Kadınlar Günü'nün kökeni, 1857 yılında ABD'de greve giden kadın çözümü hak arayışıyla başlıyor. Daha iyi çalışma koşulları, eşit ücret ve insanca muamele görmek isteyen kadınlar, maalesef polisin baskısıyla karşılaşıyor. Bugün ise kadınlar yine aynı taleplerle mücadele ediyor. Türkiye'de ve dünyada kadınlar, işlerinde, sokakta, evde, toplumsal hayatta ikinci planda bırakılıyor.

Kadınlar Günü, aslında bir kutlamadan ziyade bir hatırlatma günü. Kadınların yüzyıllardır verdiği mücadelelerin, elde ettiği kazanımların ve hala aşılması gereken engellerin bir hatırlatıcısı. Evet, kadınlar artık daha özgür, daha güçlü ve daha görünür. Ama hala her gün ayrımcılıkla, şiddetle ve eşitsizlikle mücadele ediyorlar.

Kadınlar Günü'nde sadece çiçekler ve mesajlarla yetinmek, sorunun üzerini örtmekten başka bir işe yaramıyor. Samimiyetle söylemek gerekirse, bu günün anlamı çok daha derin. Kadınların hakları için mücadele eden, sesini yükselten ve değişimi savunan her bir insanı hatırlamak ve desteklemek gerekiyor.

Kadınlar, bilimin, sanatın, politikanın ve iş dünyasının her alanında var. Ama bu var, çoğu zaman ekstra bir çabayla mümkün oluyor. Kadınların başarıları bile cinsiyet kalıpları içinde değerlendirilmek zorunda kalıyor. Oysa ki mesele hak ettiklerini almaları.

Bugün dünyayı güzelleştiren, emeğiyle, sevgisiyle, mücadelesiyle var olan tüm kadınların günü… Kadınlar, bir toplumun kalbidir; Hayatın her alanında izleri vardır. Kadın olmak, sadece bir kimlik değil, bir direniş, bir güç, bir varoluş mücadelesidir. Ama bugün yalnızca kutlama değil, bir anma günü de olmalı… Şiddete, adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı mücadele ederken hayatların kaybetmiş tüm kadınları saygıyla anıyoruz. Kadın cinayetlerine kurban giden, hayalleri yarım kalan, sesi duyulmamış, adaleti arayan tüm kadınlar… Sizleri unutmadık.

 Çiçekler solabilir ama haklar kalıcıdır. Kadınlar Günü, sadece 8 Mart'ta hatırlanacak bir konu değil. Eşit bir dünya yaratmak için her gün mücadele etmek gerekiyor.