Bir ana dili öğrenmekle o dilin inceliklerine hâkim olmak arasında çok büyük farklar var. Sözgelimi, meramını anlatabilmek başka, dili bir sanat gereci olarak bambaşka bir şey. Türk dilinin ustalarındandı Emin Özdemir. Onun yapıtlarından seçtiğim bir derleme, eskiler için hoş bir hatırlatıcı, yeni kuşaklar için ilham kaynağı olabilir
Türk dilinin ve edebiyatımızın büyük emekçisiydi Emin Özdemir. Aynı zamanda parlak bir öğreticiydi. Yazılarında 'dil' ile 'edebiyat'ı engin bilgisiyle aynı potada eritti. Uzun yıllar görev aldığı okullarda öğrencilerine dilin inceliklerini sabırla ve sevgiyle aktardı. Eserleri, doğru ve güvenilir bilgi kaynağı ve yeni kitaplara, yeni yazarlara ulaştıran esin kaynakları oldu hep.
Özdemir'in "Dil, yazının temel özdeğidir. Yazarlığın onuru, yaratıcılığın gizi dildedir büyük ölçüde" sözü, sanki bugünler için söylenmiştir. Özellikle de berbat fanzinleriyle 'bir an evvel şöhret' yoluna girmiş yazarlık heveslileriyle dijital medyanın dil katili yeni kuşak editörleri bu sözün ne anlama geldiğini iyi düşünmeli.
TÜRK EDEBİYATININ HİZMETİNDE BİR ÖMÜR
Akademisyen, dilbilimci ve edebiyat araştırmacısı Emin Özdemir Köy Enstitüsü çıkışlıydı. Ardından Gazi Eğitim Enstitüsü'nde okudu. Zaten öyküler, düz yazılar, sonra vazgeçse de şiirler yazıyorken ABD'de Columbia Üniversitesi'nde “değişik düzeylere göre metin yazma ve anlatım teknikleri” dersleri aldı. Uzun yıllar Ankara, Gazi ve Hacettepe Üniversitesi'nde akademisyen olarak görev yaptı. Yaşadığı dönemlerin önemli edebiyat dergilerinde dile, edebiyata, kültüre ve toplumsal sorunlara dair tadına doyulmaz yazılar yazdı. TÜBİTAK Bilim ve Teknik ve Bilim Çocuk dergilerinde yayın danışmanlığı görevlerinde bulundu. Türk Dil Kurumu'nda farklı görevler üstlendi. Bir TRT klasiği olan Bir Kelime Bir İşlem programı için kelime analizlerinde bulundu. Ancak herkesin her şeyi kendiliğinden biliverdiği, parlak ekranda iki tıkla erişiverdiği günümüzde Emin Özdemir gibi değerlerden habersiz yetişiyor yeni kuşaklar. Ustanın yapıtlarının arasından seçtiğim kitapları, özellikle günümüzün genç okur ve yazarlarının dikkatine sunuyorum.
Yüzler ve Sözcükler: Mektup şeklinde yazılan, o yılların ünlü dergilerinden ‘Sözcükler’de yayımlanmış Türkçenin güzellikleri ve inceliklerine dair yazılardan derlenen ‘Yüzler ve Sözcükler’i yazarın kendi ifadeleriyle takdim edeyim.
"Kitabı okurken zaman zaman Gülten Akın'ın şu dizelerindeki ortamı da duyumsayacaksınız;
Susulan bir yere gelindi
yalnızca susulan bir yere gelindi
eksikliydi çünkü sözler ne kadar söylense
..........
Ozan seçkisinin eriştiği gerçektir bu: Söz eksikliyse, insan da eksiklidir; çünkü insan sözdedir.
Peki nedir sözü eksikli kılan? Bu kök sorunun ardına düştüm.
................
... yazarlarımızdan, ozanlarımızdan örnekler seçtim yazılara. Tadımlık düzeyinde de olsa bunlarla Türkrçenin inceliklerini güzelliklerini duyumsatmayı düşledim..."
İyi kitaplar, kendilerinden taşar, farklı yazarlara ve kitaplara sürükler okurunu. ‘Yüzler ve Sözcükler'in en değerli yönü bu. Işığı sadece kendi sözüne değil başka sözlere de tutması.
