Rusya Ukrayna’yı ele geçirme konusunda ilerler, ahir ömrümüzden bir 14 Mart daha, doktorlara karşı sevgi dolu yöneticilerle geçerken… Dövlete ait sağlık yerleşkeleri, on yıldan fazla süredir Sosyal Güvenlik Kurumu primlerine yapılan zamların çok çok altında artan değerlemeler ile fonlanan, buna bağlı olarak büyük oranda zarar eden ve kalitesi de ister istemez düşen düşürülen sağlık sistemine sahip… Uganda’nın altındaki demokrasi seviyesi ile de ünlü ülkemizin en üst liginde, şehri memleket İzmir’i beş sezondur gururla temsil etmekte olan Göztepe… Dörtte dört galibiyetin ardından bu yoldaki direkt rakiplerine yenilerek, beşte beş mağlubiyet ile hem kümede kalma yolunda önemli bir yara aldı… Hem de yine yeni yeniden teknik direktör değiştirme sürecine girdi.
Nestor El-maestro Hoca yaklaşık 28 gün içinde kale arkası tribünü boyunca pankartı yapılan -en son kime nasip olmuştu bu gurur en azından benim kendimi bildiğim dönemlerde hatırlamıyorum, Ali Gültiken teknik direktör değiken, rahmetle andığım Adnan Süvari vefatından yıllar sonra yapıldıydı- adam olma aşamasından, “Nestor istifa…” aşamasına geldi.
Geçen hafta Kasımpaşa maçı için “Tarihsel olarak Göztepe’ye ters gelen ama kanat savunması sıkıntılı takımlardan ve düşmeme açısından rakiplerden biri. Tüm takımın ve bireysel olarak maç alma potansiyeli olduğunu bildiğimiz Halil, Adis, Cheriff, Di Santo, Soner, Tijanic, Lourency gibi oyuncuların fark yaratacak işler yapması gerek. Göztepe hemen her maç gol atabildiği için sonucu yine yenen goller belirleyecek… Göztepe’nin üç gol yediği bir maçı çevirmesi imkansıza yakın. Umarım başta İrfan Can tüm takım iyi gününde olur ve gol yemeden atmayı başararak kazanmayı en azından kaybetmemeyi becerirler. “.
Göztepe, cezalandırılan 15000 taraftarı tribünde yerini alamasa da, 7500-8000 kişilik bir kitle ile haftanın dördüncü kalabalık tribününü oluşturan sevenleri önünde maça nispeten iyi başladı … Ama Obinna’nın kaptırdığı topla gelişen atakta 0-1 geriye düştü. Ardından Cheriff’in karıştırdığı ortamdan seken topa Di Santo’nun kaliteli forvet vuruşu içeren golü ile 1-1’I hızlıca yakaladılar … Devre 1-1 biterken ikinci devrenin hemen başında Göztepe atak fırsatı bulamadan önce, seken şut kurbanı olarak 1-2 geriye düştüler, ardından Kerim’in hatasıyla 1-3 oldu maç… Oyuna sonradan giren, Soner’in kritik pasında topu alan Göztepe’nin çocuğu Halil Akbunar çizgiye indi, asistinde Cheriff 2-3 yapsa da takım beraberliği yakalayamadı.
Bir sonraki kovulacak teknik direktörün belirlenmesi sürecinin ontolojisinde yönetimce takımın maliyeti muhtemelen ülkenin ekonomik süreci nedeniyle de düşürülürken -verdikleri izlenim o- öyle ya da böyle kalitesinin haddinden fazla düşürülmesinin… Devre arasında gelen takviyelerin azının net fayda verebilmesinin… Takımın en çok eleştirilenleri, mevcut şartlarda –daha iyileri olmadığı için- haksız eleştirildiklerini düşündüğüm; İrfan Can, Halil ve Soner’e (Berkan ve Adis de var burada ama onların en azından alternatifi var) daha iyiyi geçtim aynı kalitede alternatif alınamamasının -Piric’in neden ikinci kaleci olarak alıdığını hala kimse anlayabilmiş değil- sayabiliriz.
Nestor Hoca her maç olmasa da çoğunda, pek çok Göztepeliye, hayatta kendilerini en mutlu eden seviyedeki futbolu seyrettirdi. Buna karşı dörtte dört galibiyetin ve pankartın ardından, takıma yeni transferler gelince durum daha iyi değil daha kötü oldu… Bunda takımdaki yapısal problemlere kalıcı çözüm gelememesi getirilememesi getirememesinin, rotasyonların sisteme alışamamasının ya da gelenlerin kalitesi ve/veya takıma taktiğe alışamamasının etkisi olmuş olabilir. Bir antifutbol ülkesinde futbol oynamanın zorluğu… Defans ile birlikte İrfan Can’ın formundaki dalgalanmalara ve gol yeme problemine ve mevcut düzen içinde işler kötüye gittiğinde alternatif planlar oluşturmadaki Nestor zorlukları da gidişine katkıda bulundu. Sonuç yolları Göztepe ile ayrıldı.
Hakem Atilla Karaoğlan ve Göztepe’nin video yardımcı hakemi haline gelen Tugay Kaan Numanoğlu, maçta Göztepe’nin bir gri penaltısını atladılar…
Bir anekdot… Takımın devre arası en az beş net tak/çalıştır transfere ihtiyacı vardı, beş kişi geldi ama şu ana kadar biraz Moubandje ve biraz da Di Santo dışında net fayda pek gelmedi. Aytaç eski takımlarına karşı çok zorlanıyor gözüktü.
İkinci anekdot Halil-Berkan ve Soner’in hatta Adis’in takım için dezavantaj değil, bu takım için -mevcut şartlardaki – diğer oyuncularla birlikte olmazsa olmazlar olduğunu düşünüyorum…
Üçüncü anekdot… En azından mantıksal olarak 100 Göztepeliye sorsak en iyi teknik direktör seçenekleri arasında Tomasz’ı yazanın çok olmayacağını söyleyebilirim. Umarım mutlu yaşlar dilediğim Sayın Başkan Mehmet Sepil doğru kararı vermiştir. Aksi durum ne yazık ki herkes için oldukça hüzün gözyaşı verici olacak.
Velhasıl kelam… Bu, tarihte görülmemiş, hakem listesindeki, sezon bitimine 10 hafta kala yapılan değişiklikler liglerde düşmeyi ya da düşmemeyi etkileyecek mi göreceğiz… Vazgeçince kaybedersin...10 maç kala bırakmanın saçma olduğunu tartışmaya gerek yok... Göztepe’nin işi zor ama imkansız değil… Mevcut durumdan çıkmak için, Başkan Sepil-yönetim-teknik heyet-oyuncu grubu ve taraftar bir araya gelmek, ligde kalmayı egolardan vaz geçerek gerçekten istemek ve elden gelenin en iyisini yapmak durumunda… Genel görüşten farklı olarak takımı tutarsa eskilerin çabasıyla, yenilerin uyumunun ve çabasının kurtarabileceği kanısındayım... Yeni Hoca umarım takımın kapasitesi dahilinde, optimum defans ve ofansı oluşturabilir. Trabzon’da takımın gol atma olasılığı yüksek ve sonucu yine yenecek ya da yenmeyecek goller, verilmeyecek gereksiz penaltı ve kartlar belirleyecek… Umarım başta Halil, Adis, Cheriff, Di Santo, Soner, Tijanic, Lourency fark yaratbilirler ve gol yememeyi başarırlar... Tüm takıma ve camiaya başarılar diliyorum.