Vicdan, merhamet ve empati insan olmanın temel değerlerindendir.
Vicdan, doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü ayırt edebilmemizi; yanlışın yerine doğruyu, kötünün yerine iyiyi seçmemizi sağlayan içsel pusulamızdır.
Merhamet içimizdeki acıma duygusudur. Birinin zorluk veya sıkıntı içinde olduğunu fark etmek ve ona yardım etme isteğiyle harekete geçmektir.
Empati, bir başkasının duygularını anlayabilmek, kendimizi onun yerine koyabilmektedir.
Vicdansız, merhametsiz, empati duygusundan yoksun bir insan, en tehlikeli canlıdır.
Ve bu sadece bireysel değil, toplumsal bir meseledir. Çünkü toplumlar bu üç erdemden uzaklaştıkça ahlaki yozlaşma ve şiddet de artar.
***
Bu durumu tersine çevirmenin anahtarı ise çocuklardır.
Yarının yetişkinleri olan çocukların vicdan, merhamet ve empati duygusuyla büyüyebilmesi çok önemli.
Mesela hayvan sevgisi, bu üç erdemin gelişmesi açısından değerlidir. Hayvan seven bir ailede, evcil hayvanların olduğu bir evde, hayvanların yaşam hakkına saygı duyan bir sosyal çevrede büyüyen çocuklarda empati duygusu başta olmak üzere birçok önemli değerin hızla geliştiği bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır.
Atılacak ilk adım; çocukları sevgiyle büyütürken hayvan ve doğa sevgisini de aşılamak olmalıdır.
***
Bir de tam tersi ortamlarda, kötüyü örnek alarak büyüyen çocuklar var. İlk tehlike sinyalini hayvana şiddetle veren bu çocuklar; büyüyüp yetişkin olduklarında bu kez insanlar için de tehdit oluşturmaya başlıyor.
Adli bilimci Sevil Atasoy 2017 yılında şöyle bir bilgi paylaşmıştı:
“Her ne kadar hayvana fena muamele eden sonunda adam öldürür diye bir nedensellik ilişkisi kuramasak da tersi var. Her insana kıyanın geçmişinde bir hayvana şiddet var. Seri katillerin istisnasız hemen hepsinde var. 3 yaşında, 2 yaşında gözlemlemeye başlıyorsunuz. O nedenle aileler, anaokulu öğretmenleri, eğer hayvana fena muamele eden, kuyruğunu kesen, kulağını kesen, gözünü çıkarmaya çalışan, suyun altına kafasını sokan filan, böyle bir şey gördüğünüz zaman, cezalandırarak bunun önüne geçemezsiniz. Muhakkak profesyonel destek lazım, başka türlü düzelemez.”
Atılacak ikinci adım; hayvanlara karşı küçük yaştan itibaren şiddet eğilimi gösteren çocukları fark etmek; erken dönemde gerekli profesyonel destekle bu davranışı gelişmeden değiştirmektir.
Aksi halde bugün köpeğe-kediye şiddet uygulayan o çocuklar yarın maalesef kadına ve çocuğa şiddet uygulayan ve hatta insan öldüren suçlulara bile dönüşebilirler.