Sevgili okurlarım, yandaş hukuk, hukukun bağımsız ve tarafsız olması gereken yapısının, siyasi iktidarın veya belirli çıkar gruplarının etkisi altında şekillendirilmesi anlamına gelir. Bu kavram, genellikle hukuk sisteminin belli bir kesimin menfaatine hizmet edecek şekilde işlemesi, yargının bağımsızlığını kaybetmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi bağlamında kullanılır.
Hukukun temel prensiplerinden biri olan yargı bağımsızlığı, yargıçların ve mahkemelerin herhangi bir dış baskıdan uzak, objektif kararlar verebilmesi anlamına gelir.
Yandaş hukukta ise mahkemeler, özellikle yürütme erkinin baskısı altında karar verir. Yandaş hukukta yargıçlar siyasi iktidara veya belli bir zümreye yakın kişiler arasından seçilir, bu da hukukun tarafsızlığını bozar. Hukukun siyasallaşması iktidara yakın olanların suç işlese bile cezasız kalmasını, muhalif olanların ise hukuk yoluyla baskı altına alınmasını beraberinde getirir.
Bazı davalarda siyasi çıkarlar gözetilir, deliller göz ardı edilir veya hukuki süreçler iktidarın menfaatlerine göre yürütülür.
Normal şartlarda, demokrasi ile yönetilen devletlerde, savcılar ve hakimler, yasalar çerçevesinde bağımsız bir şekilde hareket eder. Ancak yandaş hukuk sisteminde, iktidara yakın olan isimlerin kritik yargı pozisyonlarına getirilmesi yaygındır ve bu çok tehlikeli bir yoldur.
Bu durum, iktidarın hoşuna gitmeyen, kişilere karşı açılan davaların hızlandırılması ve bazı soruşturmaların kapatılması veya adaletin manipüle edilmesi gibi sonuçlar doğurur.
Hukukun üstünlüğü ilkesine göre kanunlar, herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Ancak yandaş hukuk sisteminde kanunlar, iktidarın çıkarları doğrultusunda esnetilebilir veya hızlıca değiştirilebilir.
Örneğin, bir kişinin suçlanmasını kolaylaştıracak ya da belli bir gruba özel af çıkaracak yasal düzenlemeler yandaş hukuk yoluyla yapılabilir.
Yandaş hukuk sisteminde, iktidara muhalif olan gazeteciler, aydınlar, yazarlar, siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşları üzerinde hukuksuz baskılar oluşturur. Böyle bir yol, iktidara karşı muhalefet eden tüm güçleri birleştirir ve kaynaştırır. Bu kaynaşma milletin ittifakını doğurur.
Son söz: Demokrasi ile yönetilen devletlerde, erkler ayrılığı devletin gücüdür ve çok değerlidir. Bir erk bir başka erki baskı ile kendi yörüngesine çekerse, hukuk ve adalet yok olur. Yürütme erki, yasama erki ve yargı erki birbirinden bağımsız olursa devlet güçlenir, demokrasi güçlenir. Yürütme erki, yargı ve yasama erkini buyruğu altına alırsa, iktidar otoriterleşir. Otoriterleşen iktidarlar topluma korku salar. Hazreti Ali'nin dediği gibi "devletin dini adalettir.' Adaleti, devletin mülkünden çekerseniz milletin hak ve hukuku askıda kalır, yok olur.