Gerence’yi bilir misiniz? Urla’nın Balıklıova Köyü’ne 8 km. uzaklıkta bir koy. Gerence Koyu’nun kıyısında İltur Sitesi’nde 24 yıldır yaz dinlencemizi geçiririz. Gerence’nin adı “haydar” olan rüzgârı pek ünlüdür. Önceleri çok tedirgin olduğumuz, ama şimdi alıştığımız bu rüzgârı temmuz sıcağında daha bir sever olduk. Çok sıkılsak da çılgın sıcaklarda “haydar”ı özlüyoruz, çağrılar gönderiyoruz ona.
Haydar esince taflanlar, güller, zeytinler, çamlar, sardunyalar, nar ağaçları, begonviller de bir yerlere tutunmak için çırpınıp duruyorlar.
Böyle günlerde dingin bir köşeye çekilip rüzgârı da ezgi gibi duyumsayarak kitap okumak, yazmak hoşuma gider. Ağaçlar, çiçekler rüzgârdan tutunacak yer ararken, ben de Gönül Çatalcalı’nın “Tutunmak” adlı kitabıyla öykülere tutunuyorum.
Tutunmak…
Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak mı? Peki başka nedir? Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, kendini kabul ettirmek, kendine bir yer sağlamak, kendi üzerine koymak, kullanmak…
Bunca anlamı barındıran sözcük, gün gelir Gönül Çatalcalı’nın kalemiyle öykülenir, kitabına ad olur.
Tutunmak (*) Çatalcalı’nın daha önce yayımlanan Hiçbir Şeyin Beklentisi (2006), Yedi Yeşil Fil (2009) ve Güvercin Beyazı (2011) adlı öykü, İsimsiz adlı ilk romanından sonraki yeni öykü kitabı.
Çatalcalı her kitabında olduğu gibi bu kez “Tutunmak”ta da kendini şöyle tanıtıyor:
Dünya vatandaşı, Türkiyeli, Egeli, Akhisarlı, Karşıyakalı, Eğitimci. Çatalcalı, Egeli Kadın Yazarlar Platformu’nun da çalışkan, üretken üyelerinden.
1994 yılından bu yana yazıyor. Yazıları, denemeleri, öyküleri, kitap eleştirileri
İzmir-İzmir, Agora, Ünlem, Kurşun Kalem, Çini Kitap, Beşparmak, Varlık, Edebiyat Nöbeti, Notos Öykü, Öykü Teknesi gibi dergilerde yayımlandı.
Çatalcalı için vurgulanan şu sözler de anlamlı: “Bir değiştirme yaşıyor edebiyatın karasularında; orada hayatın içinde olamadığı kadar anarşist, karşı duramadığı kadar protest, dillendiremediği kadar ödünsüz, görünemediği kadar duyarlı, söyleyemediği kadar eleştirel, kendisinin bile farke(d)emediği kadar biriktirici...”
Yazar, yaşama tutunanlara, tutunma çabalarına, tutunmuşluğun sevincine, zorluklara tanık ediyor bizi. Öyküleri ardı ardına okurken, yalnızlığa terkedilmiş yaşlıları, çevrelerinden baskı gören kadınları, siyasi tutuklulukları, çocuk tecavüzlerini, sevgisiz büyüyenleri, hayat kadınlarını, geçim sıkıntısına sıkışanları da buluyoruz yanımızda.
Tutunmak’ta yirmi üç uzun, on sekiz kısa öykü bulunuyor. Çatalcalı farklı kesimlerden kadınları da anlatıyor öykülerinde. Geleneklerine bağlı olanlar, çocuğunu yitirenler, ekmek parasını ottan çıkaranlar, çocuk gelinler, Cumartesi Anneleri, çevre baskısı yaşayan kadınlar... Çatalcalı, tüm bu kadınları anlatırken, onların dik duruşlarını, onurlu davranışlarını da yansıtmayı unutmuyor.
Gönül Çatalcalı öykülerinde şiirsel bir dil kullanmayı yeğlemiş. Hatta bazı öyküleri şiir niyetine de okuyabiliyorsunuz. İki dizelik En öyküsündeki gibi: “Baharı sakla koynunda, ılık ve ten / Kara kışta bir damlacık umut, sımsıcak, en...”
Bu dil öykülere farklı bir tat, sevimli bir okuma akışı da sağlıyor. Sözcüklerin seçiminde başarılı. Çatalcalı okuru yormuyor. Meraklandırıyor, ilgiyi sürdürüyor, öykünün sonuna gelince de şaşırtmayı seviyor.
İnsanın aynı kentte oturuyor olup da sevdiği, değer verdiği, yazdıklarını önemsediği yazarlarla, şairlerle buluşması, söyleşmesi, özlem gidermesi önemli, anlamlı gelir bana her zaman. Gönül Çatalcalı da onlardan biri.
(*) Tutunmak, Gönül Çatalcalı öyküleri, 152 sayfa, Tekin Yayınevi, Nisan 2016