Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu 17 Şubat günü Cumhuriyet Gazetesi'nde söylemiş. Totaliter bir rejim hazırlığı var. Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, "iktidarın muhaliflere düşman hukuku" uyguladığını söyledi. Bir baro başkanı bu sözleri söylüyorsa bu sözler Türkiye için endişe vericidir. Sevgili okurlarım, otoriter ve totaliter rejimler, bir ülke için felakettir. Bu rejimler, sadece siyaseti değil, toplumun her yönünü denetim altına almaya çalışır. Totaliter yönetimler, tüm toplumsal yaşamı merkezi bir güç tarafından kontrol etmeyi hedefler ve genellikle “tek ideoloji” etrafında şekillendirir. Bu tür rejimlerde, yönetim sadece siyasal alanda değil, insanların düşüncelerini, davranışlarını ve hatta kişisel yaşamlarını da kontrol eder.
Sonuçları şöyledir:
*Tam denetim: Totaliter rejimlerde, devlet her şeyin kontrolünü elinde tutar. Eğitimden aile yapısına, medyadan kültüre kadar her şey, yönetim tarafından belirlenir ve denetlenir. Bireylerin tüm yaşamları iktidarın isteklerine göre şekillenir.
*Tek parti ve tek lider: Genellikle bu rejimlerde tek bir lider ya da parti tüm iktidarı elinde bulundurur. Liderin veya partinin mutlak egemenliği, halkın herhangi bir şekilde itiraz etmesini engeller.
*Aydınlanma ve yeniliklerin engellenmesi: Totaliter rejimler, genellikle insanları belirli bir ideolojiye bağlı kalmaya zorlar. Bu, toplumun gelişmesini ve yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkmasını engelleyebilir.
*Sürekli gözetim: Totaliter rejimlerde, halkın her hareketi izlenebilir. Gizli polis teşkilatları, halkın davranışlarını ve düşüncelerini kontrol etmek için kullanılır. İnsanlar sürekli olarak izlenme korkusu yaşar, bu da toplumsal baskıyı artırır.
*Propaganda ve manipülasyon: Totaliter rejimler, ideolojik yayılma için büyük bir propaganda makinesi kurar. Halkın düşüncelerini şekillendirmek için medya, eğitim ve kültür unsurları güçlü bir şekilde kullanılabilir.
Sonuç Olarak
Otoriter ve totaliter rejimler, genellikle demokratik bir toplumun temel değerlerini ihlal eder. Halkın özgürlükleri kısıtlanır, iktidarın denetimi artar ve bireysel haklar yok sayılabilir. Otoriter rejimlerde bazen sınırlı bir özgürlük alanı bulunsa da, totaliter rejimlerde bu alan daha da daralır ve devletin her alanı tamamen kontrol altında tutulur. Sonuç olarak, bu tür rejimler toplumsal huzursuzluk, ekonomik zorluklar, insan hakları ihlalleri ve düşünsel baskılarla dolu bir ortam yaratır.
Her iki yönetim biçimi de halkın üzerinde ciddi bir baskı kurarak, demokratik değerlerin yok olmasına yol açabilir. Son söz: Otoriter ve totaliter yönetimler, halkın özgürlüğünü ve gelişimini engelleyen, korku ve baskı üzerine kurulu sistemlerdir. 21.yüzyılda bu tür rejimlerin yeri ve değeri yoktur. Ülkeler için çok tehlikeli rejimleridir. Almanya, İtalya, İspanya bu rejimleri kullandı ve bu ülkeler milli felaketlere sürüklendi. Türkiye böyle bir rejimi kabul etmez ve içine sindiremez.