Anımsarsınız, ABD'nin son başkanlık seçiminde Trump'ın karşında aday olarak Hillary Clinton vardı. Dönemin ABD Başkanı Barrack Obama'nın da Clinton'a “sıcak destek” vermediği tartışılmıştı.
Oysa işin gerçek yüzü öyle değildi...
Obama’nın Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına destek için gittiği konuşmalarda başkanlık uçağını kullanması “güvenlik nedeniyle” zorunluluktu.
ABD'de sadece başkan için geçerli bu kural kısmi bir istisna. Ancak başkan bile olsa, siyasi nedenlerle gerçekleştirdiği “uçuş masrafının yarısı”, yasa gereği Hillary Clinton’ın kampanyasınca ABD hazinesine ödendi.
Yani Obama'nın Clinton'un kampanyasına “sık sık katılamaması” desteklemediğinden değil, masrafların “yüklü miktarda” tutmasındandı...

***
Peki bu yasa nedir?
Bu yasa, Amerikan politik literatüründe tasarıyı hazırlayan senatör Carl Hatch’a atıfla “Hatch Act” diye anılan bir düzenleme. Türkçeye çevrildiğinde adı, “Muzır Politik Faaliyetlerin Önüne Geçme Kanunu” olarak adlandırılır.
Amacı da, iktidardaki partinin ve kamu görevlilerinin, devlet gücünü ve olanaklarını, seçimleri etkilemek için suistimal etmesini engellemektir.
***
1938 kongre seçimi öncesinde iktidardaki Demokrat Parti'nin, “büyük buhran”dan sonra kurulan federal istihdam kurumunu, birkaç kritik eyalette seçimde kendilerine avantaj sağlayacak şekilde “partizan işçi alımında kullandığı” iddiaları büyük bir krize neden olunca bu yasa hazırlandı.
Yasayı hazırlayan senatör Carl Hatch iktidardaki Demokrat Parti üyesiydi.
Dönemin Demokrat Partili Başkanı Roosevelt, içine “hiç de sinmese de” kongreden geçen yasayı son saatte imzalamak zorunda kaldı.
***
Yasa gereği, başkan ve başkan yardımcısı dışındaki kabine üyeleri ve bürokrasinin hiçbir görevlisi, herhangi bir “politik” faaliyete, “mesai saatleri içinde” ve unvanları, kendilerine tahsis edilmiş “makam araçları, korumalar” ve protokol imkanlarıyla katılamıyorlar. Toplumun “politik kararını etkileyebilecek” icraat, açıklama ve eylemlerde bulunamıyor. Siyasi rozet takamıyor. Kamu kurumlarına ait hiçbir araç, bina ve personel, politik faaliyetlerde kullanılamıyor. Bakanlar, bir “siyasi etkinliğe, törene, mitinge” katıldıkları zaman, makam araçlarıyla seyahat edemiyorlar.
***
Obama döneminin Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius, 2012 Şubat ayında Charlotte kentinde Sağlık Bakanlığı'nın düzenlediği bir toplantıda irticalen yaptığı konuşmasında, bu kentin yaz ayında Demokrat Parti'nin başkanlık kurultayına da ev sahipliği yapacağını hatırlatarak, Obama’nın dört yıl daha başkan kalması gerektiğini söyleme gafında bulundu. Federal denetim kurulu incelemesi sonunda, “devlet parasıyla düzenlenen” ve “bakan unvanı” kullanılan bir etkinlikte “politik açıklama yaptığı gerekçesiyle” bakanın Hacth Yasası’nı ihlal ettiğine hükmetti. Koltuğunu kaybetmekle yüz yüze kalan Bakan Sebelius, gaf yaptığı savunması yaptı ve özür dileyerek bundan sonra çok daha dikkatli olacağı sözü verdi. Bakan, toplantıya katılımı için yapılan “bütün devlet masrafını” (korumalar, uçak, konaklama vs), kişisel parasıyla ABD Hazine Bakanlığına “geri ödemeyi” kabul etmesiyle cezadan kurtuldu.
***
AKP, Pazar günü tarihi bir gün yaşadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. Olağanüstü Büyük Kongre'ye katılan “bütün delegelerin” oyu ile yeniden AKP Genel Başkanı sıfatı kazandı.
Cumhurbaşkanı sıfatının yanına, artık bir partinin de genel başkanı katıldı.
Halk oylaması ile değişen Anayasa'dan önce, Cumhurbaşkanı “parti üyesi” olamıyordu.
Şimdi oldu...
Yeni durum, hem parti genel başkanı, hem TBMM Grup Başkanı ve hem de Cumhurbaşkanı sıfatlarının “bir kişiye” verilmesine olanak sağladı.
Bu değişikliğin getireceği “karmaşayı” önümüzdeki günlerde çok yaşayacağız.
Parti genel başkanı, meclis grup başkanı ya da Cumhurbaşkanı sıfatının hangi gün, hangi toplantıda, hangi sözler için söylendiğini bilemeyeceğiz.
***
Ve bu karmaşa ile iki yıl içinde önce yerel, ardından da milletvekili ve başkanlık seçimi yapacağız.
Çok özenilen ABD'de de bile 1938 yılından bu yana uygulanan “Muzır Politik Faaliyetlerin Önüne Geçme Kanunu” bizde olmadığına göre, ortaya çıkan tablo şudur:
Ya AKP artık bir devlet partisidir.
Ya da Türkiye Cumhuriyeti artık bir AKP devletidir...