“Schadenfreude” (okunuşu shaaduhnfroyduh) başkasının mutsuzluğundan ya da başına gelen bir talihsizlikten mutlu olma duygusunu belirten Almanca bir kelime. Türkçe tam karşılığı bu.
Kötü. Dümdüz kötü olmaktan bahsediyorum.
Ne kadar çok böyle insanlar etrafımızda değil mi?
Kafasını yastığa koyduğunda hissettiği rahatlık, gün içinde üzdükleri insanların sayısının fazlalığıyla doğru orantılı.
Çevrelerinde ‘gerçek’ kimse yok. Dolananların hepsi bir çıkarı için orada. Evlerinden, hayatlarından sıkılmış aslında içten içe ölüyor ama fark etmiyorlar.
Dokundukları hiçbir çiçek yeşermiyor.
Ellerinin değdiği yere mutluluk gelmiyor.
Çünkü kötülükle çıkılan yollar hep karanlık.
Mesela birinin hayatında iz bırakmanın verdiği o güzel hissi hiç bilmeyeceksiniz. Hiçbir zaman bir kişinin tebessümünün bıraktığı o huzuru tadamayacaksınız.
Tam olarak ilk cümlede bahsettiğim gibi insanlarla çevrili etrafımız.
Toksik, zararlı ve kötü. Ve bundan haz alıyor.
Ama biliyorum.
Yaşadım daha önce.
İyi olan kısa vadede kaybediyor gibi gözükse bile uzun vadede hep kazanıyor.
Kazanacak.
Ve siz sadece ‘kötülüğünüzle’ anılacaksınız.
Dünyayı güzellik kurtaracak.
Neden böyle bir yazı yazdım anlatayım kısaca. Eşimin birçok konuda haksızlığa uğradığı günler geçiriyoruz ve evet kötü insanlarla karşı karşıyayız. Ama biliyorum biz iyi oldukça o an kaybediyor gibi gözüksek bile günün sonunda kazanacağız.
‘Kötülük hep kazanıyor’ diyenlerden olamadım.
Hayatta hepimiz kazanabiliriz ya da kaybedebiliriz. Önemli olan, kazanırken de kaybederken de temiz kalabilmek ve geleceğe umutla bakabilmektir.
Bu demek değil ki hakkımızı aramayacağız. Arayacağız ama yollarımız farklı. Biz hakkımız olanı, yalansız, dolansız isteyecek ve alacağız.
Kötülüğe karşı iyiliği büyüteceğiz ve asla ‘siz’ gibi olmayacağız.