Bugün Dünya Zeytin Günü… Her derde deva zeytinin biraz tarihçesine baktım. Roma’da, Eski Yunan’da, Mısır’da, Anadolu’da inanılmaz bir saygı görmüş, kutsal kabul edilmiş… Zeytin ağacı akıl ve zaferin, zeytin dalı barışın, zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolü sayılmış.
Hatta biraz abartmışlar zeytin ağacına zarar verenleri ölümle cezalandırmışlar.
Edremitli bir arkadaşım vardı, mimardı ama zeytinle ilgili konu açıldığında kimseye söz hakkı tanımazdı. Mesela zeytinyağı için “meyve suyu” der ve iki dakika içinde en az 20 faydasını sıralardı. Ben üreticinin zeytin ağacına, zeytine, çıkardıkları yağa olan minnetini anlıyorum. Çünkü küçük çiftçi için zeytin demek, kıtlığa direnmek demek, eve ekmek götürmek demek, bereket demek.
Özellikle var yılında ailenin bir “Oh” çekmesi demek…
Amacım sadece zeytini övmek değil. Ortada kaygılı bir durum var.
Dünya Zeytin günü kutlamalarının Türkiye'nin sofralık yeşil zeytin ihtiyacının yüzde 70'ini, sofralık siyah zeytin ihtiyacının yüzde 30'unu karşılayan Akhisar’da yapılması yerinde bir karar. Hatta etkinliğin “Zeytine minnet” yürüyüşüyle başlayacak olması da anlamlı olmuş. Zaten Akhisar son yıllarda zeytincilikte giderek ön plana çıkıyor.
Gelelim kaygılı kısma.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal yakın zamanda Afrin'den 52 bin ton zeytin alımı yapıldığını, Marmarabirlik'in hastalık bahanesiyle alımları durdurduğunu açıkladı.
Ortalık karıştı. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa da böyle bir durumun olmadığını sert bir dille yanıtladı. Önümüzdeki günlerde işin aslı ortaya çıkar…
Bu kadar çok kötü örnek varken böyle bir ihtimal göz ardı edilemiyor.
Burhaniye’de yayınlanan Körfez Demokrat Gazetesi’nde yazan sevgili dostum Emin Batlaş bir yorumunda Marmarabirlik ve Tariş gibi büyük kooperatiflerin aşırı siyasallaşmasından yakınmış.
Eğer durum böyleyse endişe verici.
Siyasete bulaşan hiçbir yerden verim almak mümkün değil. Geçmişte çok örnekleri görüldü. Emin Batlaş bir başka tehlikeyi daha gündeme getirmiş. Büyük özel şirketlerin bazıları Afrin’den zeytin alıyormuş… Bu durumda üretici endişe duymakta haklı…Et, buğday, diğer tahıl ürünleri derken sıra zeytine mi geldi? Suriyelileri doyurup besliyoruz. Şimdi de ürünlerini alıp ihya ediyoruz. İyiyiz yani…