Ne zaman Eskişehir’e gitsem bir sürprizle karşılaşırım!

Hani LEGO parçalarını kullanarak yapılan kentler vardır! Aklınıza gelen güzelliği o kentin bir yanına eklersiniz. Bu, kimi zaman bir müze, bir heykel ya da bir eski eser olur! İşte Eskişehir böylesine bir Lego Kenti çağrıştırır bana!

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in de yönetimde bulunduğu Kent Koleji’nin, Yönetim Kurulu toplantısı için geçenlerde Eskişehir’deydik.

Hadi size ‘Oya Müzesi’ni gezdireyim,” dedi Yılmaz Hocamız. Daha önce onun Eskişehir’de yarattığı birçok eseri gördüğümüz ve her birinden çok etkilendiğim için yine heyecanla düştük Hoca’nın ardına.

OYA MÜZESİ

Kapısında ‘İmren Erşen Oya Müzesi’ yazılı olan, çok güzel restore edilmiş eski binaya girdiğimizde, oradaki 7500 oyayı bağışlayarak müzenin açılmasını sağlayan İmren Hanım karşıladı bizi. Neler vardı neler, gördüğümüz oyalarda! Beceri vardı, estetik vardı, sanat vardı…

Ve her oya ilmiğinde, yürekten akan hüzün ya da mutluluğun iğnenin ucuyla çıktığı yolculuk vardı.

Yaklaşık iki saatte gezdiğimiz müzenin avlusunda oturarak kahvemizi içerken bir yandan da İmren Hanımdan bu oyalarla Eskişehir’in buluşmasının öyküsünü dinledik.

Biz oradayken İzmir’den bir otobüs dolusu hemşerimiz müzeye geldi. Çoğu daha önce de gelmiş olmasına karşın, bu müzeyi gerekçe yaparak bir kez daha geldiklerini öğrendik onlardan.

HAMAM MÜZESİ

Kahve keyfi ve İmren Hanımım sohbeti bitmek bilmiyordu.

Kalkalım, çünkü başka bir yere gideceğiz!” dedi. “Henüz açılışını yapmadığımız Hamam Müzesi’ni de size göstermek istiyorum!”

Verdiğim söz üzerine- açılışı yapılmadığı için- bu harika müze hakkında ayrıntı veremiyorum. Ama oradan ayrılırken Yılmaz Hoca ile fotoğraf çektirmek için insanların adeta yarıştığını görünce karışık duygular içinde kaldım.

Aynı duyguları daha önce -Yılmaz Abinin isteği üzerine- İzmir’de gittiğimiz Kemeraltı’nda yaşamıştım.

Kemeraltı’nı görmek için gitmiştik ama ne yazık ki, elli metre yürüyemeden geri dönmüştük. Çünkü İzmirliler onun yolunu kesiyor, sevgi ve saygılarını ileterek birlikte fotoğraf çektirmeye çalışıyorlardı.

Eskişehir’e her gün, Türkiye’nin her yanından çok sayıda turistik otobüs gidiyor. Elbette sadece müzeleri için gitmiyorlar. Bu kentin her yanına dokunarak onu cennetten bir köşe haline getiren Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yarattığı eseri görmeye, bu kentin bir parçası olarak özgürlük ve estetik duygularının tadını çıkarmak istiyorlar.

AKP’nin ACIMASIZ BASKISI

CHP’nin bütün belediye başkanları gibi Yılmaz Hoca da AKP diktasından payına düşeni alıyor. Verilmeyen paralar, onaylanmayan krediler, engellenen projeler, açılan soruşturmalar Eskişehir için de geçerli!

Bütün bu zorluklara karşın, Yılmaz Büyükerşen sürekli yeni projeler peşinde.

Düşünce üretiyor, uygun insanları bularak onlardan en yüksek düzeyde yarar sağlıyor, ürettiğini sunmayı biliyor ve daha iyisini yapabilmek için izleyenlerin eleştirilerini öğreniyor!

Prof. Dr. Büyükerşen, takvim yaşı ile açıklanamayacak bir enerjiye sahip.

Türkiye’ denince gözlerinin içi gülüyor!

Yaratıcı, kararlı ve becerikli bir sanat insanı olan Büyükerşen, bu niteliklerle yoğrulmuş yöneticiliğini keşke başka boyutlarda da Türkiye’ye sunabilse!