Canınız köfte, keşkek, taktak kebabı, sucuk, çamur peyniri, ceviz, kestane, incir ve karadutlu lor tatlısı çektiği zaman hiç üşenmeyin atlayın trene, bir buçuk iki saat kadar sonra ulaşın Tire’ye. Ya da İZBAN ile önce Torbalı’ya, oradan da ESHOT otobüsüyle Tire’ye… Canınız nasıl isterse…
Sarmaşık, ebegümeci, çay otu, kuzukulağı, melengeç, arapsaçı, karabaş otu, ısırgan, kabak çiçeği, kazayağı, şevketibostan, deniz börülcesi, cibes, pazı, kapurcuk, ballık, asma tefeği, topalak, çakıldak, koruk suyu şerbeti sizi bekliyor orada.
Özellikle de salı günü gitmenizi arzu ederim. Burası, Şehr-i Muazzam Taht-ı Kadim Tire.
Antik dönemlerden kalan yapıların yanı sıra özellikle Türk hâkimiyetine girdiği 14'üncü yüzyıldan sonra yapılan 39 medresesi, 60 Sıbyan Mektebi, 27 Han, 13 Hamam, 270 çeşmesi, kervansarayları, bedestenleri, konaklarıyla eşsiz bir tarihi dokuya sahip bir şehir burası.
Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Roma ve Bizans’a ev sahipliği yapmış Tire, 5 bin yıl önce Ön Asya’nın ilk yerleşik kavmi olan Pelasgların üç kabilesi tarafından kurulmuş. Şehrin adı, tüm Hint-Avrupa dillerinde üç anlamına gelen 'three' sözcüğünden geliyorsa da çeşitli kaynaklarda Thira, Thyeira, Tyrha, Apeteira ve Teira olarak geçiyor.
EN COŞKULU KUTLAMALAR
Gezginlerce Tire Pazarı’nın dışında Kaplan ve Halkapınar köyü, Theos Mozolesi, Necip Paşa Kütüphanesi’nin ziyaret edilmesi özellikle tavsiye ediliyor. Bir başka özellikle görülmesi gerekenler ise; Kutuhan, Bakır Han (Kurşunlu Han), Lütfi Paşa Hanı (Yeni Han), Ali Efe Hanı (Abdüsselam Hanı), Çöplü Han, Tire Bedesteni, Uzun Çarşı, Tahtakale Çarşısı, Arasta (Kapalı Çarşı), Hafsa Hatun Külliyesi, Molla Arap Külliyesi, Yavukluoğlu Külliyesi (Yoğurtluoğlu Külliyesi), Yalınayak Hamamı, Tahtakale Hamamı, Eski- Yeni Hamam, Gülcüoğlu Konakları, Kirazlıoğlu Konağı, Tire Hükümet Konağı, tarihi Tire kapıları, Yıldız Meydanı Çeşmesi, Yeğenağa Çeşmesi, Paşa Çeşmesi... Tire denince camileri ve türbeleri görmemek olmaz. Çünkü bu şehrin Mevlevi, Rufai, Hurufi, Bektaşi, Nakşibendi, Halveti, Şazeli ve Uşşaki gibi tasavvuf gruplarına ev sahipliği yaptığı herkesin malumu… Bu nedenle; Ulu Cami, Karakadı Mecdeddin Cami, Yahşi Bey Camisi, Yalınayak Camisi, Paşa Camisi, Yeni Cami, Yayla Fakıhlar Mescidi, Çanakçı Mescidi, Ayazma ve Şems Mescidi, Süleyman Şah Türbesi, İbn-i Melek Türbesi, Balım Sultan Türbesi, Buğday Dede Türbesi, Sır/Sîr Hatunlar Türbesi, Ali Baba Türbesi, Alamadan Dede Türbesi. Geleneksel değerlerin, kutlama ve etkinliklerin yüzyıllar boyunca en gösterişli ve coşkulu kutlandığı şehirlerimizden biri. Mahya Şenlikleri (Çal Dede Mahyası), Sultan Nevruz, Hıdrellez gibi…
ENDEMİK BİTKİLER ÜLKESİ
Mesire alanı arıyorsanız ilk adres: Derekahve. Arappınarı, Toptepe ve Tire Gölet’i de unutmayın. Tire, endemik bitkiler ülkesi gibi… Ak mahmuz, bodurkekiği, sığırkuyruğu, dağçayı, tepeli taygarotu, yapışkan kedi nanaesi, Anadolu Atkasnağı, başbabuçça, elköpürten, kılkuyruk, Bozdağ geveni, has düğünçiçeği, Spil devedikeni, zilasur, Afrodisiyas peygamberçiçeği, ince köstebekotu burada yetişiyor.
