Gençlerle sık sık sohbet ediyorum.

Büyük bir bölümü eskileri, bizim kuşağı çok merak ediyor.

Anlatıyorum.
Birkaç ay evvel Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emeklilere hitaben yaptığı bir konuşmada;
''Bugünün gençleri pek bilmez. Bugünün gençlerine de bunları anlatmak lazım. Yaşı 25-30'un altında olan gençler zannediyorlar ki Türkiye hep böyleydi. Gençlere eski Türkiye'yi anlatmalısınız.''
Eee madem öyle anlatalım;
Gençler biliyor musunuz?

Eski Türkiye'de üniversitelerden mezun olanlar asla işsiz kalmıyorlardı.

Çünkü o günlerde bugünküler gibi tabela üniversiteleri yoktu.

Gençler tam donanımlı olarak mezun oluyorlardı.

İşsizlik bu boyutlarda değildi.
Hiçbir dönemde bugünkü kadar beyin göçü yaşanmamıştı.

Gençler bir an önce kapağı yabancı ülkelere atmak için çaba harcamıyorlardı.
Devlet kadrolarında torpil bu kadar aleni, aşağılıkça ve rezilce yapılmıyordu.
Bedelli askerlik adı altında bir maskaralık yoktu.

Parası olan da olmayan da aslanlar gibi askerlik yapıyordu.
Öğrenciler orta öğretimde de donanımlı öğretmenler tarafından eğitiliyorlardı.

Atanamayan öğretmen intiharları yoktu.

Zaten atanamayan öğretmen diye bir sorun da yoktu.
Tarikat yurtlarında öğrencilere tecavüz edilmiyordu.
Gençlerin kıyafetlerine karışılmazdı.

Şort giyen kızlara saldırılmazdı.
Okullarda 'Andımız' okunurdu.

Atatürk'e hakaret etmeye yobazların bile yürekleri yetmezdi.
Daha neler, neler...
Erdoğan konuşmasında, benzin, yağ kuyruklarından da söz ederek 'Bunu da gençlere anlatın' diyor.
Anlatalım da tam anlatalım.
1973 Arap İsrail Savaşı'nın bütün dünyada petrol fiyatlarını dörde katladığını belirterek, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonucu Türkiye'ye uygulanan ekonomik ambargodan söz ederek anlatalım.
Yok eğer İsmet İnönü dönemindeki ekmek karnelerinden söz edeceksek, dünyayı kasıp kavuran 1929 ekonomik buhranının ardından İkinci Dünya Savaşı'nın koşullarını da anlatalım.
Oğullarıma bunları anlattığım zaman ne demişlerdi biliyor musunuz?:
''Ne talihsiz bir nesilmişiz. Gel -gele bunların iktidarına denk geldik!''

***


Gündemi kasıp kavuran ''Saray'da Bir CHP'li'' konusuna değinmeden olmaz.
Aslında 'Bu pilav daha çok su kaldırır''
Tüm taraflar dürüstçe konuşmadan komployu çözmek kolay değil.
Herkes soruyor
''Komplo tamam da, kuran kim?''
Şimdilik cevabı yok.

Ancak adresi tahmin etmek için komplonun taraflarına bakın;
Saray-AKP-CHP-Kemal Kılıçdaroğlu-Muharrem İnce-Sözcü Gazetesi-Rahmi Turan-Talat Atilla-Yandaş, yalaka medya...
Peki bu komplodan kim zararlı çıktı?

Kim puan kazandı?

Adres, bu sorunun yanıtında...