Ne de güzeldir Münir Nurettin Selçuk’un dizeleri…  ‘’Bir tatlı huzur almaya a geldik Kalamış’tan’’ Yaşasaydı kahrolurdu, bu şarkıyı bir daha söylemezdi.

Çünkü o huzurun olduğu günler çok eskide kaldı. Vefa’nın sadece semt adı olduğu gibi, ‘huzur’ da artık ne Kalamış’ta ne de başka bir yerde.. 
Neresinden tutsak elimizde kalıyor ülke.  Biz istiyoruz ki; kaç gün yaşayacağımızın belli olmadığı bu hayatta patili dostlarımıza sarılalım, ayaklarımızı denize karşı uzatıp acaba başımıza ne gelir diye düşünmeden kalan vaktimizi insanca, sevdiklerimizle geçirip gidelim. 
Ama ne mümkün!
Tarihin sayfalarına örnek teşkil etmesi için büyük harflerle yazılacağız. Başarılarımız değil, kötülüklerimiz konuşulacak.
Başımıza gelenler, yaşadıklarımız bizlerden sonra gelecek olan insanlığa ibret olacak. 
Her gün mü felaket olur bir ülkede, her gün mü? 
Yolda yürürken elektrik akımına kapılıp ölebiliriz mesela.
Ya da bir sabah bir kalkarız bütün vergiler yine fakirin sırtına yüklenmiş.
Veya bir bakmışız sokak hayvanlarını öldürmeyi legal hale getiren bir yasa tasarısı gelmiş önümüze. Koruyamadıklarımızı öldürelim diyoruz. Ve bunu çok normalleştiriyoruz. 
Ya hani hadisler, ayetler? Hani her sıkıştığımızda kullandığımız din? 
Yok.
Konu sokakta yaşayan canları almaya gelince, yok!  
Başka bir gün uyanırız tüm ülke cayır cayır yanıyor fakat yangın uçağımız yok. Öyle bakarız uzaktan günlerce içinde ölen hayvanlara, insanlara, doğaya. 
Gelecek kuşaklara yüz karası olacağız. Onlara kocaman bir hiç bırakacağız.
Bir sabah onlarca çocuğa cinsel istismarda bulunduğunu öğrenerek uyanırız ve nefret ederiz hayattan. 
Başka bir sabah bir siyasetçinin olduğu iddia edilen uygunsuz görüntüleri düşer önümüze. Oysa biz sadece siyasilerin toplum yararına neler yaptığıyla ilgileniyoruz. 
Yıllar geldi geçti hala anlatamadık. Hiç kimsenin özel hayatı bizi ilgilendirmiyor. Aksine tiksiniyoruz. Siyasetinizden, düşmanlığınızdan ve ötekileştirmenizden etimizle, kemiğimizle tiksiniyoruz. 
 Başka bir gece bir haber görürüz maden işçilerinin öldüğüyle ilgili. Bizler evlerimizde nefes alıp verdiğimiz için utanırız. 
Başka bir sabah yıkılan onlarca şehirle uyanırız güne. Günlerce kimse yardıma gitmez, gidemez ve biz yine hayatta kaldığımız için utanırız. 
Biz sürekli açlıkla, kötülükle mücadele etmekten yıldık. Biz siz siyasilerin adına utanmaktan bıktık. Biz bu ülkede gelmeyen adaletten, suçlunun yaptıklarının yanına kalmasından tükendik. 
Yukarıda saydığım olaylar sadece birkaçı. Öyle çok kötü şey yaşadık ve yaşıyoruz ki; hatırlamakta zorlanıyoruz. 
Biz artık sadece bu güzel ülkede, huzur ve güvenle yaşayıp, insani şartlarda ölebilmek istiyoruz. 
Yok bunu vermeyecekseniz hepimizi öldürün bir hamlede. Siz de kurtulun, biz de!