Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesinde, çevre sorunlarına karşı duyarlı ve bilinçli bir insan modelinin yetiştirmesinde toplumun en etkili birimi aile ve öğretmenlerdir. Çevre eğitimininde, ihtiyacı kadar tüketen, gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre ve doğanın korunmasına duyarlı bireylerin çoğalması gerekiyor.
Üzerinde yaşadığımız gezegen dünyadaki gelişmelere baktığımızda 21’nci yüzyılın en önemli konusunun ÇEVRE olacağı artık çok açık ve nettir. Çünkü bilim adamlarından uyarılar ard arda geliyor. “İklimlerdeki değişim çok tehlikeli hale geldi”, “Karbon gazının neden olduğu küresel ısınma acilen durdurulmazsa çok büyük doğal felaketler yaşanacak”, “Denizlerde kitlesel ölümler yaşanacak”, “Büyük orman yangınları yağmurları önleyecek”, “Ekolojik tarım yok oluyor”. Dünyada aşırı nüfus artışı, sanayileşme ve biz insanların aşırı hırsı ve lüks yaşama isteği gezegenimiz dünyanın dengesini alt üst etti. Daha çok geç kalmadan bir şeyler yapabiliriz. En başta ormanlarımızı arttırmalıyız, içme suyunu dikkatli kullanmalıyız. Atıkların yani çöplerin geri kazanımı konusunda bilinçlenmeliyiz, gereksiz ve aşırı tüketimden uzak durmalıyız. Yaşamın sürdürülmesinde, birçok malın kullanıcısı ve gelecek nesillerin tüketim alışkanlıklarının kazanılmasında toplumun en etkili birimi ise aile ve öğretmenlerdir. Bu bakımdan aile ve öğretmenler çevre eğitimininde, ahlak anlayışı ve tüketim bilincini öğretmek, ihtiyacı kadar tüketen, gelecek nesillere karşı sorumluluk hisseden, çevre sorunlarına karşı duyarlı ve bilinçli bir insan modeli yetiştirmektir. Albert Einstein demiş ki; "Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, hiçbir şey yapmayıp seyredenler nedeniyle tehlikeli hale gelir". Bu nedenle Ulusal Çevre Andını çok önemsiyorum.
BU BÖLÜMÜ KESİP GÖREBİLECEĞİNİZ YERE ASIN
Renkli bir zeminin üzerine yazıları koyun lütfen
“Şimdiki ve gelecek kuşakların/ Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu düşünerek/ Çevreye duyarlı kalkınmadan yana olduğunu bilerek/ Doğal kaynakların ekonomik kalkınmanın kaynağını oluşturduğunu, çevrenin korunması ve geliştirilmesinde/ Bireysel katkı ve katılımın gereğine ve önemine inanarak/ Çevresel değerlere sahip çıkıp, zarar verenleri uyaracağıma/ Doğal kaynaklardan faydalanırken tutumlu davranacağıma/ Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda hareket edeceğime/ Bu yönde iş birliği ve dayanışma anlayışı içerisinde davranacağıma/ Çevre ve doğanın korunmasında herkese örnek olacağıma söz veririm.
VERDİĞİNİZ SÖZ ÜZERİNE YAPMANIZ GEREKENLER
**Gereksiz ve aşırı tüketimden kaçının (Bir çift deri ayakkabının üretiminde 8 bin litre su ve 5 saat elektrik, bir deri çanta için 9 bin litre su, 6.5 saat elektrik, pantolon için 200 litre su, 3 saat elektrik, renkli bir gömlek için 100 titre su, 2 saat elektrik tüketimi yapılıyor)
**Gündüz saatlerinde gün ışığından yararlanıp, akşam saatlerinde tasarruflu ampullerle yüzde 80 elektrik tasarrufu yapabilirsiniz, (Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 70’i, 50 milyar lira karşılığında yurt dışından alınıyor.
**Dünyada 1200 kömür santralinden elektrik üretilerek 15 milyar ton karbonmonoksit gazının atmosfere karışması, her geçen gün iklim krizini arttırıyor.
**Ambalaj, karton, kağıt, metal, plastik gibi atıkları geri dönüşüm yoluyla ekonomiye kazandırıp doğanın kirlenmesini önleyin (İzmir’de dere, mazgallar ve denize sorumsuzca atılan çöplerin temizlenmesine yılda 15 milyon (eski para ile 15 trilyon) harcanıyor.