O İyi Kitaplar Olmasaydı: Marcel Proust'tan bir alıntıyla sayfalarını aralamaya başladığımız kitap, Cervantes, Ernst Fischer ve Mo Yan'dan Kafka'ya... Saramago ve Thomas Bernard'dan Orhan Kemal ve Yaşar Kemal'e ülkemizden ve dünyadan birçok yazarın yapıtları ve düşüncelerine odaklanıyor. Işığında bambaşka ufuklar açan ve güncelliğini koruyan denemelerden oluşuyor ‘O İyi Kitaplar Olmasaydı’.
Anlatım Sanatı / Konuşma Sanatı: İşi ve mesleğinin geriği göz önünde olanlar, sözünü bir diğerine aktarma uğraşı içindeki öğretmenler, gazeteciler ve hatta yöneticiler için doğru anlatım ve güzel konuşma tekniklerini anlatan son derece yararlı kaynaklar.
Yazınsal Türler: Türünün klasiği bir yapıt. Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi öğrencileri için yazılmışsa da edebiyata ilgi duyan sıkı okurlar, genç yazar adayları ve işi yazıyla olan medya mensupları için mükemmel bir başvuru kaynağı.
Edebiyat Sözlüğü: Ustanın seçtiği belli başmlı dil ve edebiyat terimlerini, edebi sanatları, dilbilgisi terimlerini kendi bağlamlarında örneklerle açıklayan özgün bir sözlük.
Yüzler ve Sözcükler, O İyi Kitaplar Olmasaydı: Yazınsal Türler, Edebiyat Sözlüğü, Anlatım Sanatı / Konuşma Sanatı / Emin Özdemir / Bilgi Yayınları
2.Yazarın hayatının romanı: Babamın Kuşağı ve Ben
Güneşin Öldüğü Gün, Patlama Kayıtları, Günler Aylar Yıllar ve Canlanan: Lenin'den Öpücükler gibi yapıtlarıyla tanıdığımız Çinli yazar Yan Lianke, bu otobiyografik romanını, çocukluk dönemine, o zamanların yetişkinlerine ve yaşanan hayatın geleneksel yapısına özlem ve saygı duruşu ifadesi olarak kaleme almış. Lianke bu kitabında,tabiri caizse ekmeğini taştan çıkarır gibi var ettiği bir haylı sıkıntılarla geçen ve kendisini uluslararası şöhrete sahip bir yazar yazar yapan serüvenini anlatıyor. Bu aynı zamanda bir zamanların gelenekleri ve yakın tarihinde yaşadığı devasa değişimleriyle büyük bir ülkeyi tanımak anlamına da geliyor. Babamın Kuşağı ve Ben, aile büyüklerinin, özellikle babaların kızlarına çeyiz hazırladığı, aile odaklı değerlerin toplumu ve hayatı yönlendirdiği yitip giden hayata bir güzelleme olarak da okunabilir.
Yan Lianke, anı romanına çocukluğun başlıyor ve yazar olana kadar çektiği sıkıntılarla kuruyor romanını. Tarla bahçe işlerinden sonra taşocağında işçilik, derken çimento fabrikasından askeriyeye uzanan ve durmadan çalışmakla geçen ve aralarda yazarlığının ilk esiniyle duygularını, birikimlerini sözcüklere dökme uğraşı veren genç Lianke'nin çırpınışını izliyoruz romanda.
Bunların da ötesinde Lianke'nin özlemle yâd ettiği babasının kuşağına bir şükran ifadesi bu roman: Sağlık sorunlarına karşın rağmen ailesi ve hasta büyük kızı için çırpınarak erken yaşta hayata eden bir baba... Köyün en güzel evini inşa eden ama kumar yüzünden herşeyini yitiren bir amca... Köyün dışına çalışmaya giden silik kişiliğiyle dikkat çeken bir başka amca.
Babamın Kuşağı ve Ben, bugünün kuşaklarına yabancı gelse de olanca naifliği ve eski kuşakların iç geçirerek andığı, özlemini çektiği eskilerde kalmış bir hayatın romanı.
