Astrolojiye... Uzaylılara... Haberci rüyaların varlığına... Mesajcı insanlara...
Bizim 'doğa üstü gücü var' dediğimiz insanların aslında normal olduğuna ve o gücün bizim içimizde de varolduğuna...
Hepsine inanıyorum...
***
Ama bu işin suyunu çıkaranlara da son derece karşıyım.
Yazılı ve görsel medyanın pompaladığı, insanlara uyduruk kaydırık sözde kadim bilgileriyle umut veren, daha fenası şifa bulma umuduyla ayaklarına giden insanların zayıflıklarını kullanan kişiler bunlar.
Adam çıkmış "Büyük ninem nineme, ninem anneme, annem de bana el verdi, ben efsunluyum" diyor. İnsanları buna ikna edebiliyor.
"Spiritüelim ezelden, şifa dağıtırım tezelden" diyen her isme elimizde tuzla koşar olduk.
İyice araştırmadan, üstün körü kulaktan dolma bilgi ve tavsiyelerle bu insanlara itibar etmeyiniz ne olur...
Kafanıza yatmayan hiçbir öğretiyi doğru kabul etmeyiniz.
İçinize sinmeyen insanların söylediklerini dinlemeyiniz.

***
Biri daha var, kitapları nasıl oluyorsa çok satanların en başında.
İşte bunlar hep pazarlama harikaları... Adam çıkıyor 'Ben şifacıyım' diyor.
Bir bakışta düşünceni okuyacağını, ikinci kez baktığında hastalığını iyi edeceğini iddia ediyor.
"Ben anamdan bilge doğmuşum" diyor ve insanlar da buna ciddi ciddi inanıyor.
Tabii bunda yapılan şaşaalı röportajların, kitap tanıtımlarının, sosyal medya paylaşımlarının da payı büyük...
Sonra başka bir kadın, sözde astrolog... O da taşları inisiye edip elinize veriyor mesela!
İnsanlar kapısında kuyruk...
Diyelim aşkı arayan romantik bir tipsiniz. Gidiyorsunuz bu kişiye o da size uygun taşı araştırıp (!) buluyor ve sonra o taşı dolunay Merkür retrosunda küçülürken, aynı zamanda Plüton Jüpiter açısına dik gelecek pozisyonda amuda kalkarak inisiye ediyor. Yani bir çeşit tılsımlıyor. Büyü yapıyor büyü...
Sonra siz o taşı 21 gün sirkeli suda bekletip o suda yıkanıyorsunuz ve hop hayatınızın aşkını karşınızda buluyorsunuz!
Böyle şeyler işte...
***
Dur dur bir tane daha aklıma geldi, sürekli ekrana çıkar...
Okunmuş gömlek, tükürülmüş, küpe, içine edilmiş kolye vs. satar.
Çok şifalı onlar da... Bildiğiniz gibi değil!
Meleklerle terapi yapan mı ararsın, rüya terapisti mi?
Neyse diyeceğim o ki özellikle spiritüel mevzularda sürü psikolojisiyle bilgilenmeye kalkmayın.
Kendi yolunuzu kendiniz bulun...
Yolunuza ışık tutacak insanları da yine içinizdeki ışığı izleyerek keşfedin...
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Geliyor terlik
Türkçe'yi düzgün konuşan son nesil bizdik herhalde.
Düzgünden kastım geviş getire getire konuşmuyoruz en azından.
Yeni nesil gibi...
Ekrandaki yarışmalara bakıyorum, kendi çevremdeki ergenlere bakıyorum ve "doğru konuş be çocuk doğru konuş!" diye bağırmak istiyorum.
Hayır, anne babaları da rahatsız olmuyorlar demek...
Böyle az önce baygınlık geçirmiş, şuuru daha tam açılmamış gibi, narkozdan yeni çıkmış gibi, ağdalı ağdalı bir konuşma stili...
Ş ve Ç ler S olarak söyleniyor bir de... "Tesekkürler" diyorlar mesela...
Ve bunun bir tarz olduğunu düşünüyorlar. Komik olduklarının farkında değiller.
Bir de özgüvenle edepsizliği fena halde karıştırıyorlar.
Bu durumdan başta aileleri sonra da eğitmenleri sorumlu...
Özellikle özel okullarda "özgür bireyler yetiştiriyoruz" deyip çocukları çayıra salıyorlar ve Mevla'nın kayırmasını bekliyorlar.
"Yane bennn bunu TürkSe adına Sok tehlikeli buluyorum taam mııaa?!!"