Amerikan Başkanı Thomas Woodrow Wilson.
ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na ilişkin ondört maddelik savaş amaçları bildirisini açıkladı.
Tarihe “Wilson prensipleri” olarak geçti.
Ulusların kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi anlamına gelen “self-determination” bununla birlikte tüm devletlerin üye olarak içinde olacağı dünya örgütünün kurulmasını öngörmesi, ekonomide ve diplomaside açıklık ve serbestlik istemini dile getirmesi, Wilson prensiplerinin o dönemde büyük ilgi görmesine neden oldu.
Açıkladığı prensiplerin aslında eşitlik içermediği, Wilson’un ondört noktasında dile getirdiği ilkelerin içeriği ile bunların ardında gizli olan gerçek niyetin birbirinden çok farklı olduğu, zaman içinde açığa çıktı.
Wilson prensipleri, özgürlük, eşitlik, adalet ve bağımsızlık gibi yüce değerlerin değil, liberal emperyalizmin en önemli başlangıcı olarak tarihe geçti.
***
Emperyalizmin 20. yüzyıldaki yüzünün yaratıcısı olan Wilson, 1920 yılında “dünya barışına yaptığı üstün katkılardan” ötürü, Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirildi.
Ödüle layık görüldüğünde bedensel ve zihinsel sağlığını yitirmiş yaşlı bir adamdı.
Emperyalizm, Wilson'dan çok beslendi, çok yararlandı.
Wilson'un emperyalizme gösterdiği yolu ilk bozan, tarihin emperyalizme karşı ilk başarılı ulusal kurtuluş savaşını kazanan Türkiye'dir.
O yüzden emperyalizm için Türkiye önemlidir
Onbir yıllık bir savaşın yıkıntıları arasından Türkiye'yi onurlu bir barış antlaşmasıyla çekip çıkaran Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Öfkeleri bunadır.
Hem emperyalizmin, hem de mandacıların Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sokmak istemelerinin ardında, Wilson'u canlandırma hevesleri vardır.
Sadece heves olduğunu da anlayacaklardır.
Merak buyurmasınlar...