** Türk medyasının keskin bir kuşatma altında olduğu bu dönemde, basın da dijital çağla birlikte başkalaşım içerisinde. Kamu adına 4. güç olmanın sorumluğu omuzlarımızdayken, değişen teknoloji ile çift taraflı zrlu bir yolculuktan geçiyoruz
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 157’inci sıraya düşmüş bir ülkede, tarafsız ve ilkeli gazetecilik çabası dikenlerle örülü bir yolda yürümeye benziyor.
Gazetecilik eleştirel yapısından giderek uzaklaştırılırken Türk Medyası bugün tarihin en ağır baskısı altında.
Üstelik oyun çoğunlukla yandaşları medya sahibi yapmak üzerinden oynandığı için, özgür gazetecilik çabası olanlar çoğunlukla bu oyunda yer bulamıyor. Ya da otosansür uygulayarak kendini boşa alan kalemler seyirci konumunda kalıyor.
Maddi baskı
Bugün bir ülkede çıkan yayınların yüzde doksan beşi iktidar yanlısı başlı başına o tablo içinde kalem oynatanların özgürlüğünden söz etmeniz mümkün değil.
Bu politikalar, yerel basını ayrı bir sancılı sürece itiyor. Kamu ilan – reklam ambargoları demoklasin kılıcı gibi üzerlerinde.
Tüm bu yaşananlar ülke konjonktürünün sürüklediği atmosfer. Dünya konjonktürü ise bilhassa medya sektörünü kalıpsal değişimlere itekliyor.
Dijital dünya haberin yayın hızını saniyelere düşürdü. Sosyal medya mecraları tüm konvansiyonel araçların önüne geçti. Çok ulusluluğu tanımlayan yeni bir dil oluştu.
Medya mensupları için yolun bir yanı siyasi egemenlerin yarattığı dikenlerle doluysa öte yanı yeni teknolojik dünyanın zorladığı donanımlarla sonu olmayan viraj gibi...
Yaşınız, konumunuz ne olursa olsun gazeteciyim diyorsanız, video, kurgu, caps, gelişen sosyal mecralar, analitik kodlama gibi yenilikleri de oturup öğrenmekle mükellefsiniz.
Kaçarınız yok, başka şansımız yok.
Bu iki gerçeğin ışığında İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetimi olarak diğer tüm çalışmaların arasında iki konuyu ayrıca önceliyoruz.
Birinci önceliğimiz mesleğin itibarını, korumak, yükseltmek ve yüreklendirmek.
Koşullar ne olursa olsun, ağır nesnel gerçeklikler içinde yaşansa da özgür, ilkeli gazetecilikten taviz vermeden yola devam etmek.
Ve bu süreçte ideallerini yitirmeyen mücadelesini sürdüren gazetecilerin kişisel donanımlarını artırmak.
İGC Basın Akademisi
İzmir ve hinterlandında yaşayan tüm gazetecilerin mesleki donanımlarını artırmak için yeni bir kapı aralamaya çabaladık.
Hazırladığımız eğitim programları; Avrupa Birliği (AB) hibe destek programına hak kazandı.
İGC projesi, Avrupa Birliği Sivil Toplum 4. Medya Özgürlüğü Oluşturma ve Medya Özgürlüğü programı kapsamında, Gazetecilerin Organizasyonu ve Medya Özgürlüğü için Güçlü Dayanışma başlığı altında çalışmalara başladık.
Projede, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile İGC partner olarak yer alıyor.
Hibe destek programı kapsamında iki kurum da bünyelerinde Medya Akademisi oluşturdu.
TGS medya özgürlüğü, tutuklu gazeteciler, gazetecilerin hukuki sorunlarına ağırlıklı eğilirken, İGC desteklerini eğitim ve editoryal çalışmalara yönlendirdi.
İGC tarihinde ilk kez bu kapsamda bir proje gerçekleşti.
İşsiz, genç, serbest gazeteciler için öncelikli mesleki gelişime ilk eğitim çalışmaları tamamlandı.
Yeni medya, görsel işitsel video eğitimi, grafik tasarım programları ve mesleki İngilizce başlıklı eğitimler farklı başlıklarla dört yıl boyunca yılda iki kez tekrarlanacak.
Manisa, Aydın ve Muğla’da özgür basın ve insan hakları temelli günübirlik eğitimler de güz dönemiyle birlikte başlayacak.
Projenin ikinci ayağı ise ‘Editoryal Destek’ten oluşuyor. İşsiz ve serbest gazetecilerin haber ve araştırmaları İGC yayın organı Dokuz Eylül Gazetesi ile internet sitesinde yayınlanarak desteklenecek.
Toplumları en basit yönetme ve güdüleme yolu, demokratik hakları kısıtlamaktan geçer.
Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde kuvvetlinin hukuku başlar, sorgulamaya, sorgulatmaya yönelik mekanizmalara baskı sistemleşir.
Bu süreçte mücadele ve dayanışma zorlu ama daha anlamlıdır.
Çabalarınız elbet bir gün sembolleşir, kurumsallaşır ve bir ideolojiye dönüşür.
Mesleki yolculuğumuz işte bu inançla sürüyor.