“Elektriği o kadar ucuz yapacağız ki, sadece zenginler mum yakacak.” Thomas A. Edison.

1879 yılında dünyanın ilk ampulünü icat eden ve sonraki günlerde, bu ampulü daha da geliştirerek dünya insanlarının kullanımına sunan Thomas Edison’un bir sözünü hatırlatarak başlıyorum. Ancak, O’nun dediği gibi olmadı ve bugünlerde elektrik inanılmaz boyutta pahalandı.

Elektrik deyince, Avrupa’nın göbeğindeki bir takım, ön adıyla aklımıza oturur hemen; Energie Cottbus. Hatta bir dönem İzmirli hemşehrimiz Çağdaş Atan’ın da bir süre formasını terlettiği Alman ekibinden bahsediyorum. Aslında 1966 yılında Cottbus şehrinde kurulan ekibin adının Glückauf Cottbus olması istenmiş. Yerel bir gazete bu konuda kampanya bile organize etmiş. Ne var ki, okuyucular “iyi şans” anlamına gelen bu önadı kabul etmemişler. Ancak, bölgede linyit kömürü ile çalışan elektrik üreteçlerinin de varlığından ve dönemin Doğu Almanya’sının yönetim anlayışın da etkisinden olsa gerek ki, ön ad olarak enerji manasına gelen “Energie” seçilmiş. Bazı kaynaklarda bu konuda, hem sportif enerjiyi, hem de yerel enerji kaynaklarını aynı anda temsil edebilecek bir isim üzerinde karar kılındı gibi ifadeler de mevcut.

1990 yılında, meşhur Berlin duvarının yıkılması ile birleşen Doğu ve Batı Almanya, tek bir Federal Devlet olarak yoluna devam ederken, doğunun spor kulüpleri de -Energie Cottbus da bunlardan biriydi- yavaş yavaş yükselerek Almanya’nın en üst ligi olan Bundesliga’da boy göstermeye başlamışlardı. Dinamo Dresden ve Hansa Rostock isimleri, ülkelerin birleşmesinden sonra direkt olarak Bundesliga’ya alınan ve en fazla akılda kalan doğulu ekiplerdendi.

Şimdilerde, adını saydığım bu üç ekip, Almanya’nın alt liglerinde mücadelelerine devam ediyorlar.

Elektriğe geri dönelim;

Ülkemizde, son günlerde tarifelerinde fahiş artışlar yaşanan enerji kalemlerinden olan elektrik için, kullanım tedbirleri öneriliyor ve açıklamalar üst üste yapılıyor; elektriği gereksiz şekilde kullanmayın! “Gereksizse söndür” ibaresi hemen her kamu kurumundaki aydınlatma anahtarlarının altında ya da üzerinde yazardı eskiden… Askeri birliklerin olmazsa olmaz talimatları arasındaydı bu iki kelime… Peki, ya gerekli ise? Sıradan bir evin ihtiyaçlarından bahsediyorum; elektrikli ısıtıcı, elektrikli termosifon, klima, kombi ve benzeri elektrikli aygıtlar, özellikle de kış günü nasıl gereksiz olabilir ki?

Şimdi ise “gereksizse söndür” konusu, sporun tam içerisine, statlarımıza kadar geldi. Ve hatta, tasarruf amaçlı olarak futbol müsabakalarının geceden gündüze alınması öneriliyor. Elbette gece maçı oynayan ekipler profesyonel olanlar. Yani futbol endüstrisi adını verdiğimiz ve çokça miktarda paranın sirküle olduğu alan… Cumartesi günü de dâhil olmak üzere, hafta içine denk gelen hiçbir müsabakanın gündüze alınmasına izin vermez endüstriyel futbol olgusunu yönetenler… Çünkü bu olgu, para harcayan seyirci ile ayakta duruyor. İşten eve gelemediği için, evindeki şifreli kanalı izleyemeyen, müsabakaya tribüne gelemeyen ya da iddia denen paralı oyunu oynayamayan kişi, endüstriyel futbolun işine yaramayan, kötü müşteri tipidir. Yani, profesyonel maçların gündüze alınması, elverişsiz hava şartları dışında bence olanaksız! Kaldı ki, saat 16.00’da başlayan maçlara bakınız; hava kararmamış olsa dahi, statların tüm aydınlatmaları Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) temsilcisi talimatı ile müsabakadan saatler öncesinden yakılmaktadır.

Gelelim amatörlere;

Onların müsabakaları zaten gündüz oynanıyor ve müsabaka saatlerinde aydınlatma konusunda elektrik harcamıyorlar. Ancak ve ne var ki, birçoğunun antrenman saati akşam! Hem de saat 23.00, hatta 24.00’lere kadar antrenman saatine sahip olan ekipler var içlerinde; bulundukları semtte saha az, takım da çok ise antrenman programlarını yayarak, zamanı paylaşmak zorunda kalıyor takımlar. Amatör ekipler olarak nitelendirdiklerim içerisine, alt yaş grupları da dâhildir ki; gündüz okula giden ortaokul ya da liseli çocuklar, elbet ki antrenmanlarını akşam saatlerinde yapmak zorundalar. Bu da, bazı idmanların akşam geç saatte başlamasına ve doğal olarak da geç saatte bitmesine sebep oluyor. Karanlıkta da çalışamayacaklarına göre, sahaların aydınlatma gruplarının, tasarruf amaçlı kapanarak, tüm maç ve antrenman organizasyonlarının gündüze alınmak istenmesi de böylece havada kalıyor.

Ha, illaki yapacağım diyorlarsa, çeksinler dünyanın fişini, dönmesin bir daha, olsun bitsin!

Dipnot; “Günden güne kendime elektriğin ne olduğunu sordum ve cevap bulamadım. O zamandan beri seksen yıl geçti ve ben hala aynı soruyu soruyorum, cevaplayamıyorum.” Nikola Tesla.