Osmanlı’nın çeşmeleri, bölgede yaşayanlara su ve şerbet sağlamanın yanı sıra sosyalleşmeye de ortam hazırlarlardı. Ayrıca kente mimarileriyle estetik katarlardı. İzmir’in tarihi çeşmelerini sizin için araştırdık.

SAAT KULESİ ÇEŞMELERİ

Saat Kulesi 1901 yılında II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25’inci yılı dolayısıyla Sadrazam Küçük Sait Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa'dan oluşan bir inşaat komisyonu tarafından yaptırılmıştır. Saat Kulesi’nin İstanbullu kuyumcu Zingulli usta tarafından 1902 şalında yapılan maketi halen Topkapı Sarayı’ndadır ve maketin üzerindeki kitabede şunlar yazmaktadır: “Fahr-i Selatin-i izam Sultan Abdülhamid Han-ı Sani Efendimiz hazretlerinin cülus-ı hümayununun 25. sene-i devriyyesini müzekkir olmak üzere İzmir şehrinde inşa olunan şadırvanlı saat kulesinin atabe-i senişye Cenab-ı mülukaneye takdim kılman temsili mücessemdir. Sene 1318.” (Padişah Sarayı Yüce Başkâtipliğine; Büyük sultanlardan olduğu tartışmasız efendimizin lütfu tahta çıkışlarının ve devam eden hilafetlerinin 25’inci yıl dönümünü hatırlatmak üzere İzmir şehrinde inşa edilmekte olan Şadırvanlı Saat Kulesinin gümüşten yaptırılan altın ile süslü modeli, bahsedilen kulenin inşaat komisyonu üyelerinden Belediye Başkanı Eşref Paşa ve Padişah Hazretlerinin yardımcısının küçük oğlu Said kullarına, emanet ederek yeri sağlamlaştırılan söz konusu modelin padişah sarayına bildirilmesi ve sunulması hususunda karar onların emrine sunulmuştur.)

Maketin merdivenlerinde bulunan Fransızca kitabede, Kule’nin mimarının İzmirli S. Raymond veya M. Raymond Pere olduğu belirtilmektedir.

 

ŞADIRVAN CAMİİ ÇEŞMESİ

Çeşmenin kitabesi mevcut değildir. Camiye ilişkin kitabe ve vakfiyelerde çeşmeden söz edilmemesi, bunun daha sonraki yıllarda İnşa edilmiş olabileceği akla getirmektedir. Süsleme özellikleri nedeniyle Dönertaş ve Gaffarzade çeşmeleri ile benzer özellikler göstermesi nedeniyle çeşmeyi, 18’inci yüzyıl sonları ile 19’uncu yüzyıl başlarına tarihlendirmek mümkündür.

 

 

MISIRLIZADE HACI MUSTAFA EFENDİ ÇEŞMESİ

Çeşmenin günümüze ulaşan kitabesinde, Mısırlı-zade Hacı Mustafa Efendi tarafından H.1223 / M. 1808 yılında yaptırıldığı yazmaktadır. Kitabe metni şöyledir:

“Sahibü’l- hayrat vel-hasenat

Mısırlı-zade Elhac Musttafa Efendi

Maşallah Sene: 1223. Maşallah”.

İzmir’de Mısırlı-zâde Mustafa Efendi adındaki bu zâtın, 1806 tarihlerinde mevcut bir de mescidi bulunuyordu.

DALMAS & CIE MARSEILLE ÇEŞMESİ

Çeşmenin alt bölümündeki dışarı doğru çıkıntılı kısmın ön tarafında, kabartma şeklindeki “J. P. H Dalmas & C. I. E Marseille 1898” yazısı okunmaktadır. Bu bilgiye dayanarak, İngiliz yapımı sokak çeşmesinin, 1898 yılında J. P. H Dalmas & C.I.E Marseille tarafından yapılmış ya da yaptırılmış olduğu söylenebilir.

DAMLACIK PINARI

Kılcımescit Mahallesi’nde Damlacık Camii’ne çıkan 447. Sokak üzerinde, 109 ada 7 parselde 6,00 m² tapu alanına sahip pınar, caminin istinat duvarının altındadır. Kesme taştan yapılmış, mukavemetli kemer yapısının altından gelen su halen akmaktadır. Geçmişte mahallenin su ihtiyacını karşılayan bu kaynak, günümüzde gözlerden uzaktır. Münir Aktepe, kitabının Damlacık Pınarı başlığında, burada bir akarsuyun olduğunu ve 1720 yılında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın bu suya sahip çıktığını belirtmiştir. Paşa, buradan kendi mescidine ve sabunhaneye su bağlatmıştır. Günümüzde bu pınarın etrafında herhangi bir bilgi levhası bulunmamaktadır. Pınarın üst tarafında, merdivenlerin sonunda ve cami duvarında Mustafa Efendi Çeşmesi vardır.