Babamın Kuşağı ve Ben / Yan Lianke / İthaki Yayınları
3. Pek komik ve bir o kadar zavallı hallerimiz
İlkay Yıldız'ın parlak kurgusuyla dikkat çeken, birbirine eklemlenmiş altı bölüm ve on iki öyküden oluşan ikinci kitabı Dünyanın Yan Etkileri'nde insan psikolojinin uç duyguları ele alınıyor. Açgözlülük, kötü mizah anlayışı, başarı saplantısı, kurnazlık, sabırsızlık, hayal kırıklığı, bencillik, yalnızlık, kadercilik, vasatlık, düşmanlık, kibir, can sıkıntısı, alaycılık, delilik, umutsuzluk, kronik iyimserlik, şanssızlık ve şöhret budalalığı gibi davranış biçimlerimiz, yazarın acımasızca ustalıklı ve ironik dilinde vücut bulmuş.
Dünyanın Yan Etkileri / İlkay Yıldız / Everest Yayınları
4.Karyalılar: Troya'nın süslü savaşçıları
Karyalıların (Karia) Anadolu'nun en eski yerli halklarından biri olduğu söylenir. Günümüzdeki coğrafik yerleşime göre Ayrın, denizli ve Muğla civarında yaşamışlardı. Kökleri Antik Yunan kavumlerinin Ege kıyılarında koloniler kurmasından ço k daha öncelerine dayanır. Yapı Kredi Yayınları'nın 'Tarih' serisinden çıkan Karialılar - Denizcilerden Kent Kuruculara, Karya'nın prehistorik çağlara tarihlenen en erken yerleşimlerinden Geç Osmanlı Dönemi’ne uzanan arkeolojik ve tarihi geçmişi hakkında bugüne dek yapılmış çalışmaların ve güncel araştırmaların bir özetini içeriyor.
Karyalılar, Akdeniz’de geçtikleri her yeri yerleri talan ederek Geç Tunç Çağı’nın güçlü imparatorluklarının çöküşüne katkıda bulunan efsanevi deniz kavimlerindendir. Yüzyıllar sonra Homeros Karyalıların Greklere karşı Troia kentini savunmaya gelen halklar arasında yer aldığından söz etmiştir. İlyada ve Odessia'nın yazarının Karyalı askerleri tasvir ederken kullandığı “savaşmaya bir kız gibi altınlarla süslü geldiler” ifadesi, onların ne kadar zengin bir halk olduğunun kanıtıdır.
Karialılar - Denizcilerden Kent Kuruculara / Olivier C. Henry, Ayşe Belgin Henry / Yapı Kredi Yayınları
5. İrlanda'dan 'gizli bir başyapıt'
Çağdaş İrlanda edebiyatı yazarları, Bram Stoker, Oscar Wilde, James Joyce ve Samuel Beckett gibi dev klasik isimlerin yükseklere astığı edebiyat sancağını başarıyla dalgalandırıyor. Ülkesinde aldığı bir çok ödülle onurlandırılmış Keith Ridgway de bunlardan biri.
Ülkenin önemli isimlerinin 'gizli bir başyapıt' olarak değerlendirdiği romanında modern Londra'dan insan manzaralarını izliyoruz. Eğlenceli partilerin yüzlerinden keder akan yalnızları, kendilerini ararken başkalarını bulanlar, kafalarını açmaya çalışırken ruhunu ifşa edenler, kaybolanların yerine geçenler, durmadan konuşup hikâye anlatanlara dikkat kesilirken neşeli mekanlarında ölümcül fıkraları da işitiyoruz.
Keith Ridgway’in, uzun zaman sonra yayımladığı son romanı Şok, yazarın aynı zamanda dilimize çevrilen ilk yapıtı.
Şok / Keith Ridgway / İthaki Kitap
6. Dostluk, kıskançlık ve ihanete dair
Ünlü Macar yazarın romanının konusu şöyle: General Henrik, Dünya Savaşı ortalığı kasıp kavururken yaşlanıp güçten düşmüş, çekildiği inziva hayatının her anında, tam kırk bir yıl önce bir anda ortadan kaybolan arkadaşının yollarını gözler. Onun kendisine döneceğine olan umudu ve inancı tamdır. Çünkü çocukluğunda ve gençliğinde sıkı bağlar kurduğu bu dostun ölmeden önce cevaplaması gereken sorular vardır. Bir Burjuvanın İtirafları'nın yazarından dostluk, kıskançlık, ihanet ve insan doğası üzerine usta işi bir roman.
Mumlar Sonuna Kadar Yanar / Sándor Márai / Yapı Kredi Yayınları