Yarın yeni yılın son günü ve pek de iyi bir yılı geride bırakmadık. Türkiye’de yaşayan insanların önemli bölümü, özellikle de gençler, bugünden ve yarınlardan umutlu değil. Bense umutluyum; çünkü bir Atatürkçüyüm…

Türkiye’nin ekonomi, hukuk, eğitim gibi birçok alanda dibe vurduğu bir gerçek ve pırıl pırıl gençlerin haklı olarak yurt dışına kaçma çabaları üzücü... Bunlara karşın, geçen yıla oranla gelecekten daha umutlu olmamın nedenleri var.

Bunların başında Atatürk’ün değerinin daha iyi anlaşılması, CHP’de ‘Atatürk’süz Yeni CHP’ safsatası ile 14 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu’nun yerini, Atatürk’ün izinde yürüyen Özgür Özel’in alması ve ardından CHP’nin birinci parti durumuna yükselmesi geliyor. Erdoğan’ın iktidarının sürmesinde önemli pay sahibi olan Akşener’in koltuğundan inmiş olması da çok sevindirici. Bu iki ismin yokluğunda, Erdoğan’ın seçim kazanma şansının bulunmadığını düşünüyorum. Aday olabilse bile, Yavaş veya İmamoğlu’nun ezici bir üstünlükle Cumhurbaşkanı seçileceğine olan inancım, umutlarımı arttırıyor. Bazı ayak oyunları ile bu adayların önü kesilirse, halkın bunun cezasını sandıkta keseceğinden de eminim. Ama 2025’in özellikle sabit gelirliler için kolay bir yıl olmayacağı ve bu yıl içinde seçim olasılığının şu an için zayıf olduğu görünüyor.

Türkiye çok daha zor koşullardan düze çıkmış, küllerinden doğmuş bir ülke. Tarihte yapılan hatalardan ders alıp, akıl ve bilimin ışığında birlik olursak, aşamayacağımız engel yok. CHP’ye oy verenler eleştirilerini sürdürsünler; ama yaptıkları eleştirilerin yarısı kadar da destek verebilseler, keşke. Kazanılan belediyelerin ‘silkelenmemeleri’ için destek şart, çünkü…

Halkın güvenini kazanmanın en iyi yolu, belediyelerin başarılı olması ve halkla bütünleşmeleri… İlk kez göreve gelen belediye başkanlarının, özellikle güç ekonomik koşullarda zorlanmaları son derece doğal… Bu başkanlara destek olmak, sorunlarına çözüm önerileri sunmak amacıyla, belediyecilik konusunda deneyimli Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır gibi kişilerinin CHP yönetimi tarafından görevlendirilmeleri yararlı olabilir.

CHP’deki en büyük eksikliklerden biri, din konusuna yeterince eğilmeyişi… Rahmetli Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk çizgisinde, gerçek Müslümanlığın ancak laik bir ortamda olası olduğunu savunan Atatürkçü ilahiyatçılar, CHP’ye davet edilebilir. Bu kişiler, bugünkü yönetimin kul hakkı yiyerek, aşırı zenginleşerek, yalan söyleyerek ve daha birçok yolla Gerçek İslam’dan uzaklaştığını dile getirebilir, dindar kesimden daha fazla kişinin CHP’yi desteklemelerini sağlayabilir.

Yapılan anketler, iktidar olması durumunda CHP’nin Türkiye’yi daha iyi yöneteceği konusunda, halkın ikna edilmesi gerektiğini gösteriyor. Prof. Dr. Ümit Özlale gibi sağ seçmenin de sevdiği, halkın diliyle konuşabilen yeni isimlerin partiye katılmaları ve etkin görevlere getirilmeleri yararlı olacaktır.

İYİ Parti’deki istifaların ve oy kaybının ardından, merkez sağ oylar açısından bir boşluk oluştu. Yaklaşık eşit oy oranına sahip Zafer Partisi ve İYİ Parti’nin 2025’te birleşmeleri; Akşener nedeniyle İYİ Parti’den uzaklaşmış isimlerin partiye dönmeleri ile bu boşluk kapanabilir. Bu yeni parti, Türkiye’nin üçüncü partisi olarak, CHP ile ittifak yapabilir ve iktidar ortağı olabilir.

Çok politik bir yeni yıl yazısı oldu. Yönetim değişmedikçe, kolay değil ama…

MUTLU YILLAR…