Aslında her şey 2005 yılında Türkiye Satranç Federasyonu’nun bir kitabın basımıyla ilgili İş Bankası’na başvurmasıyla başlıyor. Kitapla ilgili görüşmeler yapılırken satranç ve onun özellikle çocuklar üzerindeki etkisi İş Bankası yöneticilerini çok etkiliyor. Bunun üzerine tarihi bir karar veriyorlar. Tam da o sırada A Milli futbol takımı dünya üçüncüsü olmanın popülerliğini yaşıyor ve ana sponsorları da İş Bankası. Banka yöneticileri inanılmaz bir öngörüyle (Türkiye’de futbolun nereye gideceğini de muhtemelen tahmin ederek) bu sponsorluğu bitirip Türkiye Satranç Federasyonu’nun ana sponsoru oluyorlar. Futbol için ayırdıkları bütçenin tamamını buraya aktarmaya başlıyorlar.
İşte 2005 yılında başlayan bu iş birliği şu anda bizi uluslararası arenada satranç konusunda dünyanın bilinen ülkeleri arasına sokmuş durumda. İki gündür Budapeşte’deyiz. 45. düzenlenen Dünya Satranç Olimpiyatları’nı izlemeye geldik. Milli takımımız birbirinden başarılı maçlar çıkarıyor. Maç dediğiniz şey 6 saat sürüyor. Aynı sandalyenin üstünde, sürekli düşünerek geçen 6 saat. Ve bu insanlar devletin kendilerine amatör sporcu muamelesi yapmasına, olimpiyatlara katılan diğer sporcular gibi primler yağdırmamasına, ek iş yaparak hayatlarını idame ettirmelerine rağmen buradalar ve bizi temsil ediyorlar. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyuyorum ama özellikle Ediz ve Yağız’a ayrı bir yer açmam gerekli. Ediz Gürel 2008 doğumlu. 2023 Dünya Satranç Şampiyonası’nda hamle yapan en genç oyuncu olmuştu. Dünya Kupası gibi dünyanın en iyi satranç sporcularının yarıştığı turnuvada 1. turda Büyükusta olan rakibine karşı gösterdiği başarılı performans sonucunda rakibinin 28 hamlede maçı terk etmesi ile dünya satranç gündemine damga vurdu. Şu anda burada oynadığı hiçbir maçı kaybetmiş değil.
Yağız Kaan Erdoğmuş, 2011 doğumlu ve 11 yaşında Büyükusta ünvanını aldı. Abu Dabi Satranç Festivalindeki başarılı performansı ile 2601 Elo puanına ulaşan Yağız Kaan Erdoğmuş, Dünya 20 Yaş Altı sıralamasında ilk 20’ye girmeyi başardı.
Geleceğimiz onların başarısı ve diğer çocuklara örnek olmaları sayesinde çok parlak.
Olimpiyatlarda ilk 10 ülke arasına girmemiz işten bile değil. Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay inanılmaz bir çaba içinde. Satrançta yeteneğin fark edilmesi ve bu spora başlanması 6-8 yaş aralığında oluyor genelde. Ama bizim güzide eğitim sistemimiz ilkokulun ilk 4 yılında tüm seçmeli dersleri (satranç dahil) kaldırınca eğitimin içinde resmi olarak yer alamıyor satranç. Ne gam.
İş Bankası’nın desteğiyle şu ana kadar tam 40 bin okulda (zaten 45 bin okul var) satranç sınıfı kurulmuş durumda. Bu kadar emek beraberinde de böyle bir başarıyı getiriyor. Paris olimpiyatlarında sporcularımızı izlerken hissettiğim duygunun aynısını, aynı gururu onları izlerken de yaşadım. Tanışmaktan onur, gurur duydum. Gelecek için umutlandım. Sağ olun, var olun…”
Radyo Programcısı dostum Nihat Sırdar’ındır bu ifadeler. Kafa Radyo’da “Nihatla Muhabbet”ten de yıllardır tanıdığımız Sırdar, her biri “mucize gibi görünen” bu büyük başarıları dillendirmiş.
***
Çocukların boğulup çuvalla dereye atıldığı…
Sokak canlarının katledildiği, kadın cinayetlerinin tavan yaptığı.
Müftünün bile işten atıldıkları için direnen işçilerin üzerine yürüdüğü(Bknz. Çatalca)
Polis müdürün de o işçileri tehdit ettiği.
İmam Hatip Okul Müdürünün başı açık kadın yardımcısının odasının kapısını tekmeyle kırdığı. O okullarda müstahdem sorunu yüzünden velilerin temizlik yaptığı.
Uçak hizmete gireceği zaman apronda devenin kesildiği.
16 milyon emekliye para vermeyip suçlunun 2 milyon EYT’li gösterildiği.
Kişisel verilerimizin çaldırıldığı.
Cübbeli’nin tv programlarında ağırlandığı.
Koltuk uğruna dinci HÜDAPAR’ın meclise girdiği.
Onların da Anayasa’yı değiştirme nutukları attığı.
İleri Demokrasili Yeni Türkiye burası!
Yine de satranççılarımızı görünce ben de umutlandım; Nihat gibi.
“Umut içimizde bir çiçek. Solduğunu düşündüğünüz anda bile yeşermeye başlar yeniden filiz veririr, büyür de büyür.” Akla, bilime inanmaya devam.