Fakat arkadaş "kararlı olmak konusunda da kararlı olmak" diye bir şey var hani...
Ben mesela eski yıl bitip yeni yıla girerken "bu sefer kesin" dediğim birkaç madde sıralamıştım kafamda.
Dışarıdan "kesin" diyordum ama irademin zayıflığını bildiğim için de içimden bir ses "çok büyük konuşma istersen" diyordu.
Biliyorum daha çok erken ama yemin ederim beynimde sürekli aynı plak dönüyor sanki: "Ben o eski bennn değilimmm!!"
Mesela sigara konusu hayatımdan tamamen çıkmış gibi hissediyorum.
(Gerçi ilk sinirlenme anıma kadar beklemem lazım. Ona en çok ihtiyaç duyduğum zamana yani...)
Sonra midem sanki zayıflama kararımı onaylamış ve desteklemiş gibi bir kapandı ki sorma...
En sevdiğim öğün kahvaltıyı bile istemiyor birkaç gündür.
Kafamda sürekli dönen "Acaba bugün ne pişirsem, ne yesem?" diyen o ses de sustu.
Sonra sürekli yazı yazmak istiyor canım. Hikayeler dönüyor kafamda. Ertelemiyor, eskisi gibi üşenmiyor, oturup yazıyor, bir dosyaya, uygun zamanda çıkarmak üzere depoluyorum.
***
Spiritüel mevzularla ve astrolojiyle ilgilenenler de dün, yani 4 Ocak'ta başlayan önemli bir sürece girdiğimizi söylüyorlar. Özellikle önümüzdeki şu on gün aklımızdan geçenlerle, dilimizden düşenlere dikkat etmemiz ve rüyalarımızı her zamankinden daha çok dikkate almamız gerektiğini.
Astrolog Hülya Balıkavlayan kendi sayfasında şunları yazıyor mesela:
"... Ayın 5'inde ilahi bir bilinç doğumu olacak. Bol bol dua edin. Yaradanınızla konuşun, hayal kurun yukarı aynalayın, size yansımasını istediğiniz seçimlerinizi yapın. Hayallerinizin mimarı olacağınız bugünü kaçırmayın. Sadece odaklanın ve formunuzu oluşturun. Venüs bugün size hediyelerini vermek için ve farkındalığınızı artırıp, sizi geliştirmek için yardımcı olacak..."
Şimdi bu işlere en inanmayanınızın bile "Ya tutarsa..." deyip hayal kurmaya ve dualara başladığına eminim.
İnanın tabii ne kaybedersiniz. Birkaç tane maket var mesela benim kafamda.
Kafamda hem özel hem iş hayatı için oluşturduğum yaşam formları. Kendi minik evrenim. Benim değil mi kardeşim? İstediğim gibi hayal eder, düzenlerim!
Onların içine bir de kendimi oturtup bol bol hayal kurarım.
O hayalimi de yine hayali projeksiyon makinesiyle mavi göğe yansıtırım.
Allah kuluna "İste ki vereyim" demiş. İsteyin yahu... A-a! Parayla mı?
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

O portakal değil, bebek!

oncelGeçen yıl o kadar çok evlenen, evlenme kararı alan, hamile kalan ve doğuran haberi aldım ki...
Hemen hepsi de sürprizdi.
2015 aile olma ve çoğalma yılıydı sanki.
Hamileler, doğuma girmek üzere olanlar, doğumhaneden çıkanlar, emzirenler, tay tay yürütenler.
Sosyal medya hesapları doğumhaneyle kreş karışımı bir şey oldu.
Her zaman söylüyorum bu hesaplar herkesin kendi özel gazetesi, magazin dergisi.
İsteyen istediği gibi yayın yapar. Herkes kendi yayınının genel yayın yönetmeni.
***
İşte mesela o hesaplarda görüyoruz ki her hamile aynı değil.
Kimi Bebeğim ve Ben dergisi gibi. Hamileliğini bize gün gün, hafta hafta yaşatıyor.
Her gün, karnını -herhalde kaçmasın diye- bir alttan bir üstten kavramak suretiyle tutup aynı açıdan aynı pozu veriyor.
Kimi her fotoğrafının altına diğer hamile adaylarını bilgilendirici yorumlar yazıyor.
Kimi yoga ve sporun hamilelikte zararı değil yararı olduğunu gösteren fotoğraf ve yazılar paylaşıyor. Çeşit çeşit...
***
Bir de başka bir çeşit hamileler var ki onlar hamile kaldıkları andan itibaren pek ortalarda görünmüyor.
Çünkü her ne kadar çocuk isteseler de o hamilelik sürecini yaşamaktan hoşlanmıyorlar.
Ve toplumda genel olarak öyle bir baskı var ki, sanki bunu söyleyince duygusuz, kötü anne damgası yiyeceklermiş gibi susmayı tercih ediyorlar.
Ama ünlü model Chrissy Teigen bu konuda açıkça hissettiklerini belirtti.
Ve tabii epey de tepki aldı.
30 yaşındaki model, karnı büyümeye başlayınca, "hamileliğin en sıkıcı döneminde olduğunu" söyledi!
Evet, kendi arkadaşlarımdan biliyorum, her kadın hamilelik sürecini sevecek diye bir durum yok gerçekten...
Aynı model bir de "bebeğimin boyunu söylerken meyvelerden örnek verilmesinden artık bıktım" da dedi.
Hay yaşayasın Chrissy bacı!
Yok portakal, yok kivi, yok çilek... Manav tezgahı gibi...
İki çocuk doğurmuş ve gördüğüm en özverili, en şefkatli, en sabırlı, en ilgili annelerden biriyle geçen gün konuşurken dedi ki "Hamilelik ve emzirme olayı o kadar sıkıcı ve rahatsız edici gelmese iki tane daha doğuracağım ama sadece o iki aşama yüzünden cesaret edemiyorum."
Kadınlar artık bu konuda baskı görmese ve kendi bedenleri üzerine kendileri karar verse keşke.
Anneliği sözde değil, özde yaşayanlar daha çok sesini yükseltecek belki ama, işte...