Gazeteci, televizyoncu, yazar, şair ve akademisyen o! Türkiye’nin ilk iletişim uzmanı da

22 yıldır adada “Ozanın Günü ve Homeros Okuması” etkinliğini düzenler Bozcaada Belediyesi ve dostlarıyla Haluk Şahin. Bu yıl Çinli şairler de katıldı etkinliğe ve ona bir madalya takdim ettiler. Artık ona 'madalyalı şair' diyor adalılar

Ona göre şiir sahici olmalı, özgün özellikler taşımalı. İnsanın evrendeki çok renkli ve umutsuz serüveni açısından yeni bir pencere açmalı! Şairler de şiirlerini zihinsel algoritmalar üzerinden yazmalı. Yazarken çok sayıda dil kurallarına, sözcük elektriklenmelerine, alışkanlıklarına uymalı. Şiir, bir ruh taşımalı. Yine onun sözleridir: “Bizim edebiyat kültürümüzün temelinde büyük şairlerden ezbere okunan dizeler vardır. Ben öyle bir evde büyüdüm: Sofrada, Ahmet Haşim’in, Yahya Kemal’in, Fuzuli’nin dizeleri uçuşurdu. Daha sonra, arkadaş sohbetlerinde Orhan Veli’nin, Attila İlhan’ın, Cemal Süreya’nın…Üçü de hayatın içindendi ve özgündü! Kendine özgü bir nefes ve ses yakalamıştı! İyi şiirin formülü basittir: Özgün, düzgün, süzgün!”

WhatsApp Image 2023-09-15 at 16.43.24

'ŞAİR' ŞAPKASIYLA SEVİYORUM

Yazıyı hazırlarken devlet adamı, gazeteci ve barış insanıydı ama bunların hepsinden önce o bir şair Bülent Ecevit usuma geliverdi. Haluk Şahin’in de yakın dostları arasındaydı Bülent Ecevit. Şairliğinin altında yatan gizemi, yine bir şiirle bakın nasıl anlatırdı: “Ozan söze değdi mi/ Sözün dili çözülür!/ Usun ermediğini/ Gözün görmediğini/ Şiir dili duyurur!”
Şiir yazmak üzerine sorulan bir soruya da şöyle yanıt verirdi Ecevit: “Şiir yazmak… Bir iletişim aracı ya da bir düşünce açıklama yolu değil bir düşünme yöntemidir. Bu yöntem kullanılarak düz yazı yöntemiyle de düşünülebilenin ötesine geçilebilir. Yeter ki ozan ya da sanatçı, şiir dışı ya da sanat dışı bir amaç gözetmesin yaratısında!”
Prof. Dr. Haluk Şahin. Gazeteci, televizyoncu, yazar, şair ve akademisyen. Türkiye’nin ilk iletişim uzmanı da diyebiliriz. Ben onu “şair” şapkasıyla daha çok seviyorum. Şiir serüvenini anlatıyor Haluk Şahin: 

'BENİM İÇİN NEFES ALMAK GİBİ'

