İzmirli Şair/Akademisyen, Türkiye’de Tarım Ekonomisi konusunda sayılı uzmanlardan biri olan Prof. Dr. Ayhan Çıkın’ı 2017 yılında yitirmiştik. O’nu Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak bölümündeki öğrencilik yıllarımdan hatırlıyorum. Bizler 78 kuşağının, toplumun derdini kendine dert edinen pırıl pırıl çocukları, üniversite yıllarında değişim ateşini hep birlikte yakma çabasındaydık. Zorlu ama çok çok güzel günlerdi. Bizim kuşağımız bugünlere, işte hep o dönemde edindiği insanlık değerlerini koruyarak, birbirinden farklı sınavlardan geçerek, başı dik, onurlu bir çizgide ulaştı.

A. Ç

Benim tanıdığım Ayhan Çıkın, o yıllarda yine Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu olarak yüksek lisansını ve doktorasını tamamlamış, fakültenin genç akademisyenlerinden biriydi. Çıkın da (1946) döneme duyarlılık gösteren, güzel yürekli bir 68’liydi. Bu nedenle O’nu sevmiştik. Bir daha yollarımız uzun yıllar sonra ancak şiir serüvenlerinde buluştu. O’nun şiirini ve hayat hikayesini uzaktan takip ettim. 2000 yılında bir kalp nakli oldu. Hayatı derinden etkilendi. Ama o şiirden, bilimden ve hayattan kopmadı. Değişen kalbi zenginleşerek tam 17 yıl daha duygu sarmalında üretmeye devam etti.

A. Çıkın

Bazı insanlar, doğanın dilini anlamakla kalmaz, onunla bir bütün olur. Toprak onların avuçlarında bir mısra gibi şekillenir, yağmurun sesi bir şiire dönüşür, rüzgârın serin nefesi bilgelikle yoğrulur. İşte Prof. Dr. T. Ayhan Çıkın da toprağın fısıldadığı dizeleri kalemine, bilimin ışığını yüreğine işleyen bir akademisyen, bir şairdi. Hayatı boyunca emeğin, insanın, doğanın hakkını savunmuş hem şiirleriyle hem de bilimsel eserleriyle bir iz bırakmayı başarmıştı. 1946 yılında Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Cazkırlar Köyü'nde dünyaya gelen Çıkın, çocukluğunu doğanın kucağında, toprağın bereketini, insan emeğinin kıymetini öğrenerek geçirdi. Aydın Lisesi'nde aldığı eğitimle bilim yolundaki ilk adımlarını attı, ardından Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden mezun olarak tarım ekonomisine adanmış bir hayatın temellerini attı. Ancak onun dünyası sadece bilimle sınırlı kalmayacaktı; zira yüreğinde, akademik metinlerin arasından sıyrılmaya çalışan bir şair de vardı. Tarım ekonomisi üzerine yaptığı çalışmalar, kooperatifçiliğin kırsal kalkınma üzerindeki etkileri ve üreticinin sahici sesi olma çabası onun bilimsel yönünü şekillendirdi. Ancak Ayhan Çıkın, tarımın yalnızca bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda bir yaşam kültürü olduğunu savunuyordu. Onun için tarım, insanla doğanın bir uyumu, emeğin en yüce anlamıydı. İşte bu inançla, eserlerinde bilim ile şiiri birleştirdi.

Ayhan Çıkın

DOĞANIN ŞİİRLE BULUŞMASI

Tarımsal Kooperatifçilik”, “Bir Başkadır Kooperatifçilik”, “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçilik Hareketleri” gibi akademik çalışmalarıyla kooperatifçiliğin gelişimine önemli katkılar sundu. Ancak bilim, onun için yalnızca aklın değil, aynı zamanda yüreğin de sesiydi. Tıpkı tarımın tohumdan yeşermesi gibi, onun kaleminden de şiirler filizleniyordu. “Zaman Çiçeği”, “Ortak Kalpler Türküsü” ve “Başka Yürek” adlı şiir kitapları, onun duygu evreninin aynası gibiydi. Çıkın’ın şiirlerinde doğa, sadece bir fon olmaktan çok öte, bir varlık, bir ruh, bir özneydi. Doğaya duyduğu hayranlık ve ona duyduğu saygı dizelerine yansıyordu. Ayhan Çıkın, Ege Üniversitesi yıllarıyla birlikte hayatının önemli bir bölümünü İzmir’de geçirdi. İzmir’de sevilip sayılan bir insandı.

