AKP'nin iktidara gelişinden bir yıl sonra hızlı bir özelleştirme furyası başladı.
Elde avuçta ne varsa satılıp, yol su, elektrik olarak dönecekti.
Yıl 2017.
Satıla satıla elde avuçta kalmadı.
Ama duble yol yaptılar.
Geçmediğimiz köprüler için hepimizden para almaya başladılar.
***
İşte onlardan biriydi Tekel.
Önce ortadan ikiye ayırdılar.
Alkol ve tütün diye.
TEKEL’in alkol bölümü 2003 yılının sonunda 292 milyon dolara Mey Grubu'na satıldı.
Mey Grup aradan üç yıl geçtikten sonra hisselerin yüzde 90’ını 810 milyon dolara TPG Capital’e sattı.
TPG bir süre Tekel'in alkol bölümünün kaymağını yedi.
Cebini doldurdu.
Dört yıl sonra aynı markayı 2,1 milyar dolara İngiliz içki devi Diageo’ya sattı.
Toplamda yedi yıl geçmişti.
Devletin 292 milyon dolara sattığı Tekel'in alkol bölümü 2,1 milyar dolar değere ulaştı.
Fabrikalar, tarlalar, tesisler hepsi gitti.
Aynı iktidar 2015'ten sonra alkollü içkilerden alınan vergileri yükseltmeye başladı.
Geldiğimiz noktada, alkollü içkinin fiyatının yüzde elliye yakını vergi oldu.
İktidar, satışından elde edemediği geliri vergi ile elde etme yolunu seçti.
Toptan zarardayız anlayacağınız...
***
Bir gazete haberi...
15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra bir sürü insan yurt dışına gitti.
Bunlar arasında ABD'ye giden eski futbolcu ve eski AKP milletvekili Hakan Şükür de vardı.
Sosyal medyadan varlığını devam ettiriyordu.
Bir zamanlar, yine bizim cebimizden çıkan vergilerle hayatını sürdüren TRT'nin en pahallı yorumcusu olarak bilinen Hakan Şükür'e sosyal medya paylaşımlarında bir takipçisi “şerefsiz” dedi.
Şikayetçi olundu, dava açıldı.
Yargılama sonunda Y. V. isimli vatandaşa istenen hapis cezası paraya çevrildi.
Karar da 5 yıl süre ile denetimli serbestlik hükmüne çevrildi.
Vatandaş hakkındaki karara bir üst mahkemede itiraz etti.
Dosyayı inceleyen üst mahkeme, ABD'de yaşayan eksi futbolcu ve AKP milletvekili Hakan Şükür hakkında kullanılan “şerefsiz” kelimesinin suç teşkil etmediğini iddia ederek kararı bozdu.
Vatandaş Y.V. hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin kaldırılmasına karar verdi.
***
Bir yandan bakınca olumlu gibi.
Ancak tehlikeli bir karar.
Çok değil bundan 5-10 yıl önce aynı nedenle mahkemeye gitseydiniz, hem hapis hem de para cezası alırdınız.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ise hak getire.
Çünkü o zaman Hakan Şükür altın çocuktu.
TRT yorumculuğu karşılığında ödenen para için zamanın bakanlarının can siperhane savunmaları hala aklımızda çünkü...
Bu karar (gerekçesini okumadım) hukukumuz için tehlike çanlarından biridir.
Eğer bu karar içtihat haline gelirse, ki gelecek gibi görünüyor, o zaman “şerefsiz” kelimesi yüzünden ceza alan kim varsa suçsuz demektir.
Ve artık hep birlikte birbirimiz için “şerefsiz” kelimesini rahatlıkla kullanabiliriz.
***
Hukukun siyasileşmesi, en çok da hukukçuları zorluyor.
Herkes birbirine emsal karar gösteriyor, işine geldiği gibi.
Hukukla bu kadar oynamak sonunda gelip siyasetçilerin kapısına dayanacaktır.
O gün havada uçuşan kelimelerden utanabilecek miyiz?