Hayvanseverler Türkiye’nin birçok kentinde geçtiğimiz pazar günü basın açıklaması yapmak üzere meydanlardaydı. Peki, hayvanseverleri sokağa döken neydi?
Kısaca hatırlayalım:
Gaziantep’te 4 yaşındaki Asiye Ateş’in sahipli 2 pitbull cinsi köpeğin saldırısına uğraması sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” yönünde bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamanın hemen ardından Türkiye genelinde bazı belediyeler büyük bir hevesle hayvanları toplamaya başladı.
Aslında aynı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki bakımevlerinin iyileştirilmesi talimatını da vermişti ancak bu sözleri işiten olmadı.
Türkiye'de 2004 yılında çıkan Hayvanları Koruma Kanunu, belediyelere bakımevi kurma ve kısırlaştırma yapma görevi vermişti ancak bin 400’e yakın belediyenin bin 200’ünde hala daha bakımevi yok ve kısırlaştırma yapılmıyor!
Hal böyleyken, korkunç koşullardaki ve zaten kapasite açısından yetersiz barınaklara hayvanlar tıkıştırılmaya başlandı. Bakımevi olmayan belediyelerin ise topladıkları hayvanları ne yaptığını varın siz düşünün!
Sadece belediyeler değil, hayvan sevgisinden yoksun bir kısım insan da hayvanları zehirleme yoluna gitti.
Zaten sokaktaki ve barınaktaki sahipsiz canları korumak için yıllardır büyük zorluklara göğüs geren hayvan severler, son olaylar nedeniyle isyan etti!
***
Türkiye genelindeki basın açıklamalarının merkezinde üç kent vardı: İstanbul, Eskişehir ve İzmir.
İzmir’deki açıklamaya yüzlerce hayvansever katıldı. Katılım, pandemi öncesinde yapılan eylem ve yürüyüş etkinliklerine kıyasla belki düşüktü ama önemli olan adım atmaktı. O adım atıldı.
Hayvan hakları savunucuları şu konulara dikkat çekti:
Türkiye’deki mevcut bakımevleri korkunç koşulları, yetersiz altyapı ve personeli ile ölüm kampından farksız.
Hayvanların tedavi, rehabilitasyon, kısırlaştırma ve aşılamalarının yapılacağı bakımevleri kurmak belediyelerin yasal görevi. Ancak belediyelerin büyük çoğunluğunda bakımevi yok.
Kısırlaştırma yapılmadığı için popülasyon artıyor, popülasyon arttıkça katliam ve toplama yapılıyor. Katliam-üreme döngüsü kırılmalı.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinde ve yine ülkemizin imzaladığı Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde hayvanların yaşam alanının sokaklar olduğu açıkça belirtiliyor. Yani, sağlıklı, uysal bir hayvanı toplayarak barınağa kapatmak yasaya aykırıdır.
Gaziantep’te yaşanan üzücü olayın tek sorumlusu hayvanlar olarak gösterildi. Ancak köpeğini canice yetiştiren kişilere bugüne kadar caydırıcı yaptırımlar uygulamadı; ‘sahipler’ yerine hayvanlar cezalandırıldı, yasaklandı, bakımevlerinde ölüme terk edildi.
Yasadaki yasaklı ırk tanımı kalkmalı. Yasaklı ırkların kayıt süresi uzatılmalı, sahiplenme şartları yeniden düzenlenmeli. Aksi durumda maalesef sokaklar, barınaklar ve ormanlar terk edilmiş canlarla dolacak.
***
Adım atmadan ilerleyebilmek mümkün değil… Küçük veya büyük, her adım varış noktasına ulaşabilmek için elzem.
Varış noktamız: Hayvanların acı çekmediği; yaşam haklarının gerektiği şekilde korunduğu ve herkesçe kabul edildiği bir Türkiye. Adım adım yol alacağız.
***
FIP savaşçısı Missy
Kedi enfeksiyöz peritoniti diğer adıyla FIP, kedi sahiplerinin adeta korkulu rüyası... Kedi koronavirüsü adlı yaygın bir virüsten kaynaklanan ve son derece bulaşıcı olan FIP maalesef ölümcül sonuçları olan bir hastalık. FIP iki farklı türde görülüyor. Göğüs veya karında sıvı birikimi durumunda ıslak FIP; iç organlarda nodüler büyümeler olduğunda ise kuru FIP olarak tanımlanıyor. FIP hastalığının en yaygın belirtileri, iştah kaybı, kusma, ishal, ateş ve nöbet olarak sıralanıyor.
FIP hastalığında yaşamı uzatmaya yönelik bazı tedaviler mevcut olsa da hastalığı tamamen iyileştiren, sonuçları kesin olarak kanıtlanmış bir yöntem henüz yok. Son yıllarda ise kuru FIP’te oluşan nörolojik belirtilerin tedavisinde GS-441524 adlı ilacın 84 günlük kullanım sonunda etkili olduğu da görüldü. Bu tedavi son derece pahalı olsa da FIP teşhisi konan kedilerin sahipleri için umut ışığı yaktı.
Bu kedi sahiplerinden biri de Nilüfer Tuğçe Akar. İzmir Menemen’de sokaktan sahiplenip Missy adını verdikleri kedilerine 31 Aralık 2021’de FIP teşhisi konduğunu söyleyen Akar, “Kızımızı sokaktan sahiplendik. Annesini araba ezmişti, kardeşi de hastalıktan öldü ne yazık ki. Missy’den önce bir yavrumuz daha vardı ancak maalesef onu FIP hastalığından kaybettik. Son evredeydi ve ellerimizde can verdi. Sonrasında Missy’le karşılaştık ve hemen evladımız oldu. Çok küçük olmasına rağmen o da bu hastalığa yakalandı. Ama bu sefer savaşacağız dedik ve hekimimizin de sayesinde bu yola girdik” dedi.
Nilüfer Tuğçe Akar, tedavi sürecini şöyle anlattı: “Tedavinin 21. günündeyiz, önümüzde daha uzun bir yol var. Kilo arttıkça ilaç dozu da artıyor ama şu an için her şey yolunda… Sadece ilaçlar ağır geldiğinden karaciğer için takviye kullanacağız. Tek sıkıntımız, maddiyat. İlaçlarımızı alabilmemiz için desteğe ihtiyacımız var çünkü bir tüp 63 dolar. Kendimizi bile idare etmekte çok zorlanıyoruz ama ne olursa olsun Missy için savaşacağız. Çünkü bir evladımı daha kaybetmek istemiyorum.”
Akar, “kucuksavascimissy” adıyla Instagram üzerinden bir hesap açtıklarını ve kedilerinin tedavi süreci ile ilgili tüm gelişmeleri oradan paylaştıklarını da sözlerine ekledi.
***
Kimi Takip Etsek?
Bu haftaki takip önerim güzel, ilginç ve komik fotoğraflar ile videoların adresi: wonderful.world.pic
Instagram’da bulabileceğiniz bu hesabı halihazırda 1.2 milyon kişi takip ediyor.
***