 

İKİ ÇEŞME-İKİÇEŞMELİK

Üst kesimdeki çeşmenin ayna taşında bir kitabe mevcuttur. Bu kitabede, H.1182/M.1768 tarihi okunmaktadır ve tarihten başka bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak M. Aktepe, *1 57İstanbul Başbakanlık Arşivi 129 No’lu Mühimme Defteri’ndeki bilgilere dayanarak çeşmenin H.1132/M.1720 yılından önce İbrahim Paşa tarafından inşa ettirildiğini ifade etmektedir. Ayrıca aynı yerde İkiçeşme adında bir çeşme olduğunu ve suyunun Damlacık semtinden geldiğini sözlerine eklemektedir.

Mühimme Defterindeki kayıt şöyledir: “İzmir Kadısına Hüküm ki: Medîne-i İzmir civannda Sabun-hânelere karîb mahalde vâki’ Damlacık nâm pınar kimesnenin mülkü olmayub bilâ sâlıib olmağla ashâb-ı hayratdan bir kimesne ol pmarm bir mikdar suyunu Iki-Çeşme’ye icra edüp mâ’adası yabana ceryan etmekle intifamdan âtıl olduğu i’lâm olunmağın zikr olunan pınar suyundan sâlifü’z-zikr İki-Çeşme’ye İcra olunandan ziyadesiyle dahi ibadullahın intifâ’ı içtin des-tûr-ı Ekrem müşîr-i efhâm nizâmü’l-âlem nâzım-ı menâzımü’l-ümem vezîr-i azam sütûde-şîyem ve damâd-ı muhteremim İbrahim Paşa... tarafından hasbeten lillâhi te’âlâ bina ve ihya eyledikleri mescid-i şerif Sabun-hânelerine icrasına mümâna’at olunmaya deyü yazılmıştır. Fî evâil-i Şevval sene H.1132/M. Ağustos 1720’’

(İzmir şehri civarında Sabun-hanelere yakın bulunan Damlacık isimli pınar sahipsiz olduğu için, hayır sahibi bir kimse o pınarın bir miktar suyunu İki Çeşme’ye akıtmıştır. Kalan suyun, dışarıya akıtıldığı için faydasız olduğu bildirilmiştir. Bahsedilen pınar suyundan. İki Çeşme’ye akıtılandan fazlasının insanların faydalanması için en büyük izin (makamı) fikirler emreden âleme ve ümmete düzen veren iyi ahlaklı ve muhterem Damat İbrahim Paşa tarafından Allah rızası için yaptırıp canlandırdığı Mescid-i Şerif Sabun-hanelerine akıtılmasının önlenmesi için yazılmıştır.”

Mühimme Defteri’inde çeşmenin hayır sahibi bir kimse tarafından yaptırıldığı belirtilmiş ancak kimliği hakkında bilgi verilmemiştir. Dolayısıyla İki Çeşme’nin banisi bilinmemektedir.

Aynı semtte benzeri var

İki Çeşme’nin altta bulunan ikinci çeşmesi 1930 yılından sonra inşa edilmiştir. Yolun genişletilmesi ve zemin seviyesinin alçaltılması esnasında özgün çeşme yüksekte kalmıştır. Bu nedenle alt kesimine bir çeşme daha eklenmiş ve iki katlı olarak yol seviyesine indirilmiştir. Söz konusu bilgiler ışığında, çeşmenin inşa tarihinden önce aynı semtte başka İkiçeşme’nin daha bulunduğu ya da kitabenin sonradan eklendiği akla gelmektedir.

Sonuç olarak üstteki çeşmenin 18’inci yüzyıl yapısı, alttaki çeşmenin ise 20’nci yüzyıl yapısı olduğu söylenebilir.

HİSAR CAMİ ÇEŞMESİ

Konak Mahallesi, 899 sokak üzerinde bulunan Hisar Camii’nin avlusundadır ve avlu girişinin doğusundaki muvakkit hanenin batı cephesinde, yuvarlak kemerli iki pencere arasına yerleştirilmiştir. Çeşmenin her iki yanında, daha düşük seviyede abdest alma yerleri bulunmaktadır.

KIZLARAĞASI ÇEŞMESİ

Kızlarağası Hanı Batı Cephesindeki Akmaz Çeşme, Halim Ağa Çarşısı olarak bilinen bölgede, Hisar Camii, 906. 902. Ve 871. Sokaklar ile çevrili, iki katlı ve avlulu Kızlarağası Hanı’nın batı yönü cephe duvarında bulunan akmaz çeşmenin orada ne aradığı araştırmacılar için ilginç bir konudur.

Han, Sultan III. Ahmet ile Sultan I. Mahmut un Darüssaade ağalıklarını yapan Hacı Beşir Ağa tarafından 1744 yılında yaptırılır. Ancak çeşmenin kitabesinde 1675 tarihi vardır. Bu nedenle ya çeşme bir başka yerden buraya getirilerek yerleştirmiştir, ya da hanın yapımından önce aynı yerde bulunan bir çeşmenin kitabesi öylece bırakılmıştır.