“Çocuk yaşta şiir yazmaya başladım. İlk şiirim Bursa’da lisedeyken 1957 yılında Yeni Ant gazetesinde yayınlandı. Arkadaşlarımın çoğu şairdi. Ama kendimi hiç şair olarak ilan etmedim, şiir de yazan bir yazar olarak kalmayı tercih ettim. Öyküler, romanlar, köşe yazıları, başyazılar, bilimsel makaleler, senaryolar, tabii haberler yazan, çeviriler yapan biri… Ama şiir hep oradaydı, dilimin ucundaydı diyebilirim. Fakat ben şiir yazmanın bir ayrıcalık ya da yazgı değil, nefes almak gibi herkesin yapması gereken bir şey olduğunu düşündüm. Şiir benim için hayatın küçük gizemlerine odaklanmanın, onları anlamaya çalışmanın bir yoluydu. Eski arkadaşım İsmet Özel ve hayat boyu dostum Ataol Behramoğlu ‘peygamber şairler’ kategorisine girerler. Şiirleriyle bizi büyük bir kavgada saf tutmaya çağırırlar. Ben onlara ‘büyük sesli şairler’ derim. Ben hep ‘küçük sesli’ bir şair kaldım. Hani vicdanın sesine bazı dillerde “minik ses” derler ya, ben işte o sesi şiirleştirmeye uğraştım. Dalgaların. rüzgarların, otların, karıncaların, bulutların arkasından görünüp kaybolan ayın ne demeye çalıştığını duymaya çalıştım. Uçsuz bucaksız bir bilinmeyenin ortasında fısıltılı feryatlarla 'Nedir bu?' diye soruyordum. Bunu son şiirlerimde de görebilirsiniz…”
İşte Şahin’in “Şiire Şiir”inden dizeler: “Bilmecedir şiir/ Cevabı yalnız/ Kendisi olan/ Bulmacadır/ Çapraz/ Ateş açan/ Sırdır/ Şairlerin bize/ Fısıldadığı/ Gizemdir/ Salyangozun/ Dolaşarak yazdığı/ Özdür şiir/ Yaprakları dökülmüş/ İncir ağacı…”

'UÇUŞUR EGE RÜZGARINDA'

“Ada’ya iner inmez / her şey geride kaldı/ yüzümüzü sıvazladı poyraz/ içimize doldu ot kokusu/ mavi kristal bir bardaktan/ kana kana içilen berrak ve soğuk pınar suyu gibi/ 
Yansıtan geçti boğazımızdan/ yaz günü…”
Bu şiirdeki “Ada”, Bozcaada’sıdır. Haluk Hocam’ın şiirlerindeki öğe Limni’si, Midilli’si, Gökçeadası, Troya’sı ve Kuzey Ege ile kendine 30 yıldır mesken tuttuğu Bozcada yani Tenedos… Bu coğrafyaya sadakati ve derin pastoralizmi yansıtan bir şiiridir “Ada’da Bir Yaz Günü” de…
Devam eder Haluk Hoca: “Yaşadıklarımdam öğrendiğim bir şey var diyordu arkadaşım Ataol Behramoğlu bir şiirinde. Var!  Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz bir değil binbir şey var aslında. Hayatla, çalışmakla, aşla, aşkla, yolculukla, yalnızlıkla, can sıkıntısı ile ilgili bir sürü şey. Ömürlerimizin harcını oluşturan asal konular, başımızı tosladığımız tuğlalar, aldığımız irili ufaklı dersler…”
Bu ifadeler aynı zamanda  “deneme” türü kitabı “İyi Yaşam ve Mutluluk Üzerine”nin de önsözünü oluşturur. Oysa Aristoteles zamanında olduğu gibi bugün de iyi yaşam ve mutluluk arayışında sürekli kararlar vermek, tercihler yapmak zorundayız. Şiirlerini, “Uçuşur Ege Rüzgarında” adlı bir kitapta toplamıştır şairimiz. Kısa şiirleri ise, “Büyüyor Üzümler Bağlarda” adlı Türkçe- Yunanca-İngilizce güldestededir.

