, Paris Belediyesi de, bizim İzmir Büyükşehir Belediyemiz gibi yeşile yönelmiş. Tam 1 milyon ağaç dikerek Paris'i daha yeşillendirip dünya turizminde dikkat çekecekmiş...
***
Vallahi yukarıda da dediğim gibi her sabah kalktığımda önce kendimi sorgulayarak güne adımımı atıyorum.
Örneğin, geçen hafta Urla Devlet Hastahanesinde Başhekim Op. Dr. Demirel Adıgüzel'in insana, insan sağlığına önem veren hamlelerini, görüp hanım doktorlarla sohbet ettim.
Örneğin, önceki gün Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastahanesinin değerli hanım cildiyeci ve hanım fizik tedavi doktorlarının kontrolünden geçtikten sonra Daire Başkanı ve Başhekimi Op. Dr. Ali Serdar Pedikcoşkun'a tam not verdim. Yine bir yakınımı ziyaret etmek için uğradığım Tepecik SSK araştırma Hastahanesinde giderek artan yapılaşmaya ve de artan hasta sayısına göz attım. Harika...
Buradan çıktıktan sonra uğradığım bazı eczanelerde, hala hastaların bazı ilaçların bulamayışına şahit oldum.
Ama dün, bu koca şehri dolaşırken, insanların hala siyasetteki "Cambaza bak!" oyunundan söz edip nefret sözlerini de işittim.
***
Bana ister kızın, ister kızmayın; ben bütün bu günlük koşuşturmalar arasında insanların yine Kemeraltı, Hisar Camii ve Kızlarağası İşhanı'nın otantik arka ve ara sokaklarındaki kahvehanelerinde kahve ve Tarot falına baktıranların çoğunluğuna şahit oldum.
Diyeceksiniz ki; insanlar değişen günlük kararlar gibi "Neyse halim, O çıksın falim" diyerek işimizin falcılara, sözde tarihçilere, kadın-erkek ayrımı yapan tıp zihniyetine rastlayınca bir kere daha içimden geçenleri sıralamaya başladım...
***
Son iki Cuma yazımda Kemalpaşa'nın "Siyaset mağduru" Sarılar köyünde ki izlenimlerini Muhtar Günay Koçaçam'dan dinleyip yazmıştım. Anlaşılan bu iki yazımız etkisini göstermiş ki, önce AKP'li Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu köye gelip hal-hatır sormuş. Ardından da İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı değerli dostum Aziz Kocaoğlu Kemalpaşa'da muhtarlarla bir araya gelip 40 bin adet meyve fidanı dağıtılmaya başlandığını, bahar döneminde de bu sayının 3.5 milyonu aşacağını söylemiş. Tabii, büyük başkan Başkan köylere hayvancılık konusunda destek vereceklerini ifade etmiş.
Bu arada "Siyaset mağduru" Sarılar'da yol çalışmaları da başlamış...
Dün Sarılar Muhtarı Sevgili Günay Koçaçam'a yakın kişilerden öğrendiğime göre, Kocaçam, Büyük Başkan Kocaoğlu ile görüşüp köyün sorunlarını anlatmış. Özellikle Hayvancılık konusunda destek sözü almış. Nitekim hibe hayvan dağıtımının başlatılması için bizatihi Başkan talimat bile vermiş. Ziraat ve hayvancılıkla uğraşan Mehmet Uysal ve Semih Zafer ile köy sakinleri dün beni arayarak Muhtarlarının bu gayretinden sitayişle bahsettiler...