2014 yılında belediye tarafından kurulan Tire Kent Müzesi ise Tire’nin, Tirelilerin gururu!
Tire’nin son 200 yılına ışık tutan etnoğrafik eserleriyle Ege Bölgesi’nin en önemli müzelerinden… İki kez ziyaret etmiş olsam da doyamadığım, içinde yaşayasım gelen bir müze bu. 25 Şubat 2020’de açılan Tire Kent Arşivi Merkezi ile 1 Haziran 2023’te açılan Türkiye’nin ilk ve tek Kuvayı Milliye ve Zeybek Müzesi de ilçenin gurur kaynağı iki kültür mekanı…
KUVAYI MİLLİYE’NİN KURUCU GÜCÜ
Başkan Salih Atakan Duran’ın dediği gibi zeybeklik; Batı Anadolu coğrafyasının en ücra köşesine kadar nüfuz eden tarihsel bir olgu. Bölge insanının en önemli ve kadim folklorik değeri… Kuvayı Milliye’nin kurucu gücü. Zeybek Müzesi’nin açılması da bundan.
Kent Arşivi Merkezi, merkez Tire olmak üzere Menderes Havzası’yla ilgili inceleme ve araştırma yapan, kentsel belleğin oluşmasına katkı yapan bir adres. Keçecilik, yorgancılık, hasırcılık, saraciye, iğne oyası konusunda da bir marka şehir burası. Yolunuz bu ilçeye düştüğünde sayısı 19 olan anıt ağaçların ihtişamı gölgesinde bir fotoğraf çektirmeyi unutmayın bence. Heybetli çınarları herkes görsün. Daha önce Belediye Başkan Yardımcısı Sefa Yıldırım rehberliğinde dolaştığım Kent Müzesi’ne hayranlığım nedeniyle bu kez ziyaretime yine oradan başladım. Kent Belleği ya da Kent Müzesi adını taşıyan bu türden kültür mekanları, o kentin hafızasını oluşturduğu için bütün kentler Tire, Ödemiş, Selçuk gibi kent belleği merkezlerine sahip şehirleri kendilerine örnek almalılar. Kent kültürüne ait ne varsa sergilenmiş burada. Akıl eden ve emek veren herkese teşekkür etmek gerekiyor.
Tire Kent Arşivi Merkezi Sorumlusu olan tarih öğretmenliği mezunu Ali Özçelik ve sanat tarihi mezunu Büşra Hanım bu şehir için büyük bir kazanç. Zeybek Müzesi'ni onlar sayesinde daha iyi öğrenmiş oldum.
AYDINOĞULLARI'NIN MERKEZİ
Geniş ve tertemiz caddeleri, yeni yapılan binaları ve cıvıl cıvıl parkları/bahçeleriyle Tire yeni kurulmuş bir kent izlenimi veriyor insana. Ta ki sokak aralarına girip hanları, yıllara meydan okuyan yapıları ve irili ufaklı dükkanların bulunduğu sokakları görünceye kadar… O zaman anlıyorsunuz bu şehrin yıllara/yüzyıllara ev sahipliği yaptığını.
Gökçen Efe’nin heykelini bir meydana diken Tirelilerin değerbilirliğini belleğimin orta yerine yazdım. Tire’de kaç Gökçen adını taşıyan erkek ya da kadın var, onu da merak etmiyor değilim ama. Tire deyince Şeyh Bedreddin’e de yer ayırmak gerek ama Bedreddin’i sayfalara sığdırmam çok zor.
Cumhuriyet’in ilk öğretmenlerinden, Ege’nin en yaşlı eğitimcisi Melahat Aksoy da bir başka Tire gerçeği… Eğitime yaptığı katkılarla bilinen Melahat öğretmeni Tireliler bağrına basmış.
