Mustafa Kemal görevli olarak Samsun’a gelmeyi başardığında, önemli bir güçlüğü aşmıştı, ama önünde aşması gereken çok sayıda engeller vardı.
Büyük dehası, liderlik özelliklerinin neredeyse tümüne birden sahip olması sayesinde, bu engelleri birer birer aşarken, eline geçen fırsatları en iyi biçimde kullanmasını bildi. Muazzam öngörü yeteneğiyle, hızlı ve doğru kararlar aldı. Samsun’un Havza ilçesinde yaşanan ve pek bilinmeyen bir olay, bunun en güzel kanıtı; yaveri Muzaffer Kılıç anlatıyor:
“Samsun' da altı gün kaldıktan sonra, bir alay merkezinin bulunduğu Havza'ya gelir.… Fakat alay dağıtılmış, asker sayısı hiç yok denecek kadar azaltılmıştır.
Ertesi akşam da Atatürk, Havza ileri gelenlerinin toplandığı Belediye Reisi İbrahim Cebeci'nin evine gider. Atatürk orada toplanan Havza ileri gelenlerine son durum hakkında bilgi vermiş ve ‘Bu durumu tenkit için bir mevlit okutalım, bir de miting yapalım, halkı aydınlatalım.’ demiştir. Herkesten olumlu cevap alınınca tellal ve davullarla bu durum halka duyurulur.
Cuma günü aziz şehitlerimiz için bir mevlit okutulmuş, şeker olmadığı için İzmir üzümü dağıtılmıştı. Sonra da bir miting yapıldı. Toplanan büyük kalabalığa o yörenin en etkili konuşan hocası Merzifonlu Sıtkı Hoca çok güzel bir konuşma yapmış ve ‘Güzel İzmir'imizi kurtaracağız.’ deyince bütün halk, ‘Kurtaracağız, kurtaracağız!’ diye bağırmıştı.
Mitingde konuşmalar yapılırken Atatürk otelin balkonunda paşa elbiseleriyle heykel gibi durmuş onları seyretmişti. Halk Mustafa Kemal Paşa'ya merakla bakıyor ve onun Çanakkale Muharebelerindeki kahramanlıklarından bahsediyorlardı.
O günlerde Ermeni çeteler her gün bir iki Müslüman Türk’ü gece baskınlarıyla öldürüyorlardı. O gün de iki Türk’ü öldürmüşler ve ölüler Havza’ya getirilmişti. Havzalılar koşarak bunu gelip Atatürk’e anlatmışlardı. Atatürk de onlara sabırlı olmalarını söylemiş, fakat olaylara çok üzülmüş ve kızmışlardı.
Aynı gece yarısı İngilizlerin Sevr Antlaşması gereği Diyarbakır, Malatya, Çukurova bölgelerinden toplattıkları tüfek mekanizmalarının yüklendiği 40-45 katırlık bir konvoyun iki saat kadar uzaklıktaki Cerdek'te gecelediği ve ertesi gün Samsun' a doğru gidecekleri haberi geldi. Bu bilgi çok önemliydi. Çünkü tüfek mekanizması mermiyi tüfeğin namlusuna süren küçük bir demir alettir. Bu parçanın olmaması tüfeği kullanılmaz yapar. İngilizler de bunu bildiklerinden işgal ettikleri bölgelerdeki asker tüfeklerini toplama yerine, sadece bu tüfeklerin mekanizmalarını alarak binlerce tüfeği etkisiz hale getirmeyi amaçlamışlardı. Bu nedenle toplanan mekanizmalar fevkalade önemli idi.
Atatürk bu haberi duyunca derhal Belediye Reisi İbrahim Cebeci ve Bayram Con Bey'i çağırmamızı emretti. İkisini de uykularından uyandırıp otele getirdik. Atatürk onlara, hemen 8-10 süvari ile gidip çeteci gibi katırları kaçırmalarını, fakat hiç kimseyi kesin olarak yaralayıp öldürmemelerini emretti. O gece bu emir yerine getirilmiş, mekanizma yüklü katırlar kaçırılmıştı. Bu kadar mekanizma birkaç bin kişiye yetecek kadar silah demekti. Bu hareketleriyle Atatürk ilk kurtuluş hareketini başlatmış oluyordu. Olayların duyulması Havza' da bomba tesiri uyandırmıştı.
Atatürk bir anda yücelmiş ve çok büyük bir güven kazanmıştı. Herkesin yüzü gülmüş ve bir cesaret gelmişti. Havza'ya girerken kimsenin dikkatini çekmeyen Atatürk'ü halk Havza' dan ayrılırken uğurlamak için yollara dökülmüş ve Atatürk'ü yakından görmek için otelin önündeki meydanı tıklım tıklım doldurmuştu.”*
Ulu Önderimizi ve silah arkadaşlarını 100 yıl sonra sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Türk halkı da tıpkı Atatürk gibi eline geçen fırsatı en güzel biçimde kullanacak, yakında.
“Her şey çok güzel olacak…”
*Yurdakul Yurdakul, Atatürk'ten Hiç Yayınlanmamış Anılar, Truva Yayınları, İstanbul, 2003.