19 Mayıs, Atatürk'ün Türk gençlerine armağan ettiği önemli bir gündür. Gençliğe ne kadar güvendiğinin ispatıdır.
Dün 19 Mayıs'tı.
Her zamanki gibi işe geldim, ne duyayım?
Sözcü Gazetesi'ne “operasyon” başlamış.
İçlerinden biri de yıllardır tanıdığım gazeteci Gökmen Ulu.
Telefon ettim, evdeydi.
O da sosyal medyadan öğrenmiş, ama ne gelen varmış ne giden.
Acaba dedim, Gökmen neye çomak soktu yine?
Bıkmaz usanmaz takibinden kim sıkıldı acaba?
Sonra gülümsedim.
Temel fıkrası geldi aklıma...
***
Temel ile İdris meyhaneye gitmişler. Oturup sohbet ederken İdris sormuş:
“Söyle bakayum, bir bir daha ne eder?”
“İçi” demiş, Temel.
İdris bıçağını çekip Temel'i vurmuş.
Polisler gelip, İdris'i karakola götürmüşler. Karakolda komiser “Arkadaşını neden öldürdün?”
diye sorunca İdris içini çekip, sıkıntıyla “Çok şey bileydu...” demiş.
***
Sonra evinin olduğu sokağa vardık Gökmen'in.
Her zamanki gibi güler yüzlü.
Okuyan, duyan koşup gelmeye başladı.
Bir ara sokak yayalardan trafiğe kapandı.
Siyasetçiler geldi, arkadaşları geldi, eşi dostu geldi.
Bir tek, yazılan çizilen gibi “aramaya” gelmediler.
O kalabalığın içinde başka bir Temel fıkrası geldi aklıma...
***
Temel ile Fadime yeni evlenmişler.
Temel her sabah dağın eteğindeki kasabaya inip gazete alıyormuş. Üçüncü aydan sonra Temel bu işten çok sıkılmış.
Temel, “Bundan sonra gazetelerimi her gün sen alacaksın Fadime” demiş. Fadime de kabul etmiş tabii. Fadime de üçüncü aydan sonra sıkılmış.
Kendi kendine “Bir gitmeye 7 tane gazete alayım, her sabah birini vereyim” demiş ve Temel'e her sabah birini vermiş.
Yedinci gün Temel Fadime'ye dönmüş:
“Fadime dünyada ne kadar çok salak adam var. Aynı adam aynı ağaca aynı arabayla 7 gündür çarpıyor...”
***
Gazetecilik zor iştir.
Her sabah umut vermek, toplum adına kamuyu denetlemek zor iştir.
Hasta olamazsınız, eş dost ağız tadıyla geziye çıkamazsınız.
Her an hazır olmalısınız.
Öyle hazır gördüm ben gün boyu Gökmen Ulu'yu...
O koşuşturmada son bir Temel fıkrası geldi aklıma...
***
FBI eleman alacaktır. Gazeteye ilan verilir, üç kisi başvuruda bulunur. İlk adam odaya alınarak “Karını seviyor musun?” diye sorulur. Adam “Evet efendim” der. FBI görevlisi “Peki o zaman, karını buraya getirdik yan odada. Al şu silahı karını öldür bakalım” deyince adam silahı alarak diğer odaya girer.
Birkaç saniye sonra geri döner, kravatı gevşemiş ve terlemiştir.
Yapamayacağını söyleyerek oradan ayrılır.
Sıra ikinci adama gelir ona da aynı şeyleri söylerler, o da yapamayacağını söyler ve gider.
Son olarak sıra Temel'e gelir. Ona da aynı şeyler söylenir ve Temel içeri girer. Bir-iki saniye sonra bam bam bam bam bam diye silah sesleri ve hem arkasından büyük bir şangırtı ile cam kırılması sesi duyulur.
Temel geri döner biraz terlemiştir. FBI görevlisi sorar:
“Ne oldu?”
Temel Gayet sakin;
“Bana verdiğiniz tabanca kuru sıkı çıktı. O yüzden Fadime'yi pencereden aşağı atmak zorunda kaldım...”
***
Kıssadan hisse:
Temeller de bu ülkenin güzelliği...