**Kırılan, bozulan, kullanılmayan eşyaları atmak yerine tamir ederek tekrar kullanılacak hale getirilmelidir.
**Buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makineleri, tv gibi cihazları satın alırken düşük enerji harcayan cihazların seçilmesine özen gösterilmelidir.
**Kısa mesafeli yerlere yürüyerek veya bisikletle gidin, uzak mesafelere toplu ulaşımı kullanın, (Bir aracın 10 dakikalık çalışması, bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 metreküplük temiz havayı kirletmesine yolaçıyor)
**Sosyal sorumluluk faaliyetleriniz arasına ağaç dikmeyi ve ormanları korumayı ekleyin, (Ağaçlar, küresel ısınmayla mücadele eder, havayı temizler, oksijen üretir, enerji ve sudan tasarruf sağlar, seller ve toprak kaymasını engeller, insanları zararlı ışınlardan korur)
BRAVO…Anadolu bitkilerini korumak için yarışma
Şifa kaynağı olarak binlerce yıldır efsanelere, masallara, öykülere, şarkılara konu olmuş kekik, nane, rezene, ölmez otu, adaçayı, lavanta, papatya, gül, melisa, karanfil, nergiz, ıhlamur gibi daha yüzlerce Anadolu bitkileri, iklim krizinin yol açtığı kuraklık, sanayileşme, şehirleşme, tarım alanlarının genişletilmesi, aşırı otlatma, turizm, yurt dışına ihraç ve yurt içinde bilinçsizce toplanmaları nedeniyle tehlike altında. Türkiye, bitki örtüsü tür çeşitliliğinin yanı sıra endemik bitki türleri bakımından çok zengindir. 64 ülkenin bulunduğu Avrupa kıtasında endemik bitki sayısı 2 bin 750 iken, bu sayı Türkiye’de 3 bin 776 olarak tespit edilmiştir. Bu bitkiler ilaç, gıda, parfüm ve kozmetik sanayinde kullanılarak insan yaşamının sürdürülmesinde çok önemli rol oynuyor. Merkezi İzmir’de bulunan İva Natura Organik Kozmetik “Anadolu Bitkileri Kısa Film Yarışması” ile bir çok nedenle yok olma tehlikesi altındaki bitkilerin korunması, faydaları ve gelecek kuşaklara taşınmasını sağlamak için Türkiye genelinde para ödüllü yarışma düzenliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kahrıman, “Gezegenimiz korumasız aşırı insan faaliyetleri nedeniyle büyük bir iklim krizi yaşıyor. Bitki türleri, yaban hayatı, sulak alanlar bir bir yok oluyor. Herkesin bir şeyler yapması lazım. Biz de sektörümüzün en kıymetli varlığı bitkileri korumak için Türkiye genelinde 3 yıldır Anadolu bitkileri kısa film yarışması düzenliyoruz. Tüm kuruluşların böyle sosyal sorumluluk yüklenmesi şart oldu.
OKUR DİYOR Kİ;
Ağaç dikme kampanyaları yapmalılar
Çevre-Yaşam köşesinin yakın takipçilerinden Sahabat Uçaner hanım, [email protected] mailime ekteki yazı ile bir de fotoğraf göndermiş bende tüm okurlarımla paylaşmak istiyorum; “Ahmet Aydın Bey öncelikle çevre ve doğanın korunmasına yönelik aydınlatıcı yazılarınızdan dolayı sizi kutlarım. Geçtiğimiz yıl Türkye genelinde haddinden fazla ormanlık alan yandı, İzmir’in etrafında da çok ormanımız yandı. Bu ormanların tekrar yeşertilmeşi lazım. Sivil toplum kuruluşları, okullar, özel kuruluşlar ağaç dikme kampanyaları yapmalılar. Ormanların biyoçeşitliliğin korunmasında, iklim değişiminin önlenmesinde ve temiz hava sağlanmasında çok önemli rolü vardır ve insanlar için de yaşamsal önem taşır. Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insan geçimini, barınmasını, yiyeceğini, ve ilacını ormanlardan sağlar. Ancak, insanoğlu bu kadar kıymetli kaynağı maalesef koruyamıyor. Dünya'daki ağaç sayısı son 30 yılda yarıya indi. Hem iklim hem de insan sağlığı üzerindeki etkilerini görmeye başladık. Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı. Bu nedenle ağaç dikmek, ormanları yeşertmek kornusunda sık sık yazın lütfen”