2000 yılında geçirdiği kalp nakli, onun yaşamına yeni bir yön çizdi.

Ama o, değişen kalbine rağmen bilimden, sanattan ve üretmekten asla vazgeçmedi.

Kalbinin yenilenen ritmiyle, hayatın kıymetini belki de daha çok anladı. Kooperatifçilik üzerine yazdığı eserler, tarım ekonomisine dair sunduğu çözümler ve şiirlerinde dile getirdiği duyarlılık, onun bitmek bilmeyen yaşam azminin en büyük kanıtıydı.

Ayhan Çıkın ilk ürünleri Ege Ekspres gazetesi (1964) ve 1966 Varlık Yıllığı’nda; ilerleyen yıllarda şiirleri İzmir İzmir, Pencere, Çalı, Ardıç Kuşu, Ünlem, Ortaklaşa, Dönemeç, Damla, Fethiye, Ferayi, Elif, Çınar, Beşkaza, Hisar, Yansıma, Güç, Yakamoz (Fransa), Nabi, İmece, Yaşam Sanat, Afrodisyas, Kasaba, Güncel,İnsancıl,Tmolos, Adabelen, Öğretmen Dünyası, Tay, BodrumLife, İz, Beşparmak, vb. dergilerde; mesleki-bilimsel yazıları ise EÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, Cumhuriyet, Verimlilik, Ziraat Dünyası, Dört Mevsim, Revue des Etudes Cooperatives, Birlik, Karınca, Kooperatifçilik, Hasattürk, Köykoophaber, Dünya Gıda, Pankobirlik, Muğla’da Tarım&Gıda,vb.. Dergileri ile Devrim gazetesi (Muğla), Önder Gazetesi (Milas) ve internet sitelerinde yayımlandı. 1972’de Ege Sanat dergisini kurarak yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Ayhan Çıkın hem akademik hem de sanatsal üretimiyle geride derin izler bırakan bir isim oldu. Bilgiye olan tutkusu, insanlığa olan inancı ve kaleminin hiç solmayan çiçekleri, onu unutulmaz kıldı. O, sadece bir profesör, bir şair, bir akademisyen değil; aynı zamanda hayata karşı dimdik duran bir ağaç, kökleriyle toprağa, dallarıyla gökyüzüne uzanan bir bilgeydi. Şimdi, şiirleri ve eserleriyle yaşamaya devam ediyor. Zaman çiçeği hâlâ açıyor; emeğin, umudun ve bilimin türküsü, Ayhan Çıkın’ın kalemiyle sonsuza dek yankılanıyor. Ruhu şad olsun. Ayhan Çıkın hatırasını sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.

A. Ç Eşiyle

T. AYHAN ÇIKIN’IN ESERLERİ:

Zaman Çiçeği (2000),

Ortak Kalpler Türküsü (2005),

Başka Yürek (2015).

Ders Kitapları:

Makroekonomi (çoğaltma,1986),

Tarımsal Kooperatifçilik (çoğaltma,1991),

Tarımsal Kooperatif İşletmeciliği (çoğaltma, 1991),

Mikroekonomi (K. Konak ile,1992),

Genel Kooperatifçilik (A.R. Karacan ile,1994),

Tarımsal Kooperatiflerin Yönetimi (Çoğaltma, 1997),

Avrupa Birliği ve Türkiye’de Tarımsal Kooperatifçilik Hareketleri (1999)

Bir Başkadır Kooperatifçilik (2016)

Bazı araştırmaları:

İzmir ve Çevresinde Mevcut Tarım Kooperatifleri ve Sorunları Üzerine Bir Araştırma (1974),

Köy Kalkınmasında Kooperatiflerden Yararlanma Biçimleri (1975),

Türkiye Çiftçisi İçin Daha Etkin Bir Örgütlenme Modeli (1978),

Kooperatiflerin Tarım İşletmeleri Üzerine Ekonomik Etkileri (1982),

Gelişmekte Olan Ülkelerde Kırsal Alanların Sanayileşmesi ve Kooperatifler (1982),

Adagüme: Bir Köy Kalkınma Kooperatifinin Anatomisi (1989).

