Walt Disney… Çocuğumuzun sihirli dünyasını inşa eden adam. Bugün milyarlarca işletmenin bir yapısı olan Disney markasının arkasında, hayallerine sıkı sıkıya sarılan bir adamın azim dolu hikayesi var. Ama bu yolda, peri masallarındaki gibi kolay olmuyor.

1901 yılında, Chicago'da dünyaya gelen Walter Elias Disney'in sanata olan ilgisi küçük yaşta başladı. Gazetelere, okul defterlerine durmadan resimler çiziyordu. zorlu bir çocukluk geçirdi. Maddi sıkıntılar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı, ancak hayallerinden asla vazgeçmedi. Çizime olan tutkusu onu sürekli yeni şeyler denemeye itti. Karikatürist olmaya karar verdi ve Kansas City'de bir reklam şirketinde çalışmaya başladı. Ancak o yıllarda animasyon henüz popüler değildi, çizgi filmlere yatırım yapan kimse yoktu. Walt ise bu yeni sanat eserinin geleceğindeki gücü hissediyordu. Kendi animasyon şirketi olan Laugh-O-Gram Stüdyosu'nu kurdu. Büyük hayallerle başlasa da mali sorunlarla boğuştu ve iflas etti. 22 yaşında beş parasız kalmıştı. Bir çok insan bu yerde pes ederdi ama cebindeki son birkaç dolarla Hollywood'a gitti. Çünkü burada kendini yeniden kanıtlayacağına inandı.

Los Angeles'a vardığında elinde sadece birkaç kısa animasyon projesi ve sınırlı bir bütçesi vardı. İlk başlarda stüdyolar onu ciddiye almadı. Ancak kardeşi Roy Disney ile birlikte kolları sıvayıp çalışmaya başladı. 1928'de tarihin en ünlü karakterlerinden biri doğdu: Mickey Mouse ! Walt Disney'in hayatındaki en büyük dönüm noktalarından biri, Mickey Mouse karakterini yaratmasıydı. Başlangıçta kimse ona inanmadı, hatta "konuşan fare" fikriyle dalga geçtiler. Ancak Walt, vizyonundan emindi ve Mickey Mouse, kısa sürede tüm dünyada büyük bir fenomen haline geldi.

Walt Disney'in en büyük hayallerinden biri, çocukların ve yetişkinlerin birlikte eğlenebileceği bir "mutluluk yeri" yaratmaktı. Bu hayalini gerçekleştirmek için yıllarca çalıştı ve sonunda Disneyland'ı inşa etti. Disneyland, açıldığı günden itibaren milyonlarca insanın hayallerini süsleyen bir yer oldu.

Walt Disney, hayallerinin peşinde koşarken başarısız oldu. Ancak daha büyük bir azimle geri döndü. 1966'da akciğer kanserine yakalandığında bile yeni projeler üzerinde çalışıyordu. Disney World'ün temelleri atılmıştı ama açılışını göremedi. Öldüğünde geriye sadece bir şirket değil, bir kültür bıraktı. Onun yarattığı karakterler, filmler ve eğlence parkları, yıllar sonra bile insanın hayatına dokunmaya devam ediyor.