WhatsApp Image 2023-09-16 at 10.36.57

22 yıldır etkinlik düzenliyor

Haluk Şahin 22 yıldır Bozcaada’da “Ozanın Günü ve Homeros Okuması” etkinliği düzenleyicilerinden. Ona, Bozcaada Belediyesi ve ada halkı destek verir. 2002’den bu yana her yıl Geleneksel Troya Festivali kapsamında her yıl verilen “Homeros Bilim. Kültür, ve Sanat Ödülü” 2018’de Haluk Şahin’in oldu. Troya Antik Kenti ve Anadolu kültürünün tanıtımına destek olacak, dünya barışına katkıda bulunacak, ulusal ve uluslararası olmak üzere edebiyat, şiir, plastik sanatlar ve diğer sanat dalları ve bilimsel alanlarda ürünler ortaya koyan bireylere tanınan ödül hakkı, daha önce Nuri Bilge Ceylan, Yıldız Kenter, Yaşar Kemal gibi isimlere verilmişti. Son etkinliğe Çin’in tanınmış şairlerinden Pekinli kendisini “Avrasya’nın Şairi” olarak tanıtan Cao Shui ile Yang Lian da katıldı. Etkinlikte kendi şiirlerini ve Homeros’un dizelerini okudular. Troya Paneli’nin ana teması da; doğu-batı ayrışımıydı. “Yılın Şairi” Fatin Hazinedar’ı yine bir başka ünlü şair Cevat Çapan tanıttı. Organizasyonda, Çinli ozanlar, Haluk Şahin’e bir madalya takdim etti. Bu madalya, Şahin’e 22 yıldır sürdürdüğü büyük ozan Homeros’un destansı sesini duyurma çabaları için verildi. Çin’de bir edebiyat dergisine de kapak oldu Haluk Şahin.
Hayatı boyunca gazetecilik ve akademide çok ödüller aldığını belirten Şahin, bunun tadının başka olduğunu söylüyor.

WhatsApp Image 2023-09-16 at 11.32.09

Tenedos Şövalyesi 

Haluk Şahin hoca, bilge kişiliğiyle, inci gibi dizeleriyle, onurlu kalemiyle; yaşamının incecik ayrıntılarıyla çağının tanığı olmuştur. Ben şimdiye kadar ona “Tenedos Şövalyesi” diyordum.
“Tenedos’un Madalyalı Şairi” diyeceğim ben de bunda böyle Adalılar gibi. O bir kutup yıldızıdır, sevilen-sayılan söz ustasıdır. Soyludur yüreği, soyludur beyni. Livaneli’nin “Bizi Sürükleyen Nehir” kitabında çok da beğendiğim Yunus’tan alıntı söz var: “Söz ola kestire başı, söz ola kese savaşı.”
Binlerce yılın birikimiyle oluşan Anadolu bilgeliği; “Mecliste arif ol, kelamı dinle/ El iki söylerse sen birini söyle/ Elinden geldikçe, sen iyilik eyle/ Kötülerle konup göçücü olma” der.
Şiiri, bilgiyi, bilgeliği, “dünyanın en ciddi işi toplumun temel direği” edebiyatı sevmeye devam. Bu yazı, bir bilge sözüyle sonlansın: “Bilimin sustuğu noktada şiir başlar ve evrenin gizli kapıları şiirle açılır.”

Hafif Bir Eylül Akşamı

Hafif bir eylül akşamı
Sessizce bitiyor her şey
Yavaşça alçalıyor suya
Sarışın gün
Teni saydam çiğ,
Sarı çiçekler göndermiş ona
Mavi bir fona dönüşmüş deniz
Yosunlar saman
Her esintide
Ayva tüyleri ürperiyor tepenin
Bağlar bomboş
Bomboş bağlar
Dostlar çok uzaklarda
Çok uzaklarda dostlar
Hafif bir Eylül akşamı…
Sessizce bitiyor her şey
Biitiyor
Gün, yaz ve ömür…

Bilinmeyen Bir Sevgili’ye

Ada’mıza ayak bastığın gün
Daha bir tatlı aktı İda’daki su
O anda boy attı tepedeki ardıçlar
Derinleşti sancılı hastaların uykusu
Ada’mıza ayak bastığın gün
Güvercinlere takla hevesi geldi
Balık çağlayanı uçup aşarken
Tıp tıp damlayan su mermeri deldi
Ada’mıza ayak bastığın gün
Yorgun rüzgar derin bir nefes aldı
Yaz günü usulca sönüp gitse de
Ağızlarda karanfil tadı kaldı