Kitap 1-2

AYHAN ÇIKIN ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:

ÇAĞRI

Çık sabahın ilk saatlerinde
buluşsun nefesin tan yeliyle
sarsın her yanını gün ışınları
en ücra yerlerinden öpsün sular
uyandır çiçekleri kuş sesleriyle
duymazlarsa
at gitsin

Birden takılıp kalıyorsun belki
geçmişten kalan kahırlı bir derdi
şöyle savur saçlarını rüzgâra
taze bir gül kokusu al burnuna
düşünme kalleşliklerini dostların
at gitsin

Dolaş, gez, selamlaş tüm yaratıklarla
gel gir gecenin en yoksul koynuna
çık dağlara, seviş ağaçlarla, kuşlarla
yüreğini yıka bir derenin kumsalında
karıştır acılarını sulara
at gitsin

Geceleri yıldızları çağır odana
çiçekleri tozlaştır arı kanatlarında
balıklarla oynaş dere kıyılarında
seslen göğün en yüce katındakilere
vermezlerse yanıt
at gitsin

Aç göğsünü sevdanın sonsuzluklarına
tut ellerinden üşümesin geceler
çık gel en beklenmedik anlarda
çağır uykularında çılgın Orphée’yi
gelmezse
at gitsin

ŞİMDİ SENİ YAŞAMAK

Şimdi seni yaşamak,
boşluktaki penceremden bakarak
eski bir şarkıda uzayıp giden
yalnızlığın hüzünlü bir sesidir
susmak.

Şimdi seni yaşamak,
Şu “Kasım” göğünü ısıtan ve ışıtan
altın renkli güneşe gözlerini açan
bir çağla çiçeği kadar renkli ve taze
bir umuttur sevdaya durmak.

Şimdi seni yaşamak,
acı bir yemişe dönen biberin
bembeyaz çiçeklerini bir akşam vaktinde
sıcak bir yaz güneşine kapatıp
meyveye durmaktır kışa.

ZAMAN ÇİÇEĞİ

(Halk) kendisine dürüst davranılmadığı için dürüst olmaktan çıktı ve güzel işlerle sonuçlanmayan güzel sözler dinleye dinleye güvenini yitirdi.” LAO, TZEU-17, M.Ö. 600

Aha şurada
şuramda
göğsümün üstünde
eski türkülere inat
eski özgürlüklere inat
duruyor gün yirmidört saat
demir kelepçelerle
kuşatılmış sevinçlerim
aha şurada
şuramda
kara saçlarımın altında
yıllarca bugüne büyüttüğüm
büyütmek için
tarlalarımı her gün sürdüğüm
beynimin ince zarları içinde
dimdik ayakta duruyor
demir kelepçelerle
örülü düşüncelerim

Koşuyordum
öğrenmiştim koşmayı dünlerden
bugünden yarına taşıyordum sevinçleri
ayaklarımın ince parmakları üzerinde
aha! … bu yollardan geçiyordum
imbikten süzülürcesine geçiyordum
takılı kaldı ansızın bir dönemeçte
yarına gebe parmaklarım
aha!.. Oradaki
sendin kırmızı bir mumla mühürleyen kapımı
bilinç altına itilmiş düşlerle
arada bir aydınlanan gözlerinden itiyordun ışığı
tedirgince örüyordun zincirini karanlığın
aha!.. Sen!..
hadi kalk oradan
zamanın kızgın demiriyle oynama
ben ki spartaküs’le başladığım yolculuğumda
çoğala çoğala gelmişim
gürül gürül gelmişim
kurbanlar vere vere büyütmüşüm yatağımı
bir umut gibi
bir ışık gibi
nice milyonların kapısından girmişim
kalk oradan
zaman çiçeğini avuçlamışım
binlerce yol olmuşum yarınlara

BAHAR

Hafiften bir yağmur yağar yapraklarıma
büyür denizlerde yarına ellerim
bir ağaç dalına yürüyen suyum baharda
çiçeklerimi en ışıklı günlerini uzattım mevsimlerin.

Haydi, yürü!.. Aş ırmaklarını geleceğin
kuş gagalarında asılı kalan günlerimi aydınlat
ince bir teldir şiirlerim sazımda
en güzel türkülerini söyler arılar çiçeklerin.

Şırıldar gözleri sevgilimin dağ derelerinde
gül açar askerlerin matarasında sular
ince kumlar topa tutar kıyılarını denizin
çiçeklenir barış ağaçları kan sularında.

Söyle bahar şarkılarını umut yeşillerinde
/geleceğe gebe tüm çiçekler sende açar/
/sende döllenir tohumu en yüce değişimlerin/
seni dinliyorum tüm çağları aşarak
söyle şarkını ey! bahar
seni dinliyor tüm kuşakları geleceğin
/geçmişi tarihe bırakarak. /