Bir Avrupa takımıyla oynayıp yenildiğimizde şu cümleyi pek duyarız etrafımızda, "Bizim oyuncularımız geç olgunlaşıyor. 24-25 yaşındaki sporculara genç diyoruz. Oysa Avrupa'da 17-18'lik gençleri pat diye sahaya sürüyorlar." Bu genelleme sadece teknik direktörlerin, seçicilerin suçu olacak kadar yüzeysel bir sorun mu? Konunun eğitimsel ve pedagojik bir açılımı olabilir mi? Biraz günlük hayattan gidelim. Batı medeniyetlerinden devam edelim. Avrupa'da ve ABD'de kişi 18 yaşını geçtiği zaman aile ile genç arasındaki bağ kopar. Kendi ayakları üstünde durması istenir. Bu hayata karşı karakter koyma durumu aslında 18'de de başlamaz. Aile 1 yaşından sonra bebeğiyle yatağını ayırır. Her ağladığında istediğini yapmaz. Onunla oyun arkadaşı olur ama en iyi arkadaşı olmaz. Onun kendi dünyasını kurmasını ister, hayal dünyasının gelişmesi adına. Anne, baba zaten çalışır da oldu ya bir aile ferdi evde otursun, yine de çocuğun dış dünya ile entegre olması için mutlaka 6 yaşını beklemeden, bir okul öncesi eğitimine başlatır. Bunu kendin özel olarak da yapmazsın. Devlet bunu şart koşar. Örneğin Almanya'da 7 aylık bir bebek devlet olanağıyla yüzme dersi alır. Suyun üstünde rahatlıkla kalabilecek eğitimi edinir. Biz de ise yüzme eğitimi alacaksan en az 3 yaşını beklemelisin. Aradaki zaman farkı üzücü derecede fazla değil mi? Atletizme başlattıracaksanız çocuğunuzun yine 6-7 yaşına gelmesini beklemeli. Avrupa'da atletizmle tanışma yaşı 2-3. Ata sporunu seviyorum derseniz, ilk ok atma yaşı 9. Güney Kore'de okçuluğa başlama yaşı 3. Bu arada Kore'de okçuluk üniversitesi bile var. Olimpiyatlarda Kore'nin bu branşta madalyaları süpürmesinin sebebi tesadüf değilmiş demek ki. Çocuğunuz spor yaparken zengin olsun hayalleri kuruyorsanız futbola, basketbol kurslarına kabul yaşı 7. Avrupa'da yine bizden 3-4 yaş erken topla tanıştırıyorlar.

HIRS EKSİĞİ VAR

Sonra olimpiyatta neden başarılı sporcumuz yok. Neden çocuklarımız geç olgunlaşıyor. Neden ana kuzusu gençlerimiz var diye hayıflanıyoruz. Evet aile bağları önemli ve atalarımıza saygıyı-sevgiyi esirgememeliyiz ama hep ailemizin arkasında olduğunu bilme hissi, gençleri başarıya giden yolda hırslandıramıyor. Şu an Bursaspor Basketbol Takımı'nın antrenörü olan Sırp Dusan Alimpijevic'in genç Türk basketbolcular için harika bir tespiti vardı. Sırp Hoca'ya, 'Yugoslav sporcular her branşta başarılı ve dünyanın her yerinde varlar. Biz Türk sporcuların neyi eksik' sorusu sorulmuştu. Alimpijevic ise, 'Tek kelime ile: Karakter. Bence Türkiye’deki oyuncular yeterince aç değil. Sırbistan'da onları çok fazla zorluyoruz, yük bindiriyoruz, onlara zor durumlarda neler yapacaklarını öğretiyoruz. İdmanda oyuncuların üzerine bu tip bir baskıyla geldiğinizde maçta her seferinde daha iyi oluyorlar. Burada ise oyuncular kenarda oturmaktan rahatsız değil. İdmandan 1-2 saat önce gelmiyorlar, idmandan sonra salonda 1-2 saat kalmak istemiyorlar. Bunu anlayamıyorum' demişti. Peki bu hırsı nasıl kazandırabiliriz? Bebeklikten başlayarak. Yere her düştüğünde, onu kaldırmayarak. Kendisinin kalkmasını bekleyerek. Evet onları çok seviyoruz ama zamanı geldiğinde yatakları ayırarak. Erken yaşlarda onlara sorumluluk vererek. Sporla, sanatla tanıştırıp kendi dünyalarını yaratmalarına izin vererek. Belli bir yaştan sonra yuvadan uçmalarına zemin hazırlayarak. Anne-babalar çocuklarını bu bilinçle yetiştirirse, olimpiyatlarda da çok sporcumuz olur, toplu ortamlarda kendini rahatlıkla ifade edebilecek, hakkını arayacak, kendini ezdirmeyecek özgüvende çocuklarımız da. Biraz da devletin okul öncesi eğitim yaşını erkene çekecek hamleleriyle, daha yetenekli ve atletik bireyler gelişir. Çünkü artık sokakta spor yapan, sosyalleşen bir nesil gelmiyor. Bunları laboratuvar tarzı ortamlarda yapacak bir jenerasyon ufukta. İzmir özelinde bahsetmek gerekirse, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi'nin Sportif Yetenek Ölçüm ve Spora Yönlendirme Merkezleri, yetenek keşfi açısından bulunmaz nimet. Evladınızı hangi spora başlatacağınız konusunda kararsızsanız, iki belediyenin yaptığı bilimsel ölçümlerin sonucunda size verilecek raporla ilk adımı sağlıklı olarak atabilirsiniz. Tabii ki sporun A,B,C'si cimnastik. Cimnastikle spora başlamak gerekli ancak o branşla birlikte eş zamanlı başka sporlarla da çocuğumuzu tanıştırmak, hem çocuğunuzun sportif kariyeri hem de ileriki hayatında sosyalleşmesi adına kritik önem arzediyor.