Tarihçi Pachmeres’in deyimiyle ‘Keşişler Yöresi’, Seyyah İbn-ü Batuta’ya göre ‘Ahiler Kenti’, Timur’un resmi tarihçisi Şerafeddin Yezdi’ye göre ‘Rum’un Meşhur Şehri’, Evliya Çelebi nazarında ‘Şehr-i Muazzam', Katip Çelebi’nin ifadesiyle ise ‘Taht-ı Kadim' (Eski taht şehri) olarak bilinen Tire 1908 tarihli Aydın Vilayet Salnamesi’nde 'Ulema yatağı' olarak nitelenmiş.
Türk hâkimiyetiyle tanışması 1071’de oluyor. Kesin olarak Türk egemenliğine girişi ise 1308’de… Aydınoğulları Dönemi’nde beyliğin merkezi oluyor. Tire’nin gelişimine ahiliğin büyük katkısı oluyor. Ahilik; bilindiği gibi, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan ve onları ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme… Bir seyyahın ifadesine göre Tire, 14'üncü yüzyılda bir Ahilik şehri. 19'uncu yüzyılda büyük bir dönüşüm yaşıyor ve belediyeleşme sürecine giriyor.
İzmir-Aydın demiryolu inşasından sonra ticari önemi daha da artıyor ve 1883’te demiryolu hattı Tire’ye ulaşıyor. Bu nedenle Levanten ailelerin gözdesi oluyor. 29 Mayıs 1919’da Yunan işgali yaşıyor ve çok acılar çekiyor. Bağımsızlığına ise 4 Eylül 1922’de kavuşuyor.
İşgal kuvvetlerinden kalma
Tire Armoni Bandosu’na gelince… Tire’yi terk eden Yunan işgal kuvvetleri, kaçışları esnasında yüklerini hafifletmek için askeri bandolarına ait enstrümanları bırakmak zorunda kalıyor. İşte bu enstrümanlar, bir süre sonra Tire Armoni Bandosu’nun kurulmasına olanak sağlıyor. Cumhuriyet ile yaşıt olan bando, Tire’yi ulusal ve uluslararası etkinliklerde başarıyla temsil ediyor.
Kurtuluş Haftası Şenlikleri, Deve Güreşi Şenliği, İncir ve Ceviz Festivali, Tire Rahvan At Yarışları, Tire’yi yakın ve uzak çevreye tanıtan sosyal etkinlikler olarak devam ediyor.
Gölet Şenlik Alanı’nda düzenlenen incir ve ceviz festivaline hiç katılmadıysanız kayıptasınız. Çünkü Türkiye’nin en kaliteli inciri olan Smyrna Figs türü incir bu topraklarda / Güme Dağı’nın karşılıklı iki eteği olan Tire- Germencik- İncirliova üçgeninde yetişmekte…
Küçük Menderes Havzası’nın İncisi olan Tire’nin meşhur efelerine gelince... Gökçen Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe, Mursallılı İsmail Efe, Poslu Mestan Efe, Durmuş Ali Efe, Danişmentli İsmail Efe, Hacı Halil Ağa, Kemerdereli Ali Efe, Kemerdereli Ahmet Efe, Çamlıcalı Hüseyin Efe…
Gönül ister ki Tire’nin merkezi bir meydanında efelerin her birinin büstlerinin ve tüfeklerinin bulunduğu bir anıt yer alsın, kimlikli bir meydanı olsun. Belediye Başkanı'nın kulağına kar suyu kaçırmış olalım.
87 kitaba imza atmış
Araştırmacı - Yazar A. Munis Erdoğan, Tire ve Küçük Menderes Havzası tarihiyle ilgili 87 kitaba imza atmış bir yerel tarihçi. Mehmet Kurşaklıoğlu, Tire’ye matbaayı getiren gazeteci- şair-yazar. Faik Tokluoğlu da ilçe hakkında yazdığı kitaplar ve tarihi ağaçların 'doğal anıt' olduğunu tescilleyen bir başka değer… Seha Gidel, ilçenin yetiştirdiği bir ressam… Fuat Mensi Dileksiz, ressam ve heykeltıraş… Muammer Ketencoğlu, Yalçın Menteş, Tanju Okan ve Cansel Elçin de Tire doğumlu diğer önemli portreler… İyi ki yeğenim Janset Bade burada yaşıyor da sık sık olmasa da onu görmeye gelip gidiyorum ve bahaneyle bu cennet kasabayı daha iyi tanımış oluyorum.