"1940 Kuşağı", edebiyatımızda çok önemlidir. Attilâ İlhân, Enver Gökçe, Rıfat Ilgaz, Ahmed Arif, Cahit Irgat, Hasan İzzettin Dinamo, Suat Taşer, Arif Damar, Mehmet Başaran ve Hasan Hüseyin Korkmazgil, bu kuşağın köşe taşlarındandır. Yoksulluk, baskılar, sansür, faşizm, emperyalizm, sömürü düzeni, savaşa karşı barışı savunmak; bu saygın isimlerin -Nâzım Hikmet çizgisini sürdürme adına- ortak konuları olmuştur. Herbiri de yapıtlarıyla; halkı eğitmek ya da bilgilendirmeyi amaç edinmiştir.

****

Rıfat Ilgaz, "1940 Kuşağı''nın yılmaz bir temsilcisidir. Yaşamı; yoksulluk, siyasî baskılar altındadır. Buna karşın "umudu" eksik etmemiştir yürek cebinden.1976’da, Militan Dergisi’nde şunları söyleyecektir: “…topluma yeni biçimler vermekte olan işçi sınıfının değiştirici bir bireyi olarak yaşama yeni bir anlam katması, geleceğe güveni açığa vurması, iyimser bir duyarlık içinde çağının yeni gerçeklerini belirtmesi görevi başlamıştır şairin. Bu görevin dışında kalmış olan şair, sanatının çekiciliğini, coşturuculuğunu, atılımlara götürücü, hız verici niteliğini yitirmiş demektir. "Kadim Dostu" Asım Bezirci'ye göre; Ilgaz şiirlerini kurarken '‘Halk deyimleri’nden geniş ölçüde yararlanır. Nasıl ki halkın yaşamı şiirlerinin temel konusu olmuşsa, halkın dili de anlatımının temel aracı olmuştur!"; Yaşıyoruz... Ben ölmedim/Beni öldüremediler de/Yaşıyorum, yaşıyorum işte, /At kıçında sinek gibi/ Töööbe, töbe!/Kapandı yüzümüze dergi kapakları./Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda./Şiir...O yosmanın boyuna./Gazete...Gelene gidene başyazı./Ara ki bulasın sayfalardan/Rıfat Ilgaz'ı./ Düştükse itibardan/Ölmedik ya, yaşıyoruz işte/yaşıyoruz dedik, yaşıyoruz be./Heeeey,, fincancı katırları!

****

Rıfat Ilgaz oniki yaşında ayrıldığı Cide'ye yaşlı bir yazar olarak döndüğünde kiralık ev bulamadı ve eskiden cezaevi olarak kullanılmış evde oturmak zorunda kaldı. Ki o ''Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın eteklerinde kitaplar'' dır. Can Yücel'in bu özdeyiş niteliğindeki sözleri çerçevesinde yalnızca şiir serüveninini sürdürünce bir şair olmakla yetinmedi. Rıfat Ilgaz öğretmendi ya, öğretecekti. Sürdürdü yazmasını. Dergi kapakları yüzüne kapandığında başka adlarla sürdürdü yazmasını. Yazdı, yazdı, yazdı. Ömrünce yazdı.

****

Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin'in gazetede ve kavgada arkadaşıdır. Ahmed Arif'in de can dostudur Ilgaz. Bir mektubunda ona şöyle yazmıştır; ''Benim eşsiz, değerli kardeşim, içli, özgün şairim. Hoşça kal, solmaz tükenmez yeşillikler içinde! Unutmadık, unutmayacağız seni, halkımızın yaşadığı sürece. Yapıtların, anıların belleklerimizden silinmeyecek. Sevgili kardeşim, bekle yeşillikler içinde beni!''

****

Onun Attilâ İlhan’a Bulvar Kahvesi’nde söyledikleri de, şiir anlayışının da "önsözü" gibidir. “Şimdi bana bak, şair! Yetenek, bilgelik, çalışma, teknik, ıvır zıvır hepsi lazımdır. Ama yetmez. Şairi şairlik mertebesine getirirse; halk getirir, marifet onun bulunduğu hizaya yükselebilmektedir. Gerisi fasa fiso!" Edebiyat eleştirmenleri, bu sözleri, bugünün diri şiiri için de bir önsöz sayar... Onlara göre; "Kovuşturma, hapislik ve sürgün, işkenceler, yokluklar, sıkıntılar, yıkımlar bir yandan Rıfat Ilgaz'ın şiir damarının bir gün kaynağıdır, bir yandan sesi soluğudur. Eyleme ve oyluma sahip düşünce, duygu ürününde imzası bulunan Rıfat Ilgaz tarihin topraklarında yer edinir."

****

Onca eziyete karşın bu ülkeye en büyük kahkahaları attırandır Rıfat Ilgaz. Gönüllere taht kuran, asla bıkmayacağımız ''Hababam Sınıfı''nın yaratıcısıdır o. Seksen yaşındayken 80 kitaba imzasını vuran Rıfat Ilgaz, sadece ''Hababam Sınıfı''nın değil, şiir tadında şiirlerin de yaratıcısıdır.

****

Gerçekçi, toplumcu bir sanat anlayışına sahip Rıfat Hoca, "çağının aydını" olarak sabırlı bir direnişçi, umutlu bir savaşçıdır her zaman. "Ben okurken kitaplar yasak olmasın" diye haykıran Rıfat Ilgaz, sadece dün değil bugün değil, yarınlarda da okunacak şair yazarlarımızdandır.

****

Rıfat Ilgaz, bugün 111 yaşında... O; Dev Yazar... O; Büyük Şair... O; Mizah Ustası... O; mücadele omuzdaşı İlhân Selçuk'un "tepeden tırnağa aydın sorumluluğu taşıyan bir güzel adamı" O; Uğur Mumcu'nun "baharda yemyeşil çıkan kardelen çiçeği". O; "Ben ölmedim, beni öldürmediler de” diyen yiğit ses... O; “Tek suçumuz, hür insanlar gibi konuşmak, kitapçılar suç ortağım” yazmış yüreği de kalemi de tükenmez direnişçi... O; "Varsın, su testisi su yolunda kırılsın/ Hapishanelere gidip gelirken oğlum utanmasın" dizelerini oğlu Aydın Ilgaz 'a ithaf etmiş... O, Edebiyatın Usta Yazarı... Rıfat Hoca... Rıfat Ilgaz!.. Yapraklara dallara, yeşillere allara/ Nice nice 111 yıllara Rıfat Ilgaz Hoca…

AYDIN MISIN?

(...)

Yollar kesilmiş alanlar sarılmış

Tel örgüler çevirmiş yöreni

Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende

Benden geçti mi demek istiyorsun

Aç iki kolunu iki yanına

Korkuluk ol