Görev yaşamımın ilk seçimleri 1973 Genel Seçimleri’ydi. TRT Haber Merkezi’nde çiçeği burnunda bir muhabir olarak görev aldığım ilk seçimlerde oldukça heyecanlanmış, sabahı zor etmiştim. Seçim, Bülent Ecevit başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi, Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi, Ferruh Bozbeyli başkanlığındaki Demokratik Parti ve Necmettin Erbakan tarafından kısa bir süre önce kurulan Süleyman Arif Emre başkanlığındaki Milli Selamet Partisi arasında geçmişti.
Seçimden Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olarak çıkmış, kendilerine hiç şans tanınmayan Milli Selamet Partisi ise 48 sandalye ile kurulacak koalisyona ortak olmuştu. Seçimin favorisi olarak gösterilen Adalet Partisi muhalefette kalmış, liderleri Süleyman Demirel ise 'Millet bize muhalefet görevi verdi' diyerek sonuçları kabullenmişti.
O günden bugüne yarım yüzyılda 15 kadar genel seçim geçirdik. 2011 yılına kadar hemen hemen hiçbir seçimde hile hurda şaibe, hırsızlık konuşulmadı. Son on yıla bakın; hepsinde gölge var. Neler neler yaşamadık ki; ani elektrik kesintileri sonucu değişen sonuçlar, trafolara giren kediler, mühürsüz zarflarda geçerli sayılan iki milyon oy, bir zarftan çıkan 4 oydan üçünü geçerli, birini geçersiz sayan YSK, Üsküdar'ı geçen atlar, 'Olmasa da olmuştur' diyen AKP yetkilileri, çalınan oy çuvalları, daha niceleri...
Muhalefet temsilcileri bu seçimde her türlü sandık önleminin alındığını belirtiyorlar. Peki ya sandık öncesi? Seçmen kütüğü ve seçmen listelerinden ne haber? Suriyeli, Afgan ve diğer sığınmacıları nereye koyacaksınız? Örneğin geçici koruma altında tutulan Suriyelilerde mavi renkli TC kimliği var. Bunlar eğitimden, sağlıktan ve birçok olanaktan yararlanıyor ancak vatandaş gibi oy kullanmıyor. Bu konuda yeterli önlemler alınmış mıdır? Önceleri 250 bin dolar, şimdilerde 400 bin doları bastıran ev satın alarak vatandaş oluyor. Yetmiyor eşi, çocuğu da vatandaş oluyor. Öyle ki AKP yandaşı bir şirketin İstanbul'da yaptığı bir sitede sattığı dairelerin hiçbirinde Türkiye doğumlu kişi yok.
Türk vatandaşlığına alınanların sayısını İçişleri Bakanlığı açıklamıyor. Sorduğunuzda 'Yasalara göre işlem yapıyoruz' cevabını alıyorsunuz. Dışişleri başka bir alem; yurtdışı oylarla, seçmen sayısını bırakın, konsolosluklara kaç Türk vatandaşının kayıtlı olduğunu açıklamıyorlar. Resmi sitelerinde yurtdışında 6 buçuk milyon Türk’ün yaşadığını iddia ediyorlar. YSK de bu yıl 15 yeni ülke ekleyerek oy kullanılacak ülke sayısını 156 olarak açıklıyor. 2018'de yurtdışından 1 milyon 525 bin oy kullanılmış. İddia, bu yıl bu sayının ikiye katlanacağı...
Deprem bölgesi ayrı bir sıkıntı... İnsanlar il dışına çıktılar. Ayrıca kayıp sayısının verilen rakamların çok üzerinde olduğu iddiaları var. Kayıpların seçmen listelerinden düşürülmesi gerekmekte. Bu kayıplara da oy kullandırma yoluna gidecekler mi? Hatırlayınız; zamanında ortakları FETÖ lideri 'Mezardaki ölülere de oy kullandırın' talimatı vermemiş miydi?
AKP bu seçimde, daha önceki bütün seçimlerden daha çaresiz, daha yalnız ve daha çok kaybetme korkusu içinde. Ellerindeki bütün kozları kullanmak isteyecekler. Vatandaşların dini ve milli hassasiyetlerini kullanarak çirkin propaganda, trollere ürettirilen yalan haberler, sandıklara müdahale, Anadolu Ajansı ve yandaş medyaya verilecek görevler... Aklınıza gelen, gelmeyen her türlü yöntem...
Artık muhalif siyasi parti ve teşkilatlarına önemli görevler düşüyor. Elbette halkın da oylarına sahip çıkması bütün bu çabaları boşa çıkaracaktır.