Son 48 saatte öyle şeyler yaşandı ki ülkede, ruh sağlığımız tamamen bozuldu. Sosyal medya hesaplarımıza düşen o vahşet videosuyla sarsıldık. Benim algılamam bir iki dakikayı buldu. Çünkü olamazdı. Tamam bu ülkede yaşanan her şeyden dertliydik ama bu kadarda değildi. Ancak olmuş. 

Sürekli ailenin öneminden, korunması gerektiğinden bahsediliyor bu ülkede. Ama kimse kadınları, çocukları ve hayvanları korumak için bir şey yapmıyor. Aksine ‘verilmeyen’ cezalarla şiddet gitgide artıyor, ülke yaşanmaz hale geliyor. 

Saplantılı bir adam sadece istediği olmadı diye iki gencecik kadını katletti. 

Ardından Beyoğlu’nun ortasında 20‘li yaşlarda bir kadının uğradığı taciz videosu düştü önümüze. O sırada orada olanlar müdahale etmese kim bilir neler yaşanacaktı.

Eğitimsizlik, kanunsuzluk, göç gibi etkenlerle sosyal çürüme dönülemeyecek bir yere geldi. Bu ülkenin tüm değerleri teker teker kayboldu.

Vandallığın ve hırsızlığın ödüllendirildiği, dürüstlüğün cezalandırıldığı bir sistem var. 

Bu ülkede herkes bir şeyden sınanıyor ama en çok bedel ödeyen kadınlar.

Biz gece yürürken telefonla konuşuyor gibi yapmak ya da konuşmak zorundayız.

Taksiye bindiysek plakasını en yakınımıza atıp yol boyu biriyle telefonda konuşmak zorundayız.

Otobüs ne kadar kalabalık olursa olsun kimsenin bize değmemesini sağlamalıyız. Eğer tacize uğradıysak bir çoğumuz susuyor korkudan. 

Evde şiddet görüyorsak aile birliği için susmalıyız. 

Boşanmak çoğu aile için kabul edilebilir bir şey değil.

Toplumda yer edinebilmek için evli olmak yeterlidir. Bekarsan ve evlenmeyi düşünmüyorsan ya eksiksindir ya da sorunlu. 

Narin Güran cinayetinde gördük, kız çocuğuysan eğer ölmen, yaşadıkların hiçbiri önemli değil. Yeter ki erkek çocuklarına bir şey olmasın. 

Doğurmamız gerekir, doğurmazsak tam bir kadın olamıyoruz.

Eğer doğurmak istersek sağlık bakanlığının dediği gibi sezaryen değil normal doğum olmalı. Onlar onu uygun gördüyse tam kadın olabilmemiz için bize laf düşmez.  

Bedenimizle, seçimlerimizle ilgili bizim adımıza karar verilebilir.

İşe alımlarda eğer kadın bireyse başvuran, evlenme ya da doğum yapma ihtimali üzerine erkek adaylar öne çıkabilir. 

Tacize uğrarsak ilk önce hangi saatte, hangi kıyafetle olduğumuz sorgulanır. Eğer geç bir saat ve onlara göre uygun olmayan bir kıyafet varsa hak etmişizdir. 

Dolmuşa bindiğimizde biri tarafından katledilebiliriz. 

Ya da ömrümüzün baharında biri gelip bizi öldürebilir ve sadece ailesi güçlü diye adalet yerini bulmayabilir. 

Demem o ki; bu ülkede kadın olmak zor, her geçen gün daha zor. 

Biliyorum canım kadınlar, hepimiz bir yerimizden yaralıyız. 

Ama yılmıyoruz, vazgeçmiyoruz, direniyoruz, direneceğiz. 

Haklarımızı alana kadar, güvenle yaşayacağımız güne kadar mücadeleyi bırakmayacağız.