Çeşme nişinin üzerinde yer alan, 70 x 9 cm ölçülerinde olan kitabe tek satır, iki sütundur. Talik hatla yazılan kitabe metni şu şekildedir: “Ab-ı nabın nuş edüb Ali didi tarihini Hamdillah akdı bugün çeşme-i ab-ı hayat” (Berrak suyunu içip Ali dedi tarihini Allaha hamd olsun aktı bugün hayat suyu çeşmesi)

Kitabe ebced usulune göre hesaplandığı takdirde H.1086 / M. 1675 tarihi elde ediliyor. M. Aktepe çeşme kitabesinin H.1086 / M. 1675 tarihini, hanın inşa kitabesinin ise H.1175 / M.1744 tarihli olduğunu bu durumda çeşmenin handan önce başka bir yerde yapılarak sonradan buraya getirildiği düşünülmektedir.

 

DÖNERTAŞ SEBİL ÇEŞMESİ

Basmane semti, Altınordu Mahallesinde, Anafartalar Caddesi ile 945 sokak (Osmanzade Yokuşu) kesiştiği köşede Dönertaş Sebili yer almaktadır. Bu semt daha önceleri Tilkilik olarak anılmaktadır. Dönertaş sebilinin bir cephesi Anafartalar caddesine, diğer cephesi de 945 sokağa (Osmanzade yokuşu) bakmaktadır. Söz konusu çeşme sebilin Anafartalar Caddesi’ne bakan cephesindedir. Çeşmenin hemen yanında sebilin yuvarlak kemerli penceresi dikkat çekmektedir. Günümüzde çeşmenin suyu akmamaktadır.

Sebilin kitabesinde H.1229 / M.1813- 14 yılında Osmanzade Seyyid İsmail Rahmi Efendi tarafından inşa edilmiş olduğu yazılmaktadır. Çeşme Dönertaş sebilinin cephesinde yer aldığından ve cephenin de bir parçası olduğundan sebil ile aynı tarihte yapılmış olduğu düşünülmektedir.

Mermer malzeme ile inşa edilen çeşme panosu 1.00 m. Genişliğinde 4.00 m. Yüksekliğindedir. Dört bölümden meydana gelmiştir. Üstten itibaren ilk üç pano hemen hemen eş büyüklükte olup enine dikdörtgen şekillidir. En alttaki dikdörtgen şekilli pano ise çeşme aynasını oluşturmaktadır. Çeşmenin yalak taşı tek parça mermer malzemeden yapılmış olup, cepheden dışa doğru taşmaktadır. Ancak zemin seviyesinin yükseltilmesi sonucu gömülmüş durumdadır.

Üçüncü panoda, dış konturlarla belirlenmiş altlı üstlü iki kartuş mevcuttur. Üsttekinde sağlı sollu yerleştirilmiş çift kulplu sürahinin ortasında yer alan bir damla motifi, hat sanatı ürünü olarak dikkat çekmektedir. Alttaki kartuşta ise övgü sözcükleriyle dolu kaside beyitleri vardır. Panonun dördüncü bölümünde iki satırlık kaside beyidi ile son verilmiştir.

‘Sudan diri kıldık’

Birinci kaside beyidi üzerinde şöyle yazmaktadır: “Bismillahirrahmanirahim ve sekahum Rabbuhum şaraben tahura” (Rableri onlara temiz bir içecek sunacaktır)

Bu beyidin altında bulunan ve süslemeli bir şekilde yazılan her iki çift kulplu sürahide; “Bismillahi eşşafi” (Şifa veren Allahım), ortadaki damla motifinde “Ve tebarekallahu ahsanu’l-halıkın” (Şanı Yüce Allah, yaratanların en güzeli) yazısı bulunmaktadır. Süsleme panosunun altındaki son bordürde tek satır halinde ise, “Ve cealna mine’l mai külle şeyin hayr” (Her şeyi sudan diri kıldık) yazısı görülmektedir.

 

ÇAKALOĞLU HANI ÇEŞMESİ/ GAFFARZADE ÇEŞMESİ

M. Aktepe, bu çeşmeyi Gaffarzade Çeşmesi olarak adlandırmıştır. Dört panodan oluşan çeşmenin, alttan üçüncü panosunda H.1220/M.1805-1806 tarihi okunmaktadır.

Birinci kitabede çeşmenin banisi hakkında bilgi bulunmamakla birlikte M. Aktepe, yanındaki sebille taş işçiliğinin birbirine çok benzemesi nedeniyle çeşmenin de Gaffar-zade Hacı Ahmed Ağa tarafından yaptırılmış olabileceğini ileri sürmüştür.

Recai ŞEYHOĞLU

Hüseyin SEZGİN