Arada kalmışlıkların, dönüşümün, değişimin en büyük tanığıyız biz. Dijital dönüşümün, yokluğun, savaşların, güzel zamanların, varlığın, eğitimin eğitim olduğu, üniversite okumanın önemli olduğu zamanlarda genç olduk.
Ülkenin en güzel halini gördük, yaşadık. Güvenli, modern, alım gücünün yüksek olduğu böyle umutsuzluğa saplanıp kalmadığımız günlerden geçtik. En sert dönemleri bile düzeleceğimizi bilerek geçirdik. Şimdi Z kuşağına göre ‘’boomer ya da yaşlıyız’’ ama şahane bir geçmişimiz var.
Evet tam ortasındayız hayatın. 40’lı yaşların başında, gücün azaldığı bilgeliğin arttığı dönemler. Bizden büyüklerin nasihatlarını anladığımız günler... Y kuşağı olarak tarifi mümkün olmayan, bir daha yaşanma ihtimali olan çok güzel günlerden, yıllardan geçtik.
‘’Bizimkiler’’ dizisiyle çocuktuk, Zaga, Beyaz Show, Avrupa Yakası gibi dizilerle genç olduk. Eurovision gecesi tüm ülke el ele gelecek dereceyi bekledik, Dünya Kupası’nda tüm ülke genç, yaşlı maç izledik. Tarkan’la dans ettik, ‘’Yaz Aşkım’’ şarkısıyla ilk yaz aşklarımızla vedalaşmalarımıza ağladık.
Pazar akşamları banyo sonrası ailecek izlenen dizilerin, buz gibi havada yanan sobanın, ailenin varlığının en çok güven verdiği, savaştığın tek cephenin ‘’okulda oyun’’ oynarken olduğu muhteşem anlar kaldı bize.
Çocukluktan ergenliğe geçerken ‘’yazlık’’ kavramıyla tanıştık biz. Yaşıtlarımızın olduğu, gece havuz başında oturmaya doyamadığımız, kilometrelerce yolu beraber yürüdüğümüz ve asla yorulmadığımız günler geçirdik. Hiçbir gün batımı bir daha öyle güzel olmadı.
Her yaz sonu tatlı bir hüzünle vedalaşıp bir sonraki yaza kadar sözleşip ayrıldık…
LCW’nin popüler, Levi’sin bayram hediyesi olduğu günlerden, bugünlere geldik.
Kitap okumanın, kaset almanın, sevdiğimiz şarkıları radyodan kaydedip defalarca dinledik. Bazı şeyler azdı ama eşsizdi.
Soğuk kış günü, sıcacık evde anne babaya kavuşmak çok kıymetliydi. Ramazan ayında pidecide girilen sıcak pide sırası hala ısıtır kalbimizi.
İzmir’in her sokağında güvenle gezebildik. Günler, geceler bizimdi. Her gittiğimiz mekânda dostlarımız vardı. Kimse rahatsız etmeden, saatlerce eğlenir, gece sonunda evlerimize dönerdik güvenle. Kavga, gürültü bilmedik.
Sinemada film izlemenin tadını bildik. Sevdiğimiz sanatçının konserine gitmek en büyük keyfimizdi.
Çeşme’nin sokaklarında, yanık tenimize değen tatlı rüzgarla umarsızca dolaştık o küçük ama huzurlu sokaklarda.
Şimdi söyleyin siz Z kuşağı, hangisini biliyorsunuz? Hangi yaptığınız etkinlikten böylesine mutlu oluyorsunuz. Yıllar sonra bugünlerde yaşadığınız hisler size böyle yazılar yazdırabilir mi?
Yaş aldıkça anlayacaksınız ama asla bizim kadar eğlenebilen, bu ülkenin güzel günlerini görmüş ve en kötü anlarda bile umudunu kaybetmemeyi öğrenmiş olabilecek misiniz?
Umarım X kuşağı, bu ülkede bizlerin yaşadığı şahane günlerin birazını yaşayabilir. Doğdukları topraklarda, güvenli bir şekilde, huzur içinde ve gelecek kaygısı olmadan hayatlarını kurabilirler. Hak ettiğimiz değeri gördüğümüz, barınma, yaşama ve güvenlik sorunu olmayan günleri beraber kucaklamak umuduyla.