Oysa mümkün müdür, sahip olduğu zenginliklerin farkında olan birinin elindekileri almak? Onu yok saymak?
Sadece farkında olmak ve bilmek de yetmez, gelecek kuşaklara aktarmak da gerekir. Muğlalı yazar, şair Prof. Dr. Şadan Gökovalı, bunu en iyi yapanlardan biridir.
***
Bugün aynı gazetede yazmanın onurunu yaşadığım Şadan Gökovalı ağabeyimle yıllar önce bir seyahatte tanışma fırsatı bulmuştum. O zamanlar İzmir Senfoni Orkestrası, köylere kasabalara gidiyor, insanlara klasik müziği anlatıyor, konserler veriyor, ben de gazeteci olarak onları takip ediyordum. Bu seyahatlerden birinde rehberimiz Şadan Gökovalı'ydı. Ben ağzım açık yol boyunca onu dinlemiş, sustuğu anlarda anlatması için sorular sormuştum. O da hiç yorulmamış mitolojik öykülerle yolculuğu bir masala çevirmişti. Çok rehberle seyahat etmiş ama tarihin bu kadar şiirsel ve özenerek anlatıldığını ilk kez ondan işitmiştim.
Sonrasında kitaplarını okudum, yazılarını takip ettim.
Geçtiğimiz günlerde de Şadan Gökovalı için hazırlanan bir belgesel olduğunu ve ilk gösteriminin 22. İzmir Kitap Fuarı'nda yapılacağını duyar duymaz da izlemeye gittim. Baharın coşkusu fuara girerken gördüğüm her insan kalabalığıyla çoğaldı. Ellerinde kitap olanları, stantlar arasında dolaşanları takip ettikçe içimdeki martılar çığlık çığlığa uçuştu... Merdivenleri çıkarak gösterimin yapılacağı yere doğru gittim. Ustanın 50 dakikaya sığdırılmaya çalışılan hayat öyküsünü izlemeye gelenler, salonu doldurmuştu.
Yönetmenliğini Ali Murat Günay’ın yaptığı “Ben Kitaplarımla Yaşadım” adlı belgeselde kaleme alınanları izledikçe... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan öğrencileri olan CHP Milletvekili Atila Sertel ve gazeteci - yazar Yılmaz Özdil ile İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen'in anlattıklarını dinledikçe ağabeyim Şadan Gökovalı'yı tanıdığım için kendimi daha da şanslı hissettim.
Sertel'in "Bize aynı zamanda iyi insan olmayı öğretti" söylemi ve Özdil'in, "Öğrencileri hapse de girmiş olsalar, her zaman yanlarındaydı" vurgusu, aynı zamanda belgeseli seslendiren Dikmen'in anlattığı anısından çıkardığımız "Rehberlerin rehberiydi" ana fikri çok önemliydi.
***
Köyünden çıkıp Muğla'da, Aydın'da ve İzmir'de eğitimini tamamladıktan sonra bir yurt sever olarak, gerek TRT için hazırladığı programlarda, gerek üniversitedeki hocalığı sırasında, gerekse rehber olarak Anadolu'yu gezerken tüm bilgi birikimini paylaştı. Hafızasındaki 5 bin şiirle süslediklerini, Zeus'un Afrodit'in Agemennon'un yaşattıklarıyla dillendirdi, kimseden esirgemedi bildiklerini...
Yüzlerce insan yetiştiren, binlerce makaleye imza atan ve tarihi bu kadar iyi anlatan, Halikarnas Balıkçısı'nın ve Azra Erhat'ın manevi oğlunun kişisel tarihini kayıt altına aldıkları için RGB Film Yapım’a da teşekkür etmek gerekiyor.
Elbette bize düşen de onun ve bu vatanın kıymetini bilenlerin izinden gitmektir.
Seka, Sümerbank, Çaykur, limanlar, marinalar, madenler, Tekel, Tüpraş, hipermarketler, özel hastaneler, sigorta şirketleri ve bankalar satılmış olabilir... Ama bu toprakların öyle insani değerler vardır ki, onları hiçbir güç satın alamaz, ele geçiremez...
Sen çok yaşa Şadan Gökovalı...